InstagramKöşe Yazarlarımız

Kıbrıs Sorunu ve 5+1 Zirvesi






Kıbrıs sorunu, tarihi ve politik olarak karmaşık bir mesele olup, adanın iki toplumunun geleceğini yakından ilgilendiren bir dizi gelişmeyi içerir.

Mart ayında gerçekleştirilecek olan “5+1 Zirve“, bu bağlamda kritik bir önem arz etmektedir.

Bu zirve, Kıbrıs Türk toplumu için dönüşü olmayan bir yolun başlangıcı olabilir ve bu nedenle dikkatle ele alınmalıdır.

Kıbrıs Türk toplumu olarak, mevcut durumumuzdan ve temin ettiğimiz haklardan feragat etmemek adına, federal çözüm konusunda güçlü bir irade göstermeliyiz.

Zirve, uluslararası aktörlerin katılımıyla, Kıbrıs’ın geleceği için önemli bir platform sunmaktadır. Ancak, bu masada alınacak kararlarda “ayrı devlet” yönündeki ısrarlar, AB vatandaşlığına dayanan haklarımızı kaybetme riski taşımaktadır.

Unutulmamalıdır ki, böyle bir durum yalnızca Kıbrıs Türk toplumunu değil aynı zamanda adadaki barışı ve istikrarı da tehlikeye atabilir. Federal çözüm, iki toplumun da çıkarlarını gözeten ve kalıcı bir anlaşmaya zemin hazırlayan bir modeldir.

Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi, sosyal ve ekonomik olarak prosperiteyi sağlayabilir ve iki taraf arasında güven inşa edebilir.

Ayrıca, AB üyeliğimizin sağladığı avantajların devam etmesi bakımından da federal bir yapı, bizi daha güçlü kılacaktır.

Zirveye yapacağımız katkı, Kıbrıs Türk toplumunun geleceği açısından yaşamsal öneme haizdir.

Eğer ki tam tersi ve ısrarla iki ayrı devlet temelinde bir çözümde ısrar edilirse; bu da Kıbrıs’ın kuzeyinde yer alan bizler için hiç de iyi olmayacağı kesindir.

İki ayrı devlet, BM Güvenlik Konseyi‘nin kararlarına aykırıdır ve olması da mümkün değildir.

Kıbrıs Cumhuriyeti yıkılmadı.

Bozulan bir anayasal nizamın söz konusu olduğudur.

Bu yüzden KKTC’nin ayrı devlet olması mümkün değil ve dünya hukukuna aykırıdır. Bu aykırılıkta Türkiye’nin ısrar etmesi ve buradaki yönetiminde iki ayrı devlet istemi ve ısrarı, kesinlikle kabul edilemez.

Evet, bu hayalden vazgeçmek gerekir.

Bu nedenle, “Kıbrıs Türk halkı olarak birleşik bir Kıbrıs için mücadele etmeliyiz” diyerek, herkesin katkı sağlaması gereken bir süreçte bulunmalıyız.

Kıbrıs Türk toplumunun sesi, sağduyulu bir şekilde, barış ve uzlaşma yolunu seçmek hususunda karar vermelidir.

Sonuç olarak, mart ayında yapılacak olan 5+1 Zirvesi öncesinde Kıbrıs Türk toplumunun dikkatli ve bilinçli bir tavır sergilemesi son derece önemlidir.

Dönüşü olmayan bir yola girmemek için, federal çözüm yönünde güçlü bir duruş sergilemek, hem Kıbrıs Türk halkının haklarının korunması hem de adada kalıcı bir barışın tesis edilmesi adına elzemdir.

Bu bağlamda, tüm paydaşların katkı sağlaması ve ortak bir irade ile hareket etmesi gerektiğini hatırlatmak isterim.

Kıbrıs’ı kazanan bir ülke ve toplum haline getirmek için çalışmalıyız.











Başa dön tuşu