InstagramKöşe Yazarlarımız

Ağlayan Oğlan Çocuğu Posteri






Çocukluğumun geçtiği 1980’li yıllarda pek çok evde ağlayan oğlan çocuğu portresi vardı.

Misafirliğe gittiğimiz evlerde salonların baş köşelerindeki bu resme bakar, neden insanlar yaşadıkları yere bu tabloyu koymayı seçer acaba diye kendi kendime sorular sorardım.

Neden sonra öğrendim bu gözyaşı döken küçük çocuğun insanların ya da büyüklerin kendilerini ezilen çocukla özleştirdiği için tercih ettiğini…

Gerçi tercih kelimesi burada pek doğru bir seçim olmasa gerek. Büyük olasılıkla bu tablolar 1974 sonrası Rumca konuşan Kıbrıslıların eşyalarından biri olduğunu tahmin ediyorum.

O dönemlerde taklit de olsa bırakın tablo almayı bahçeye çiçek eken insan sayısı bile azdı.
Yerleşilen evlere yatırım yapılmazdı.

Halılar, perdeler, masalar, sandalyeler, hatta yataklar hep eski sahiplerin eşyalarıydı.

Hatta daha da ileri gideyim…

Sanırım satın alınıp eve konan -neredeyse tek şey- kafeslerin içine konan kanaryalar veya muhabbet kuşlarıydı.

Burada başka psikoanalitik/antropolojik/sosyolojik bir durum olsa gerek. Bu konu ile ilgili bazı okumuşluklarım var, düşüncelerim de var ama hem konumuz bu değil hem de haddimi aşmak istemem…

Diyeceğim o ki, savaştan sonraki yıllarda bu kederli oğlan çocuğu simgesi neredeyse her yerdeydi.

Gözyaşı döken küçük çocuk üzgün bakışları ile kederi temsil etti yıllarca.

Tabloya ya da reprodüksiyonlarına baktığımızda bu imgede kederin yanı sıra sessiz ama mağrur bir duruş da görürüz.

Başı hafif sola doğru eğik bu ağlayan çocuk portresinin ilk kez İtalyan Ressam Bruno Amadio (1911-1981) tarafından çizildiği tahmin ediliyor ama İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra pek çok yerde kitlesel tüketim aracı haline geldiği için seri halde ucuza mal edilmiş ve yüzlerce farklı versiyonu üretilmiş.

Kiminde ceketi farklı, kiminde göz rengi ama hepsinde aynı gözyaşları ve acılı bakışlar mevcut.

Çocuk bu coğrafyada yaşayan insanlardan çok daha farklı bir tene ve görünüşe sahip. Çoğu seri olarak üretilmiş posterlerde sarışın veya kızıl saçlı.

Orijinal tabloda ela olduğu tahmin edilmesine rağmen sonradan üretimlerde çoğunlukla kocaman mavi gözlerle üzgün üzgün bakar bize.

Bu imge toplumsal kederin metaforu haline gelir.

Halbuki çocuk asker olduğu düşünülen bu çocuğun dış görünümü esmer ve “Doğulu” imgesinden çok “Batılı” birini andırır ve kederli olmak çok önemli bir değer olarak görülür ve evlerin en göz alıcı yerlerinde bizi onunla karşılaştırır.

Bu tablo neredeyse Mona Lisa kadar ün kazanmış dünyada ve hakkında pek çok yorum yapılmış.

Belki başka bir yazıda da işin retorik kısmını ele alırız.









Başa dön tuşu