“POTİNLERİ ÇIKAR, GİR VE HEMEN ÇIK”..!!!
Bizim analarımızın yıkılmaz tabuları vardı
Örneğin misafir odası…
Evin en güzel
En temiz
En tertipli ve girmesi de bir o kadar yasak odası…
Adından da anlaşılacağı üzere misafirlere özel oda…
Kapısı, penceresi, havalandırma ve tertipleme günleri hariç her zaman kapalıydı
İçeriye girmek yasaktı
Girilmesi gerekirse annelerimizin;
“Potinleri çıkar, çabuk gir, alacağını al, hiç bir şeyi elleme ve hemen dışarı çık” talimatı ile girilirdi…
Bazen kafamı sürme camlı kapıya dayar, dakikalarca odayı izlerdim…
Bordo renkli, büyük, rahat kadife koltuklar
Renklere uygun kalın, yüksek, havalı perdeler
Duvarda el işi Goblen tablolar
Üzerinde tığ işlemeli örtüler bulunan ahşap yan ve orta masalar
Çiçekli vazolar, süslü masa çakmakları ve hiç kirli görmediğim ağır camdan kül tablaları…
Sekiz kişilik ahşap vali masası, rahat, çift süngerli yüksek sandalyeler
Hiç kullanılmayan ama her an kullanılacakmış gibi bekleyen servis masası
Duvarda asılı sararmaya yüz tutmuş bilmem hangi sene çekilmiş düğün fotoğrafları
Orta masa üzerinde Londra’daki torunların renkli fotoğrafları
Ve odanın en önemli
En vazgeçilmez
En kutsal eşyası mutlaka en güzel, en görünen yerinde bütün ihtişamı ile dururdu,
“Camlık”…
Camlık, bugün “Büfe” dediğimiz zımbırtının atası, abisi, ağababası…
Altı dolap, üstü cam (içi mutlaka görünmesi gerekir) ayaklı kutsal bir “Tapınak”…
İçinde misafirleri ağırlamak için “Esas Duruşta” bekleyen evin hanımının çeyizleri…
Genellikle Pyrex papatyalı ve/veya turuncu renk çay fincanı takımı
Altın renkli sapları ile camlığın kraliçesi kahve fincanı takımı…
Sürahisi ile birlikte altılı su bardağı takımı
Macun tabacıkları ve yanında ikili macun pironcukları…
Yemekli misafirler için bilmem kaç parça yemek seti
Kadife kaplı “James Bond’ çantası içerisinde 24’lü çatal, bıçak, kaşık seti…
Çorba için gösterişli, çift kulplu, kenarları işlemeli büyük çukur servis tabağı
Salatalar için ayni desende kayık tabaklar
Jelli için çukur tabacıklar
Konyak veya zivaniya için “Bodiriler” ve daha neler neler…
Camlığın süsü olarak da büyük, gösterişli cam fanuslar,
Buhurdanlıklar
Gülümdanlıklar…
O kadar eşya, o kadar tertipli o camlığa nasıl sığardı asla çözemedim…
Çocukluktan kafama kazınan bir Kıbrıs klasiği
Umarım o günleri gözünüzde canlandırabildim…