InstagramKöşe Yazarlarımız

TC’ye Bağımlı Olmadan Hareket Edebilecek Lidere İhtiyaç Var!






Ersin Tatar’ın Kıbrıs’taki liderlik biçimi, Kıbrıslı Türk toplumunun geleceği açısından kritik bir öneme sahiptir.

Tatar’ın “Kıbrıs Kıbrıslılarındır, Kıbrıs’ı Kıbrıslılar yönetecek” ifadelerini safsata olarak nitelendirmesi, toplumun hemen hemen tüm kesimlerinde derin bir hayal kırıklığı ve öfke yaratmıştır.

Bu noktada sormak gerekir; Bir lider, temsil ettiği toplumu nasıl bu denli küçümseyebilir? Kendisi bu makamda ne yapmaktadır?

Ersin Tatar, attığı adımlar ve yaptığı açıklamalarla, kendi halkına yönelik bir aidiyet duygusunu sorgulatmaktadır.

Benim Cumhurbaşkanım” demekteki amacı, belki de kendi konumunu koruma çabasıdır; fakat bu durum, halkın gözünde onu atanan bir memur kimliğine hapseder.

Türkiye tarafından atandıktan sonra Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak kabul edilmekten vazgeçtiği izlenimini vermektedir. Bu durum, Kıbrıs Türk toplumunun kendi kaderini tayin etme iradesine yönelik bir tehdit oluşturmaktadır.

Tatar’ın Erdoğan’a yönelik yaklaşımı, aynı zamanda Kıbrıslı Türklere yönelik dışlamacı bir tutumu da beraberinde getirmektedir.

Erdoğan’ın “hadsiz” ifadesine itiraz etmemesi, bu toplumun kendi içindeki demokratik mücadeleye karşı bir kayıtsızlığı göstermekte, Kıbrıslı Türklerin haklarını savunmak yerine, toplumun sesini kısıtlayan bir duruş sergilemektedir.

Diğer yandan, Nikos Hristodulidis’e yönelik tepkisi, Tatar’ın Kıbrıslı Türklerin sorunlarına duyarsız olduğunun ve kendi toplumunu savunma konusunda yetersiz kaldığının bir göstergesidir.

Ersin Tatar’ın yönetimi altında, Kıbrıs’ın kuzeyinin Türkiye’nin bir alt yönetimi haline geldiği algısı pekişmiştir.

Bu durum, toplumun uluslararası alanda kabul edilebilirliğini ve saygınlığını zedelemekte, Kıbrıslı Türklerin kimliğini tehdit etmektedir.

Kıbrıslı Türk” kimliği yerine “Türkiye’nin atadığı yönetim altında yaşayan bireyler” kimliği ön planda tutulmaktadır.

Bu da Kıbrıslı Türklere duyulan saygıyı ve inancı aşındırmakta, uluslararası diplomatik alanda da yalnızlaştırmaktadır.

Kıbrıs Türk toplumunun ve dolayısıyla liderlik makamının en dip noktada olduğu bir dönemde, topluma yeniden bir kimlik ve saygınlık kazandırma ihtiyacı acil hale gelmiştir.

Tatar’ın temsil ettiği anlayışın Kıbrıslı Türkleri gelecekteki müzakerelerde ve toplum içindeki rollerinde geriye ittiği ortadadır. Bu bağlamda Kıbrıslı Türklerin kendi iradeleriyle hareket edecek bir liderlik yapısına ihtiyacı vardır.

Toplum, bağımsız ve etkin bir liderlik anlayışına ihtiyaç duymaktadır.

Ersin Tatar’ın Türkiye ile olan ilişkileri ve kendi toplumu üzerindeki öngörüşü, Kıbrıslı Türklerin geleceğini şekillendiren bir etken olma özelliğini taşımaktadır.

Toplumun yeniden yapılandırılması ve kendine olan güvenin tazelenmesi adına, Türkiye’ye bağımlı olmadan hareket edebilecek bir liderlik anlayışının benimsenmesi elzemdir.

Var olan durum değişmediği sürece, Tatar’ın liderliği altında Kıbrıs Türk toplumunun uluslararası alanda saygı görme şansı ne yazık ki azalacaktır.

Bu nedenle, yeni bir liderliğin doğuşu ve Tatar’ın kendi cumhurbaşkanının yanına gönderilmesi, toplumun geleceği açısından elzemdir.











Başa dön tuşu