KıbrısManşet

YKP: Kıbrıs’ta yaşanan bu talana karşı; Artık Yeter!




Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Örgütlenme Sekreteri Halil Karapaşaoğlu, yangın felaketinde yaşanan olayları değerlendirdi

Karapaşaoğlu: İşgal topraklarında TC’nin sermaye merkezli politikaları ekolojiyi de yok ediyor

Kıbrıslı Türklerin yapısal problemlerden kaynaklı olarak her gün her hafta yeni bir krizle yüz yüze kaldığını, bu krizlerin içinde tüketilmeye çalışıldığını belirten Karapaşaoğlı, işgal topraklarında TC’nin sermaye merkezli politikalarının ve bu politikalara işbirlikçiliği yapanların yarattığı rejimin ekolojiyi de yok ettiğini söyled.

Karapaşaoğlu açıklamasına şöyle devam etti;

“1974 yılında insanlarımız silah zoruyla evlerinden, yurtlarından atılmıştır. Yurt hakları, yaşama hakları ellerinden alınmıştır. Kuzeyde Kıbrıslı Rumlara ait olan ne varsa imha edilmiştir. Kıbrıslı Rumların sesi ortadan kaldırılmıştır. Kuzeydeki kültürel yapı Türkleştirilerek, Kıbrıs’a özgü renkler ve sesler silinmiştir.

“Binlerce yıllık zeytinlerimiz yerlerinden sökülmüştür”

Türk sermayesinin ve yerli işbirlikçi sermayenin yayılmacı, kâr odaklı bakış açısı sonucu dere yataklarımıza apartmanlar villalar yapılmıştır. Aç gözlü inşaat sermayesini doyurmak için dağlarımız oyulmuştur. Taş ocakları dağlarımızı imha etmiştir. Tarım arazilerimiz ortadan kaldırılmış yerine binlerce bina dikilmiştir.

TC’nin kuzeydeki nüfus politikalarının, neo liberal politikalarının bir sonucu olarak inşaat sektörü için sürekli yeni alanlar açılmıştır. Binlerce yıllık zeytinlerimiz yerlerinden sökülmüştür. TC’deki hotel zincirleri, kumarhane patronları buraya getirilmiş, yerli işbirlikçileriyle birlikte hoteller inşa edilmiş, lağım suları denizlere boşaltılmıştır. Hâlâ boşaltılmaya devam etmektedir.

Denizlerimizdeki canlılar yok edilmektedir. Elektrik santraline takılmayan fitre sayesinde havamız bile kirletilmiş, bu havayı soluyan birçok insanımız kansere yakalanarak öldürülmek istenmiş ya da öldürülmüştür.

“Ne bir yangın helikopteri alınmış ne de yangınlara karşı alt yapılar güçlendirilmiştir”

Yıllardır ülkemizde devam eden orman yangınlarına karşı Türk sömürge yönetimi hiçbir önlem almamıştır. Almamaya da devam etmektedir. Yaz döneminin başında olmamıza rağmen mayıs ayının sonunda Panagra (Geçitköy) Bölgesi’nde çıkan yangın bütün ağaçlarımızı yok etmiştir.

Hafta içi Potamos Du Gambo (Yedidalga)’da başlayan yangının ardından Flamudi (Mersinlik) Bölgesi’nde korkunç bir boyuta ulaşmıştır. Binlerce hektarlık orman arazisi yok edilmiş, hayvanlar yangından dolayı telef olmuştur. TC sömürge yönetimiyle işbirliği yapanlar korkunç bir mal varlığına ulaşırken, ülkenin koşulsuz talanı karşısında yerli ve TC’li sermaye grupları ürpertici şekilde büyüme yaşarken ne bir yangın helikopteri alınmış ne de yangınlara karşı alt yapılar güçlendirilmiştir.

“Atanmışlar, ülke yanıp kavrulurken ödül törenine katıldı”

Flamudi Bölgesi’nde yangına zamanında müdahale edilmemiştir. Yangınlar karşısında, TC’nin müdahaleleriyle yönetime getirilmiş Ersin Tatar, Ünal Üstel ve onun hükümeti acil bir kriz masası bile oluşturamamıştır.

Atanmışlar, ülke yanıp kavrulurken, kriz masası oluşturmak yerine Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği’nde ödül törenine katılmışlardır.

Kıbrıs’ın kuzeyinin siyasal yapısının TC tarafından müdahale edilmesinin bir sonucu olarak, yönetme kapasitesi ve entellektüel donanımı olmayan, sadece TC’ye itaat etmeyi, ona yalakalık yapmayı beceren kişilerin TC sömürge yönetimiyle birlikte kuzeyi getirdiği son nokta budur.

“Bütün Kıbrıslıları Arık yeter’ demeye çağırıyoruz”

Yerin üstünde, yerin altında, denizde, havada yaşamaya dair ne varsa sömürge yönetiminin çıkarları doğrultusunda ortadan kaldırılmıştır. İşgal ettiğiniz bu toprak parçasında yok edecek bir şey kaldı mı? Ekolojik talanın son bulması için ülkemizin tamamen işgalden kurtulması gerekmektedir.

Demokrasi olmayan hiçbir ülkede hesap soran hesap veren bir yönetim anlayışı inşaa edilemez. Demokrasi olmayan hiçbir ülkede yerli ve yabancı sermayeye “Dur!” denilemez.

YKP olarak bütün Kıbrıslıları ekolojik, kültürel ve sosyolojik olarak yaşadığımız bu talana “ARTIK YETER” demeye çağırıyoruz”









Başa dön tuşu