InstagramKöşe Yazarlarımız

Kıbrıslı Türkün Döviz Patlamasıyla İmtihanı




Kıbrıslı Türk sterlinle ev alır, euro ile okul taksiti öder, dolara zaten göbekten bağlıdır. Norveç kronu ile işi olanlar bile vardır.

Son bir senedir, benzetmek yerindeyse, buzul çağları arasındaki ılıman dönem gibi bir süreç yaşasak da memleketçe başımıza gelecek olanı biliyoruz.

Bu döviz denen illet ne ilktir ne de son, volkan misali, viagra almış ihtiyarın coşkusu misali patlar durur, patlamakla kalmaz Kıbrıslı Türk’ü de yıkar geçer. Ne aile yapısı bırakır ne de dostluk.

Bununla kalmaz, ahlaki çöküşe yol açar, toplumu ezer geçer.

Bakalım Kıbrıslı Türk’ün döviz patlamasıyla imtihanı nasıldır.

HER ŞEY SAKİNKEN

Bu aşamada tedirgin ama mutludur Kıbrıslı Türk. Aybaşı taksitciğini alır, içinden 78 dua okuyarak ya da totem yaparak “oh be bu ay da atlattık vartayı” der kendi kendine.

Günde 4 kere dövizi kontrol etmekten geri kalmaz gene de. “Eyi da TL borçlanmadıydım yüksek fayiznan” diye de kendi kendini alkışlar.

YÜKSELİŞ BAŞLAYINCA

Aslında bu filmi daha önce görmüştür ama gene de için için “yok yau, bu sefer geçen dafaki gibi olmaz” diye avunur.

Gittiği her yerde zaten döviz konuşulmaktadır, asapları bozulur.

Televizyonlardaki kayan döviz ekranlarındaki fiyatları günde en az 39 defa takip eder, bu ekranları gözlemekten şaşı olan, titreme gelen ve hatta gözlerini kaybeden Kıbrıslı Türkler bilirim ben.

Telefonun hesap makinesi ikonunu ana ekrana taşır bu aşamada.

PATLAMA VE YIKIM

Kalbi âşık olduğunda bile bu kadar hızlı atmamıştır, yemeden içmeden kesilir, elinde hesap makinesi durmadan hesap yapar.

“Ekonomi tıkırında” açıklaması yapan politikacının 7 ceddiyle dedesiyle akraba olmasını muhtemel kılacak söylemleri vardır bu aşamada Kıbrıslı Türkün.

Seçim zamanı kimi kapıdan nasıl kovacağını defalarca planlar. Yüzünde tikler başlamıştır ve tüm bunlar olurken bir yandan da çıkış arar aklında.

“Bu ay da almam yau ısderlin, napayım, öleyim?” diye düşünür. Rüyasında ani düşüşler görür ama rüya işte, ne göreceğin belli mi?

DEPRESYON DÖNEMİ

En tehlikeli dönemdir, bir bönleşme, bir gunolaşma gelir çoğu kişiye. Yemişim dövizini havalarında umursamaz görünmeye çalışanlar da vardır.

Trafikte yumruklaşma, çocuklara dayak, eşine fırça görülebilir, bunalımın yan etkileridir bunlar.

Aynı zamanda bir de “ket vurma” “battı balık yan gider” anlayışı da hâkim olur ve döviz fiyatlarını takip etmeyi aniden keser. İnceden bir rahatlama gelmiştir.

Gonyak tüketimi ciddi şekilde artar bu aşamada. Politikacıya olan öfkesi ise daha da kabarmıştır, seri cinayet planı yapanlar bile görülür bu devrede.

ADAPTASYON

İki hafta önce anormal seviyede gördüğü döviz fiyatı aniden normalleşmeye başlar gözünde. “Çok da yükselmedi yau” diye avunur genellikle “Hayat devam eder, ölemem ya” der kendi kendine ve gene alışverişe başlar, Urum tarafına, Alfa Mega’ya, Jumbo’ya bile gider ama aklı hep bir hesap makinesi gibi işler, devamlı çarpar böler.

“Ah be zepevenk Popaz” diye hayıflanır, “zamanında bitirmediydin başladığın işi da gurtulalım der”. Ani irkilmeler, yüzdeki tikler devam etse de giderek azalır ancak hiç bitmez. Hasar kalıcıdır.

VE SİL BAŞTAN

Oto galericiyle ya da mütahittle el sıkışır Kıbrıslı Türk ve krediyi sorar. Satıcıyı dinler ve son söz olarak “ben döviz borçlanayım en eyisi, bu aralar eyidir durum” der. Çok mutludur.

Bu süreç böyle tekrarlanır gideeer.
Ben da bıraktım da geldim.









Başa dön tuşu