Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Ekonomist Devrim Barçın, atanmış Cumhurbaşkanı Ersin Tatar‘ın “Gıda fiyatları makul” açıklamasının kendi diplomasına ihanet edercesine bilimsellik temelinden uzak ve popülist bir yaklaşım olduğunu söyleyerek, asgari ücretlinin kaybını rakamlarla ortaya koydu
Barçın: Dar gelirlinin geçimiyle ilgili Tatar’ın sicili temiz değil
Özgür Web TV‘de yayınlanan “Özgür Yorum” programında Damla Dabis‘in sorularını yanıtlayan Barçın, ülkedeki ekonomik durumu ve asgari ücreti değerlendirdi.
Atanmış Cumhurbaşkanı Ersin Tatar‘ın, bir dönem Maliye Bakanlığı da yaptığını ve asgari ücret konusunda da sicili temiz biri olmadığını belirten Barçın, “Bu ülke tarihinde ilk kez; Sayın Tatar’ın Maliye Bakanlığı döneminde asgari ücrette ‘Hayat Pahalılığı’ donduruldu. Yüzde 14.72 hayat pahalılığı olduğu 2011 yılında asgari ücretliye sıfır TL artış yapıldı. Bu yüzden dar gelirlinin geçimiyle ilgili sayın Tatar’ın sicili temiz değil” dedi.
“Sadece gıda fiyatlarındaki artış yüzde 123.39”
Asgari ücretlinin ve dar gelirlinin ekonomisini yönetmek konusunda Tatar’ın bir gailesinin olmadığının ortada olduğunu kaydeden Barçın, Tatar’ın kamu çalışanlarına ve emeklilere bir yıl boyunca artış vermeyen ve sicili temiz olmayan bir insan olduğunu yineledi.
Barçın, “Diğer taraftan Sayın Tatar’ın yaptığı açıklamada; Hep kendisinin İngiltere’den Ekonomi mezunu olduğu söyleniyor ama açık söylemek gerekirse; tamamen popülist bir yaklaşımla, hiçbir bilimsel gerçekliğe dayanmayan bir tespit yaptığını düşünüyorum. Çünkü benim birçok kez rakamlarını yanlış açıkladığını ispatladığım İstatistik Kurumu‘nun rakamlarına göre bile; 30 Eylül 2021 tarihinden 30 Eylül 2022 tarihine kadar sadece gıda fiyatlarındaki artış yüzde 123.39’dur. Bunu ben demiyorum, devletin resmi İstatistik Kurumu diyor” ifadelerini kullandı.
“Asgari ücretlinin gıda alım miktarı yüzde 24.50 oranında düştü”
Barçın açıklamalarına şöyle devam etti;
“O dönem asgari ücret 4 bin 970 TL yapılmıştı. Bugün asgari ücret 4 bin 970 TL’den net 8 bin 600 TL, brüt 9 bin 885 TL. Bugün 1 yıl önceye, İstatistik Kurumu’nun resmi gıda enflasyonuna göre; bir asgari ücretlinin gıda alım miktarı yüzde 24.50 oranında düşmüştür.
Yani bu da 10 bin TL’de 2 bin 500 TL’dir. Bugün bir asgari ücretlinin evine 2 bin 500TL’lik daha az gıda girmektedir. Diğer alanlara girmiyorum bile.
“Tatar’ın ‘gıda fiyatları makul’ demesi tamamen popülist bir açıklama”
Okul, elektrik, akaryakıt fiyatları bir yana dursun. Dolayısıyla Tatar’ın burada ‘gıda fiyatları makul’ demesi tamamen popülist, kendi diplomasına ihanet edercesine bilimsellik temelinden uzak bir yaklaşımdır.
Şu noktada bunu da irdelemek gerekiyor; Çalışma Bakanı Sayın Hasan Taçoy‘un bir demeci vardı; “Eylül sonu itibarıyla bizim verdiğimiz artış ile hayat pahalılığı arasındaki fark yüzde 30 olursa biz Asgari Ücret Tespit Komisyonu olarak tekrardan oturup asgari ücreti güncelleyeceğiz” demişti. Şu an itibarıyla; 9 aylık hayat pahalılığımız yüzde 75.64, asgari ücretliye yapılan artış Temmuz itibarıyla yüzde 41. Yani şu anda; asgari ücretli yüzde 34.64 zararda.
Ben Meclis kürsüsünde Taçoy’a bu demecini hatırlattığım noktada sayın Olgun Amcaoğlu söz alıp; “Şu anda hayat pahalılığı alım gücünü ciddi anlamda düşürdü, Eylül sonu itibarıyla asgari ücretin yeniden belirlenmesi gerekir” diye bir demeç vermişti. Tabii bunlar iyi polis-kötü polis oyunları. Biz bunları biliyoruz ve oradan şunu da okuyoruz: UBP’nin bir sonraki kurultayında kimlerin yarışacağını da okuyoruz.
“Belediyenin harekete geçmesi ve bir an önce oraya müdahale etmesi gerekiyor”
Kaçak külliye ile ilgili yapılması beklenen eylemler hakkında da konuşan Barçın şunları kaydetti;
“Eylem hakkında konuşmak için eylemin açıklanmasını beklemek daha doğru olur ancak ben de külliyenin yapılacağı yolu kullanıyorum. Görüyorum ki inşaata görsel olarak başlanmış, tahtalar ve çakıllar konmuş. Bu noktada belediyenin mevcut yönetiminin de harekete geçmesi ve bir an önce oraya müdahale etmesi gerekiyor.
Biliyorsunuz demişlerdi ki; ‘Resmi anlamda orada bir inşaat faaliyetinin başlamasının görsellik noktasında oluşması gerekir’
Her ne kadar bizim iddiamız; ‘bir kepçe vurulması da bunun başlangıcıdır’ yönünde olsa bile. Şu anda bir fiil oraya tahtalar kondu, çakıllar döküldü, kazılar yapılıyor ama maalesef bizim halen daha bu konuda LTB Yönetimi’nden de bir adım yok.
Vatandaş bunu çok iyi biliyor; kendi gidip istediği bir arsasına izin almadan kepçeyi vurup kazmaya başladığı anda mühürleniyor, bırakın siz tahta koyup çakıl döşemeyi ama burada belediye yöneyimi noktasında da bir sessizlik olduğu açıkça görülüyor.
Bunlar hep masada. Bunlar o platformun masada tartıştığı konular. Belediye mühürlese de mühürlemese de esas sorun halkın bu külliyeye karşı aktif bir duruşu varsa, bunu sokakta göstermesidir.