GenelKıbrısManşet

Harmancı: Ben toplumdan 4 yıl için yetki aldım ve dedim ki; ‘4 yıl boyunca Lefkoşa’yı yöneteceğim’






Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı ve Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) LTB Başkan adayı Mehmet Harmancı, hiçbir partiyi aday çıkardığı ya da iş birliği yapmadığı için suçlayacak halleri olmadığını söyleyerek, toplumun kendisine LTB Başkanlığı görevini verdiğini ve bu yüzden başka bir arayışa girmediğini kaydetti

Harmancı: Hükümete ‘meşru değil’ diyen bir ana muhalefet varken her şey çatır çatır ilerletiliyorsa…

Özgür Web TV‘de yayınlanan Özgür Yorum programında Damla Dabis‘in sorularını yanıtlayan Harmancı, son dönemdeki toplumsal olaylara karşı toplumun ilgisizli hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Meşru olmayan, iki-üç kere Başbakan değiştirilen bir yapı olduğunu, bununla birlikte Meclis’ten çekilmek isteyen bir de siyasi parti olduğunu hatırlatan Harmancı, “Hükümete ‘meşru değil’ diyen bir ana muhalefet var ve buna rağmen her şey çatır çatır ilerletiliyorsa, muhalefet buna engel olmak için sivil halkla birlikte olamıyorsa külliyenin yapılması meselesi çok naif kalıyor. Buna gelene kadar kamusal ve ekonomik hayatımızı ilgilendiren o kadar noktada biz set çekemedik ki iktidara ‘Bunu elbette yapacak diyor’ insanlar” dedi.

Harmancı şöyle devam etti;

Örneğin; yerel yönetimler reform süreci. Herkes bağırdı, sokaklara çıkıldı, ne oldu? Sabah 05.30’a kadar direndik, saat 02.00’dan sonra ortam dağılmaya başladı çünkü içinde halk yoktu, sadece çalışanlar vardı. Onlar da kendi haklarıyla ilgili mücadele ediyordu.

Sendikalar da kendi üyelerinin hak ve menfaatleri doğrultusunda mücadele ediyordu doğal olarak.

“Halk, ‘Bunu engelleyemeyen insanlar bunun önüne nasıl ket vuracaklar?’ diyor”

Şimdi eğer Galatya ile Büyükkonuk birleşiyorsa ve orada Galatyalı be Büyükkonuklu yoksa kime direniyoruz? Nedir yaptığımız direniş?

Dikmen Gönyeli’yle birleşecekti çalışanlar direniş gösterdi. Peki Dikmenli çalışanlar olmasaydı orada, Dikmen halkı orada mıydı?

Yerel yönetimler konusu çok büyük bir konudur, yarın senin benim hayatımızı değiştirecek. Burada biz halkı ikna edemiyorsak, çok doğal olarak insanlar daha farklı bir meselede ‘Bunu engelleyemeyen insanlar nasıl bunun önüne ket vuracaklar?’ noktasına geliyor.

“Toplumun beklentilerini karşılayamayan genel bir muhalefet eksikliğini yaşıyoruz”

Biz bunu sadece hukuki ve teknik mesele olarak görüyoruz ama öyle olmadığı yerel yönetimler meselesinde de ortaya çıktı, hukuk yetmedi.

Yeterince halk hareketlerini tetikleyemeyen, halkın bu doğrultudaki beklentilerini karşılayamayan genel bir muhalefet eksikliğini yaşadığımız bir dönemden geçiyoruz.

“2010-2012 dönemi tarumar gibi geçti bu şehrin üzerinden”

Ben diğer belediye başkanlarına baktığımda biraz daha değil, kısmen bir döneme daha ihtiyacım olduğunu söylüyorum.

Herkesin bildiği ve tekrar etmekten de çok haz almadığım bir dönem yaşadı LTB. Çok ağır sonuçları oldu bu dönemin çalışan ve Lefkoşalı üzerinde.

2010-2012 dönemi tarumar gibi geçti bu şehrin üzerinden. Aşırı istihdam politikalarıyla geleceği hapsedilen bir yapı, Sayıştay raporunda türlü belgeleriyle ortaya çıkan yolsuzluk iddiaları, mahkemeye gitmedi çünkü hala Mali Polisin araştırdığı bir nokta ki raporun üzerinden 6 yıl geçti.

“Sosyal belediyecilik alanında önemli açılımlar yaptık”

Sonra bir ara dönem yaşadı LTB ve 2014 yılından itibaren de ekonomik vizyon ve programla iş başına biz geldik halkın teveccühüyle.

O tarihten itibaren ekonomik anlamda şehri 2018 yılına borçsuz götürme hedefimiz vardı ve bu hedefe 2018 yılında ulaştık.

2018 de banka borçlarını bitirdiğimiz, çalışanların yatırımlarını bir tamam yapmaya başladığımız ve geriye dönük yatırımlarını yapmaya başladığımız bir dönem.

Sosyal belediyecilik alanında önemli açılımlar yaptığımız, gerek Kadın Sığınma Evi’yle gerek mülteci hakları ve engelsiz çalışmalarla insanlara doğru örnekler verdiğimiz bir belediyecilik dönemi yaşadık.

“Pandemiyle birlikte sosyal devletin olmadığı ortaya çıktı”

2018’de bu kez 4 yıllık bir göreve daha daha talip olduk ve halkın karşısına 30-35 milyonluk bir finansman bir borçlanmayla (ki bunu ödeyebilecek kapasiteye geldiğimizi düşünüyorduk) çıktık.

2018’deki döviz krizi ve akabinde faizlerin yükselmesi bu planlarımızı bekletme kararı aldırdı. Biraz daha ekonominin stabil hale gelmesini bekledik.

Pandemiyle birlikte de öncelikler değişmeye başladı. Hem bireyin hem kamunun. Ne çıktı ortaya; Sosyal devletin olmadığı.

“Vatandaş devleti yanında göremedi, bir tek yereli gördü”

Vatandaşın elini uzatabileceği, vatandaşa el uzatabilecek bir yapı yok. Devletin içinde yıllarca sigortasını yatırıp vergisini ödemiş vatandaş devleti yanında göremedi, bir tek yereli gördü. Yerel de önceliklerini bu doğrultuya çevirmeye başladı.

Bunun ötesinde örneğin; kreşin doğması da bunun tetikleyicisidir. Aslında birçok aile yapısı iki işe gitmeye başladı ve kreş ücretleri arttı, ulaşılabilir bir kreş, etüt hizmetleri başlamıştı. Bugün 3 bin TL’dir etüt hizmetleri.

Farklı alanlarda hayatımıza nüfus etmeye çalışan örneğin; Kur’an kursları, çocukların farklı grupların hedef tahtası haline gelebilecek noktalarda belediyelerin inisiyatif alması gerekiyordu ve biz ücretsiz etüt hizmeti almaya başladık.

Bu dönemde biz ne mutlu ki önemli alt yapı hamlelerini de tamamladık

Kimsenin hesaba katamadığı ve beklemediği çünkü çok büyük yatırım gerektiren Fazıl Küçük bulvarındaki yağmur suyu projesi gibi, Başbakanlık gibi, Girne Kapısı gibi projeler. Bunları çoğaltabiliriz.

Merkez Lefkoşa ve Kızılbaş Parkı

Üst yapılarda da önemli adımlar atıldı. Bunların başında Merkez Lefkoşa ve Kızılbaş Parkı ve 4 park daha geliyor.

O gün 2018’de finansman kullanarak yapacağız dediğimiz bazı hedefler vardı; bunlardan bazıları yollar ve kaldırımların pozisyonuydu. Bunları bekletmek zorunda kaldık, finansman kullandık yine ama önceliklerimizi farklılaştırdık. Şimdi yeni yasayla birlikte önümüzde bir başka ilerlenebilecek bir mecra görüyoruz.

“Eksik bırakılan noktaları tamamlama hedefimiz var”

Neden ben geç açıkladım adaylığımı, işte buna paraleldir aslında. Çünkü benim nereye aday olduğum, hangi yasayla nereyi yöneteceğim belli değildi. Bunların netleşmesini bekledik. Sonra coğrafya netleşti, 51/95 sayılı Belediyeler Yasası Meclis’e gönderildi. Onun da geçeceğini biliyorduk.

Bununla birlikte geçen programda da ortaya çıkan ana caddelerin niteliksel dönüşümüne ilişkin eksik bırakılan noktaları tamamlama hedefimiz var.

“CTP çok net bir tavır ortaya koydu, 28 belediyede 28 aday göstereceğini söyledi”

Geçen yıldan beri Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) çok net bir tavır ortaya koydu, 28 belediyede 28 aday göstereceğini söyledi. Ocak ayından sonraki seçimlerde de bunu çok güçlü şekilde ortaya koydu. Benim resmi olarak yürüttüğüm bir çalışma yok. Kıbrıs küçük bir yer, oturuldu konuşuldu tabi ama bu ortaklaşma anlamında değildi.

Lefkoşa özelinde bir konuşma, benim CTP ile yaptığım herhangi bir görüşmede olmadı. Diğer bölgelerin genel bir durum değerlendirmesini yaptığımız gayri resmi sohbet görüşmeleri yaptık.

Bir yapı size ‘Ben her bölgede aday çıkacağım’ diyorsa, bunun iş birliği kısmı ‘Gelin beni destekleyin’ kısmıdır. Bu iş birliği değil destek talebidir. Buna saygı duyarak söylüyorum. Her partinin kendi belirleyeceği tavır vardır. Olsaydı olmasaydı bunlar artık bunlar 26 Aralık’tan sonra değerlendirilecek.

“25’inde halk buna ilişkin en net cevabı verecektir”

Özellikle iddia ortaya koymak önemlidir. Bunlar herkesi zinde tutan noktalardır. Herkesin en demokratik hakkıdır. Hiç kimseyi aday çıkardığı ya da iş birliği yapmadığı için suçlayacak halimiz yok.

25’inde halk buna ilişkin en net cevabı verecektir. Ben yapılsaydı yapılmasaydı bunları artık aştığımızı düşünüyorum. Ben bir yönetim mekanizmasında değilim, bir görüşme olduysa da benim müdahil olduğum bir durum olmadı.

“Günü ve zamanı geldiğinde halk sizi nerede görmek isterse sizi o noktaya götürecektir”

Halkın Partisi (HP) Milletvekilleri Jale Refik Rogers ve Ayşegül Baybars benim çocukluk arkadaşlarım ama hiç kimseyle siyasi pazarlık noktasında bir görüşmem olmadı.

Ben şuna inanırım; halk siyasetçiyi bir yere götürür. ‘Ben buna dayım, ben buyum, şuyum’ noktası siyasetçi için geçerli kavram değil.

Günü ve zamanı geldiğinde halk sizi nerede görmek isterse sizi o noktaya götürecektir. Bu suyun akışının önüne kimse engel olamaz. Benim bugün itibariyle tek hedefim Lefkoşa.

“Ben toplumdan 4 yıl için yetki aldım ve dedim ki ‘Ben Lefkoşa’yı yöneteceğim 4 yıl boyunca”

Zaten benim siyaseten geçen Eylül ve Ekim aylarında en büyük tartışmalar yaşanırken, partinin başına mı geçeceksin vekil adayı mı olacaksın’ denirken, o gün de açıkladım; Ben toplumdan 4 yıl için yetki aldım ve dedim ki ‘Ben Lefkoşa’yı yöneteceğim 4 yıl boyunca’

Ki şehrin o gücü yoktu o dönemde; yani iki işi birden yapacak bir başkan adayına tahammülü yoktu. Benim yetkim LTB Başkanlığı içindi ve görev süremin sonuna kadar bunu layıkıyla yapacağımı söyledim.

Bugüne kadar da ben bunun dışında tek cümle kullanmadım.

Evet; siyaset benim de hayatımı etkiliyor senin de. Eğer biz yorumsuz ve kifayetsiz kalırsak siyasete yönelik, bence geleceğimizle ilgili hiç kaygı duymuyoruz demektir.

“Lefkoşa dışında bir hedefim yok”

Elbette konuşup fikir yürüteceğim, dostlar oturup yol belirlemeye çalışacağız ama toplumdan aldığımız görevleri de hafife almayacağız. Sonuçta biz bir görevliyiz. Toplum bize dedi ki ‘git LTB başkanı ol’.

Bu biz ödevdir, görevdir. Biz onların hizmetkarıyız 4 yıl boyunca. Bunu beğenmemek ya da bunu daha alt bir mücadele alanı olarak görmek topluma ayıptır. Hedef anlamında Lefkoşa dışında bir hedefim yok.

Hedef, kurduğumuz güzel bir ekip var ve bu ekiple Lefkoşa’yı daha iyi bir noktaya taşımak.

“Herkesi aynı potanın içine atarsak ırkçılık yapmış oluruz”

Diyelim ki Oxford kasabası 100 bin nüfuslu ve siz oraya 80 bin tane 18-25 yaş arası genci üniversite öğrencisi olarak getiriyorsunuz. Burada problem çıkmaması mümkün değil.

Kendi nüfusunun 3’te 2’si kadar nüfusu dolduruyorsunuz, bunun sosyolojik ve kamusal etkilerinin olmaması mümkün değil.

Bir kere iki şeyi ayırmak zorundayız; gerçekten buraya öğrenci olarak gelen, burada yaşam savaşı verip daha iyi bir kariyer için okuyan öğrencilerimiz var. Gerçekten insan kaçakçılığı ve ticaretinin mağduru olanlar var. Bir de burayı kendine üs belirleyip, yurt dışında belki de suça karışmış, bir şebekenin organize örgütleri var.

Neden var? KKTC’nin nevi şahsına münhasır durumu sebebiyle, kayıt sistemiyle ilgili aksaklıklar olduğu için var. Ülkeye bir şekilde giriş yapanlar insanların takip edilmesiyle ilgili ciddi sıkıntılar var.

Bunları birbirinden ayırarak konuşmak zorundayız, herkesi aynı potanın içine atarsak ırkçılık yapmış oluruz.

“Hedefimiz bir insan hakları şehri olmaktır”

Biz bunun çok güzel örneklerini verdik. Örneğin Basketbol Federasyonu’yla yaptığımız 3×3 turnuvalarında, üniversite öğrencilerinin katılımı, bizim yerli takımlarla maç yapması muhteşem deneyimler oldu.

Güven artırıcı unsurlar oldu. Mülteci Hakları Derneği ile yaptığımız sayısız organizasyonda, hem kültürlerin bir araya gelmesi ve tanışması açısından çok değerliydi.

Yuka Blend’ler yine birçok gerek yurtdışında gelen gerek burada doğup büyüyen insanların eğlendiği zamanlar yakalandı.

Önümüzdeki dönemde temel hedefimiz bir insan hakları şehri olmaktır. Bu doğrultuda da geçen dönemden itibaren ciddi adımlar artık, bu dönemde de Lefkoşa’ya yakışır kültürlerin etkileşimi yapacağız.

Örneğin çok kültürlü yemek festivalleri düşüncemiz var. Merkez Lefkoşa’da öğrencilerin kullandığı gıdaların bulunabileceği ekstra bir açık pazar düşünüyoruz.

“Hem insanlar bizi tanıyacak hem de kültürlerin kaynaşmasını yaşayabileceğiz”

Bunların tümü hem ekonomik hayatımıza büyük etki edecek meseleler, hem de sosyal hayatımızda bizi bir araya getirecek unsurlar.

Spor, sanat ve kültürü doğru bir araya getirebilirsek, hem insanlar bizi tanıyacak hem de kültürlerin kaynaşmasını yaşayabileceğiz.

Üniversitelerle ilgili bir dönem ciddi çalışmalar yaptık, İngilizce broşürler dağıttık, nasıl su bağlanacağını, nereye müracaat edeceklerini anlattık.

“Biz tekrar taşımacılık sektörüne giremiyoruz mevcut yasalardan dolayı”

Toplu taşımacılık kısmı hayatımızda yer etmesi gereken bir nokta.

Mevcut toplu taşımalar işlese dahi, zamanında LTB’nin 14 tane T izninin satılmasıyla şoförlere ve kurumlara devredilen bir yapı oldu.

Toplu taşımalar işlese dahi rantabıl yerlerde işliyor. Bunu kullanan insanların sayısı da az değil, inanılmaz boyutta. Bizim ihtiyacımız olan farklı güzergahların içine alınabileceği yeni bir düzenek.

Bu nasıl sağlanır? Biz tekrar taşımacılık sektörüne giremiyoruz mevcut yasalardan dolayı. Mevcut T izinleri paralelinde bir ihale açacak LTB ve zarar eden güzergahları beslemek zorundadır.

Çünkü T izni sahipleri zarar edecekleri yere gitmeyeceklerdir doğal olarak. Buna ilişkin çerçeve bizim özellikle Terminal Projesi kapsamında geliştireceğimiz plana dayalı bir ilerlemeyle gidecek bizim açımızdan.

Terminal yeni dönemde ihale dosyası hazır, daha önce çıkılmıştı ama açılan Mahkeme sonrası beklettik, herhangi bir tartışmaya mahal vermemek için. Yeni dönemde dosyaları hazır şekilde ihaleye çıkacak.

“Terminal alanının işletilmesi yine bizim kontrolümüzde olacak”

Burası Ercan Havaalanı’ndaki gibi, işletmenin özele devredileceği bir noktada değil. Terminal alanının işletilmesi yine bizim kontrolümüzde olacak.

Artık alanlarda bir özel sektör yatırımı istiyoruz, belediye tiyatro binasının bitmesini, arka tarafta meydan ve önden ciddi bir para talep ediyoruz, çok katlı bir otopark talep ediyoruz.

Bu bölgede de Lefkoşa Stratejik Planı ve İmar Planı’na uygun bir alışveriş ve otel konaklama alanı hayalimiz var. Bu olursa, bu kısmı belli bir süre özel işletecek, diğer kısımlar bizde olacak ve metrekare başına kira alacağız.

Buna paralel olarak burası, İngiltere’ye gidenlerin bileceği gibi, şehrin ortasında Londra’da tren istasyonu var, şehrin göbeğinde. Biz de terminali artık en önemli durak noktası haline getirmek istiyoruz.

Terminalin gece konaklamalarını da belki o alanda çözülebilirse, olmuyorsa da farklı bir alanda çözeceğimiz bir nokta.

Buna paralel olarak bir program ortaya çıkacak ve bu program finanse edilebilecek bir noktaya gelecek. Mevcut durumda bunu finanse edebilmek şu an için mümkün değil. Ancak Çağlayan’dan, Küçükkaymaklı’dan gerçekleşecek seferler; bunun bir dolaşım sisteminin bir parçası olması gerekiyor.

“Yükseltilmiş bir yaya geçidi olacak orada”

Farklı otobüslerle değiş-tokuş halinde olması ve bunun bir master planına ve ihale ile düzenlenmesi gerekiyor. Eğer yasada bir değişiklik olmayacaksa ki olmayacağı ortada.

Kızılbaş Parkı’nın orada yükseltilmiş bir yaya geçidi için ihaleye çıkmıştık ancak maalesef gerçekleştiremedik. Şimdi de seçim yasakları girdi. Ama planı projesi hazır şekilde, yükseltilmiş bir yaya geçidi olacak orada, araçların yavaşlamasını ve yayaların güvenli geçiş imkanını sağlayacak.

“600’ün üzerinde köpek için kısırlaştırma çalışması yaptık”

Biz iki dönemdir bu alanda diğer belediyelere de örnek olacak bir noktaya geldiğimizi düşünüyorum. Özellikle barınağın durumunun geldiği nokta.

Birincil derecede hem hayvan severlerle süreci yönetmede hem de olaylara müdahale anlamında önemli bir dönem geçirdik. Aynı zamanda Veteriner Hekimler Birliği ile yaptığımız anlaşmayla çok ciddi bir kısırlaştırma çalışması yaptık, 600’ün üzerinde köpek için.

Maalesef adamızın küçük olması entegre mücadeleyi gerektiriyor. Belediyeler Yasası tartışılırken de bunun üzerine yoğunlaştım; ortaklaşması gereken hizmetler vardır, bu da onlardan biridir.

Sınırların ötesini geçen işlerdir bunlar, örneğin bir sokak hayvanının Gönyeli sınırına girdiğinde ‘Burası kötüdür, geçeyim burayı’ demeyecektir. Koskoca Kocaeli Belediyesi2nin bir tane barınağı varsa, bizim de belki de ada genelinde kuzeyde  üç tane donanımlı barınağa ihtiyacı vardır.

“Bu bizim kapasitemizi de aşmaya başladı”

Daha önce 5 belediyeyle bir ortaklaşmamız söz konusu olmuştu ancak bir belediyenin çekilmesiyle AB projesini kaybetmiştik.

Burada daha profesyonel bir hizmet yapılmalı. Eğer herhangi bir belediyede bu konuyla ilgili paylaşımı yoksa, insanlar o bölgedeki köpeği de alıp LTB barınağına getiriyor.

Bu bizim kapasitemizi de aşmaya başladı. Umarım entegre bir mücadele yapabiliriz önümüzdeki dönemde bu konuda. Umarım Belediyeler Birliği gerçekten birlik haline gelir ve ortak bir çalışmaya imza atabiliriz.

“Bugün bizim ihtiyacımız olan şey; kavgayı körüklemek değil”

Ben siyasi ya da partilerin ne yaptığıyla ilgili yorumlara bir şey demeyeceğim, günü ve zamanı geldiğinde bunlar daha farklı şekilde konuşulur. Bugün bizim ihtiyacımız olan şey; kavgayı körüklemek değil.

Bu iklimin yaratılmasının doğru olmadığını ve benim de buna katkı sağlamak niyetinde olmadığımı belirtmek isterim.

Bunu toplum değerlendirecektir. Elbette camialar önemli, demokratik zenginlik be evrensel değerlere ulaşmamız açısından.

“Kabul edilmek başka bir şey tanınırlık başka bir şeydir”

Kabul edilmek başka bir şey tanınırlık başka bir şeydir, bunun altını çizmek lazım. 1983 yılında başka bir evreye gittiğimiz, 2004 yılında başka bir evreye geçildiğini kabul etmek zorundayız.  Kabul edilebiliriz ama tanınırlık başka bir boyuttur diye düşünüyorum.

Benimle birlikte hareket eden arkadaşlarımın, en ufak yanlışı olursa ben kendimi sorumlu tutarım.

Ama ben kendime de ekibime de bu anlamda çok güveniyorum. biz tertemiz çıktığımız bu yolda tertemiz ilerlemek isteyen bir yapıyız.

“Şizofrenik iftiralar duyduk”

Bugüne kadar o kadar iftira atıldı ki, çok şizofrenik şeyler de duyduk; mesele LTB külliye alanına personel soktu.

Gerçekten akıl alır gibi değil, bizim bütün askeri bölüklerin içine giren araçlarımız var ama külliye alanına girmedik biz.

Yok ‘UBP ile iş birliği yaptı’ falan. Ben herkesin oyuna talibim tabi ki, Ben herkesi memnun edebiliyorsam hizmet anlamında, elbette herkesin desteğini talep ederim.

Ama biriyle bu pazarlık yapmak mı demektir? Yan CTPli de olabilir TDP’li de olabilir, UBP’li de DP’li de YKP’li de olabilir. Benim hizmette birini ayırmam demem, benim işimi yapmamam demek.

“Eşitlik, özgülük, demokrasiyi mayamızda tutmazsak, biz biz olmayız”

Birine su vereceksiniz öbürüne başka partilidir diye vermeyecek misiniz?

Bu şehrin üzerinde hepimiz hak sahibiysek, elbette herkesin eşit orta olduğu bir düzen kurmalıyız. Elbette kendi öğretilerimiz doğrultusunda iş yaparız. Kadın Sığınma Evi’ni bu yüzden açarız, LGBT haklarını bu yüzden savunuruz.

Çünkü eşitlik, özgülük, demokrasiyi mayamızda tutmazsak, biz biz olmayız”









Başa dön tuşu