Yeni Kıbrıs Partisi (YKP) Genel Sekreteri Murat Kanatlı, 25 Aralık’ta yapılacak yerel yönetimler seçimleri, “Basit bir yerel yönetim seçimi yapıyoruz” diye düşünenlerin UBP-DP-YDP’nin milliyetçi cephe kurması ve AKP’den hem siyasilerin hem de iletişim uzmanlarının adaya taşınmasındaki detayı kaçırdıklarını söyledi
Kanatlı: Bazı belediyelerin birleştirilmesi buzdağının görünen kısmıdır
Basın toplantısı düzenleyerek YKP olarak yerel seçimlerdeki tavırlarını açıklayan Kanatlı, kendilerinin her seçim sürecinde tavırlarını belirlerken ülkenin somut koşullarının somut tahlilini yaptıklarını belirtti.
Kanatlı, “Bugün itibarı ile içinden geçmekte olduğumuz süreçler, Kıbrıs’ın kuzeyinde yerel yönetimlerde ciddi siyasi yapısal dönüşümlerin yaşandığı zamanlardır. Yerel yönetim reformu olarak dayatılan ve gerekçesi dahi doğru dürüst açıklanamayan bir yasayla bazı belediyelerin birleştirilmesi, aslında buzdağının görünen kısmıdır” dedi.
“Suyun ve belediye hizmetlerinin özelleştirilmesi ve yeni rant alanlarının yaratılması isteniyor”
Kanatlı şöyle devam etti;
“Buzdağının görünmeyen devasa kısmını ise suyun ve belediye hizmetlerinin özelleştirilmesi ve yeni rant alanlarının yaratılması oluşturmakta, bunlar da seçim sonrası süreçte önümüze gelmek için gün saymaktadır.
Jet krizi olarak gündeme gelen, ‘bazı’ iş insanlarının Lapta’ya yapılması planlanan marinaya ziyareti unutulmamıştır.
Örneğin UBP’nin bağımsız aday destekleme kararı alma sürecinde bu konunun etkisi yok mu? Basit bir yerel yönetim seçimi yapıyoruz diye düşünenler acaba UBP-DP-YDP’nin bir milliyetçi cephe kurması ve özellikle AKP’den hem siyasilerin hem de iletişim uzmanlarının adaya taşınmasındaki detayı kaçırmıyor mu?
“Batıranlardan hesap sorulmamaktadır”
Özellikle Lefkoşa’dan uzakta, Karpaz bölgesinde Türkiye’den getirilen AKP’lilerin çalışması ile yeni yerel yönetim reformunda o bölge belediyelerine çeşitli yeni rant imkanları verilmesi arasında bir ilişki yok mu?
Taksim talep eden, adada bölünmeyi isteyenlerin sağ faşist bir blok olması net olarak bize gösteriyor ki, bu basit bir yerel yönetim seçimi değildir.
Yaşadığımız coğrafyada “battı” denen kurumların başına nelerin geldiğini bilmekteyiz. Önce sistemli bir şekilde batırılma süreci yaşayan kurumlar sonrasında peşkeş çekilerek özelleştirilmektedir.
Belediyeler için de bir süredir battı denmekte ama nasıl battıkları araştırılmamakta, batıranlardan hesap sorulmamaktadır.
Önümüzde duran beldi hizmetlerin ve suyun özelleştirilme süreçlerine karşı mücadelenin yükseleceği süreçler elbette olacaktır. Böylesi koşullarda daha geniş ve kapsayıcı şekilde hep birlikte ve yan yana durmaya ihtiyacımız vardır.
“YKP için, alınacak kararlarda öncelikle siyasal duruşlar önemlidir”
Bizler, elde kalan toplumsal varlıklarımızın, müştereklerimizin, kamusal hizmetlerimizin peşkeş çekilmesine karşı yürütülecek olan ortak mücadelenin bir ayağı olarak da bu yerel seçimleri görmekteyiz. Dolasıyla aldığımız kararlarda bunları da göz önünde bulundurduk.
Yolsuzluğun ve usulsüzlüğün hesabının sorulamadığı, yenilerinin de yaşanmaya devam ettiği bu koşullarda, yerel yönetimlerde alternatifler yaratmak için YKP olarak kararlar ürettik. YKP için, alınacak kararlarda öncelikle siyasal duruşlar önemlidir.
YKP olarak bizce ihtiyaç olan, belediyelerin birer yerinden yönetim örgütü olduğunu bilerek hareket etmektir. YKP’nin anlayışı yaşam alanlarını, orada yaşayanlarla birlikte yönetmektir. Dolayısı ile, bölgelerde ne yapılacağına dair kararları YKP merkezi olarak üretmek yerine, her seçim bölgesi kendi dinamikleri ile tavrını belirledi.
Belediye hizmetlerinden yararlanıp vergiler ödeyenlerin bütçe ve kesin hesap denetimine, yani ödedikleri vergilerin nasıl harcandığını öğrenecekleri sürece katılımı sağlanmalıdır.
Belediye Meclislerine mutlaka işlerlik kazandırılmalı, oluşturulacak yurttaş inisiyatifleri ile de Belediye Meclisi üyeleri denetlenmeli, yerleşim yerinde yaşayanların talepleri bu şekilde aşağıdan yukarıya çıkmalıdır. Herşeye karar verme gücünü tek başına elinde tutan ‘Belediye Başkanlığı modeli’ne son verilmeli, katılımcı demokrasinin tüm kurumları çalıştırılmalıdır.
” ‘Yerleşim yerlerini birlikte yönetmeliyiz’ çağrısı yapıyoruz”
Yerleşim yerleri tüm yaşayanların katılımı ile tabandan tavana doğru kararların alınacağı mekanizmalarla, ekoloji merkezli, anti-militarist, toplumsal cinsiyete duyarlı projelerle yeniden planlanmalıdır.
YKP olarak inanıyoruz ki bunlar hayata geçirildiğinde yerleşim yerleri daha yaşanır ve demokratik alanlar olacaktır.
Bu nedenle bir kez daha ve yeniden “yerleşim yerlerini birlikte yönetmeliyiz, bunun için birlikte mücadele etmeliyiz” çağrısı yapıyoruz.
YKP olarak sokaklardan, mahallelerden başlayarak, bölgelerde yaşayanların doğrudan katıldığı ve kolektif iradesiyle oluşan talepleri doğrultusunda belediyelerin yıllık program ve bütçe tasarılarının oluşumuna doğrudan dahil olabildiği, demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü yerel yönetim modelini savunduğumuzu söylüyor, bunun için mücadeleye devam edeceğimizin altını çiziyoruz!
“Harmancı’yı destekleme kararı aldık”
Böylesi düşüncelerle YKP olarak, 25 Aralık’taki seçimlerde belediye meclislerine TDP listelerinde adaylar gösteriyoruz.
16 Kasım günü gerçekleşen Parti Meclisinde bir çekimser oya karşılık Lefkoşa Belediye başkan adayı Mehmet Harmancı’yı destekleme kararı aldık. Ayrıca Lefkoşa, Omorfo, İskele, Mağusa ve Pergama’da belediye meclislerinde TDP ile çalışmaya devam ediyoruz.
Belediyelerde yaşananlardan endişeliyiz, öfkeliyiz, kaygılıyız. Artık bugüne kadar bizi sürekli kriz içinde yaşatanları elimizin tersiyle itmek ve kendi geleceğimizi ellerimize almak için hemen şimdi mücadeleyi yükseltiyoruz.
Hem Kıbrıs’ın tümünde hem de yerel yönetimlerde talimatla yönetilmeye hayır, bu memleket bizim, biz yönetelim sloganını yükseltiyoruz.
Yeniden ve bir kez daha vurguluyoruz: Başka bir yerel yönetim mümkün.