Şirin Damdelen Özkaynak, Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen ve NI-CO tarafından yürütülen AB İnovatif Girişimcilik projesi kapsamında yapılan “Startups4Peace” projesiyle hayatının değiştiğini, o gün programa katılmak için verdikleri kararın, bugün bir iş projesine dönüştüğünü anlatıyor ve herkese bir çağrı yapıyor; “Korkularınız, tereddütleriniz ve kaygılarınız olsa da mutlaka ama mutlaka katılın, hayatınız değişecek”
“Ayşe Aydındoğmuş ile ‘Hadi deneyelim bakalım ne olacak, kaybedecek bir şey yok’ diye düşündük ve başvurduk…”
Şirin Damdelen Özkaynak; bir iletişim uzmanı. Müşteri hizmetleri, gazetecilik, halka ilişkiler ve sivil toplum alanlarında geniş bir deneyime sahip. Tüm bu özelliklerine rağmen “Tamam, oldum” demeyen, öğrenmeye ve keşfetmeye açık, hep “Daha iyisi nasıl olur?” diye soran biri.
Özkaynak, AB İnovatif Girişimcilik projesi kapsamında NI-CO tarafından yürütülen bir yarışma ve mini-hızlandırma programı olan, finansmanı Avrupa Birliği ve Finlandiya Büyükelçiliği tarafından desteklenen ve CYENS, Kıbrıs Ticaret ve Sanayi Odası ve Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası iş birliğiyle sunulan “Startups4Peace” projesini nasıl keşfettiğini, neden bu projeye katıldığını, beklentilerini, yaşadıklarını, süreci ve geldiği noktayı anlatmaya şöyle başlıyor;
“Ben ve ortağım Ayşe Aydındoğmuş 2018 yılından bu yana birlikteyiz; yaşlı hakları ve yaşlı bakımı konusunda çalışan bir sivil toplum örgütü için çalışmalar yapıyoruz.
Bu çalışmaları yürütürken elbette bu alanın zorluklarını da keşfediyorsunuz. Bu yüzden bizim de aklımızda bu alanları kolaylaştırmak için hep birtakım fikirler oldu; ‘bakıcı bulmak için bir uygulama mı yapsak ya da bir şeylere mi girişsek’ diye düşündük.
İşte böyle bir dönemde Avrupa Birliği ve Finlandiya Büyükelçiliği tarafından finanse edilen Startups4Peace programının sosyal medyadaki postunu, üstelik son başvuru tarihine çok yakın bir zamanda gördüm. Ayşe Aydındoğmuş ile ‘acaba denesek mi?’ diye düşündük. Zaten fikir aşamasındaydık. ‘Hadi deneyelim bakalım ne olacak, kaybedecek bir şey yok’ diye düşündük ve başvurduk…”
“Aman evladım risk almayın, güzel bir iş bulun, bu işte kalın, sağlam maaş alın…”
Özkaynak projenin konseptinin, başvuru yaptıklarında daha net ortaya çıktığını ve bunun kendilerini çok heyecanlandırdığını, başvurularına olumlu cevap aldıklarında ise hayatlarının değişmeye başladığını çünkü akıllarındaki soru işaretlerinin silinerek büyük bir özgüven yaşadıklarını samimiyetle ifade ediyor.
Ortağı Ayşe Aydındoğmuş ile birlikte o zamana kadar hep başkaları için çalıştıklarını ve benzer aile yapılarından geldiklerini söylüyor. Yani klasik bir korumacı tavırla söylenen; “Aman evladım risk almayın, güzel bir iş bulun, bu işte kalın, sağlam maaş alın…” gibi…
Kendisinin de Ayşe Aydındoğmuş’un da birer çocuğunun olduğunu ve hem ruhlarını ve deneyimlerini geliştirmek için bir kişisel yolculuk hem de profesyonel anlamda çalışmalar yapan kişiler olduğunu ifade eden Özkaynak şöyle devam ediyor;
“Kişisel gelişim kitaplarını okuyoruz, finansal olarak nasıl daha özgür olabileceğimizi bulmaya çalışıyoruz. Yavaş yavaş daha fazla bir liderlik yolculuğuna giriyoruz. Sonra bu programla tanışıyoruz ve yerimizi alıyoruz…”
“Hem çok fazla bilgi verildi hem de bu bilgileri hazmedebileceğimiz şekilde aldık”
Şirin Damdelen Özkaynak, yapılan ilk eğitim kampında mentorlarla görüşmelerin başladığını ve ikinci eğitime kadar bunun ortalama iki ay devam ettiğini anlatırken de adeta o günlerdeki heyecanı bir kez daha yaşıyor.
Oradaki eğitimin kendisi için çok önemli bir ekspres iş okulu olduğunu, çok önemli bilgiler edindiğini anlatırken, eğitim organizasyonunun da ne kadar dolu hazırlandığını söylüyor;
“Eğitim öyle bir organize edildi ki hem çok fazla bilgi verildi hem de bu bilgileri gerçekten hazmedebileceğimiz şekilde aldık. Bu bilgileri de direkt kendi konseptimize uyguladık ve iş konseptimizi geliştirmeye başladık”
“Bizim ilk iş fikrimiz; bakıcıları ve aileleri eşleştirebilen bir uygulamaydı”
Eğitim veren İrlandalı uzmanların; bir işin nasıl inovatif hale getirilebileceği konusunda çokça faydalı bilgiler verdiğini söylüyor Özkaynak ve ekliyor;
“Mesela bizim ilk iş fikrimiz; bakıcıları ve aileleri eşleştirebilen bir uygulama fikriydi. Mentorlar bir iş fikrini geliştirirken; dijital araçları ve inovasyonu ne kadar kullanabileceğiniz ve bu sayede zamanınızı işi büyütmeye, geliştirmeye nasıl verebileceğini, teknolojiden alınacak destekle de işi nasıl sürdürülebilir hale getirebileceğiniz konularında yardımcı oldular. Yanı sıra birçok arkadaşla tanışma fırsatımız oldu. Fikirlerimizi paylaştık, birbirimize motivasyon verdik, bu da değerli bir deneyimdi”
“Bize fikirlerimizi hayata geçirme konusunda ivme kazandırdı, bu gerçekten güzel bir fırsat”
Bu eğitim kampında olmanın kendilerine; sadece kendi fikirlerine odaklanma fırsatını verdiğini söyleyen Özkaynak hem özelde başka işleri hem çocukları olan kişiler olarak, bunun kendileri için başka türlü olamayacağını da vurguluyor.
Özkaynak, “Bize fikirlerimizi hayata geçirme konusunda ivme kazandırdı, bu gerçekten güzel bir fırsat” diyor proje ve eğitimler için ve süreci anlatmaya devam ediyor;
“Sonra bize yine İrlanda’dan mentor verildi. Uzaktan bağlantıyla toplantılar yaptık. Burada da veri gizliliği yasaları gibi yasal konular ve yararlanabileceğimiz teknolojik unsurlar hakkında çok güzel fikirler edindik ve bilgiler aldık. Bu arada da iş planımızı geliştirdik. İkinci eğitim kampında da artık ‘Pitching Battle’da iş plânımızı sunmaya hazırladılar bizi…”
“Sürecin başında çok farklı insanlardık, şimdi ise daha fazla özgüvenimiz var…”
Her şeyin çok hızlı ve iyi şekilde geliştiğini, kuzey ve güneyden çok iyi arkadaşlar edindiğini ve herkesin birbirine destek verdiğini ve ortamın herkesi motive eden çok pozitif bir ortam olduğunu anlatan Özkaynak, kendisi için konfor alanından çok uzak olan bu durumun, bu motivasyon ve destekle konforlu hale geldiğini de ifade ediyor.
“Hazırlandık ve o gün törende sunumumuzu verdik. Slush’a (https://slush23.com/) ilk 4 ekip gidecekti. Sonuçlar açıklandığında, Slush’a gidecek ekipler arasında bizim de adımız söylendi. Çok mutlu olduk. Çünkü gerçekten de sınırlarımızı zorlayarak çok çalıştık. Şimdi kendime de Ayşe Aydındoğmuş’a da baktığımda ne kadar geliştiğimizi görebiliyorum. Sürecin başında çok farklı insanlardık, şimdi ise daha fazla özgüvenimiz var…”
“Anne olarak ihtiyacımız olan bir seyahatti hem motive olmak hem işimize odaklanmak çok güzeldi…”
Finlandiya’ya gidecek olan ekibin içinde yer aldıklarını öğrendikten sonra, “vizyon katma ve farklı işletmelere erişim elde etme” gibi birçok fırsatı olan ve her yıl düzenlenen Slush programı hazırlanmaya başladıklarında, ekibin yine her zamanki gibi yanlarında olduğundan bahsediyor Özkaynak.
Özkaynak şöyle anlatıyor bu deneyimini;
“Slush’un geniş bir web sitesi var ve orada hesap oluşturulduktan sonra hangi yatırımcıların olduğunu görebilirsiniz. Mesela başka hangi ‘Startup’lar gelecek, bunu da görebilirsiniz. Oradaki konuşmacılar, farklı sahneler var, her şey web sitesindeki programda yer alıyor.
Dolayısıyla oluşturulacak planlama da çok önemli ve bu konuda da yine çok destek verdiler. Biz o aşamada yatırımcılarla görüşmeye belki de hazır değildik ama sağlık alanındaki bazı yatırımcıları LinkedIn’dan takip ettik. Ayrıca bizim konseptimize benzeyen İsveçli bir Startup daha olacağını gördük ve oraya gittiğimizde stantlarını ziyaret edip onlarla konuşabileceğimizi düşündük.
Ayrıca Healthy adında başka bir sağlık teknolojisi Startup’ı daha vardı. Biz onu da takip ettik. Tüm bunları önceden listeledik, yani gerekli hazırlığımızı yaptık. Tabii o seyahat bile bizim için önemliydi. Çünkü Covid-19 pandemisi sonrası hiç seyahat etmemiştik Ayşe Aydındoğmuş ile. Anne olarak gerçekten ihtiyacımız olan bir seyahatti hem motive olmak hem işimize odaklanmak çok güzeldi…”
“O konuşmaları dinlemek düşüncelerimizi tamamen değiştirdiği, bize cesaret ve inanç aşıladı”
Finlandiya’ya gittiklerinde, kendisi için en önemli şeyin; buranın atmosferi olduğunu anlatan Özkaynak, “Zihnimiz açıldı, katılmak istediğimiz paneller, sahneler oldu. Hatta katıldığımız bir oturumda; iş kurucular ve ebeveynler konusu vardı. Bizim için onların deneyimlerini dinlemek çok güzel oldu” diye anlatıyor o atmosferi.
Ebeveynken “call center olmak”, “iş kurmak” ya da “iş yönetmek” konularının kendilerini oldukça çeken ve motive eden konular olduğunu, çocuk sahibi olduktan sonra hayatında gerçekleştirebileceği başka bir şey olmadığı inancına kapıldığını ancak o konuşmaları dinlemenin bu düşüncelerini tamamen değiştirdiğini, cesaret ve inanç aşıladığını söylüyor Şirin Damdelen Özkaynak.
“Biz şirketimizi kurduk, web sitesini geliştirme aşamasındayız”
Slush’ın uygulamasını kullanarak Startup’larla, yatırımcılarla toplantı ayarlama imkânı olduğunu, kendilerinin de bu uygulama Finlandiyalı bir Startup ile görüşme ayarlama şansına sahip olduklarını anlayan Özkaynak, burada yaşlılara yönelik bilişsel gelişimi ve egzersizi destekleyici bilgisayar oyunlarının geliştirildiğini gördüklerini belirtiyor.
“Kendisiyle yaptığımız toplantıdan sonra da iletişimde kalmaya devam ettik ve belki de bu sayede onun çalışmalarından da faydalanma imkanını sürdürebileceğiz” diyor Özkaynak ve aldıkları eğitim ve yaşadıkları bu tecrübeler sonrası şimdilerde geliştirmekte oldukları “Gelsin” uygulamasını anlatıyor;
“İlk baştaki fikrimiz süreç içerisinde değişikliğe uğradı. Çalışmalarımız devam etti, yasal araştırmalar yaptık. Şu anda bakıcıları denetleyecek yasal düzenleme olmadığı için bizim bulabileceğimiz ve eşleştirebileceğimiz bakıcı bulma sıkıntımız olacağını gördük.
Bizim için bu sektör birçok risk taşıyor. Bu doğrultuda fikirde biraz değişiklik yaptık; ‘Evde yardım hizmetleri’ fikrine yoğunlaştık.
Engellilere ya da özellikle yaşlılara; onların sosyal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamak için yardımcılar bulup, bu yardımcıları gerekli eğitimlerden geçirerek, gerekli belgeleri sunarak, ailelere yardımcı sağlamayı hedefledik.
“Sürekli bir eğitim ve profesyonel gelişim fırsatı da sunuyoruz”
Temizlik, ev işleri ve hastane işleri gibi konularda yardımcı olabilmek, inovasyonu kullanarak, az önce bahsettiğimiz bilgisayar oyunlarını ve VR uygulamalarını da katarak, yaşlıların bilişsel gelişimlerine, sağlıklı yaşamlarına ve ihtiyaçlarına yönelik hizmet vermek istiyoruz.
Şu an web sitesini geliştirme aşamasındayız. Şirketi kurduk ve yardımcı aramaktayız. İlk münhalimizi halka duyurduk. Hem toplumdaki bu sosyal sorunu çözmek hem de gerek genç ya da emekli kadınlara bir esnek gelir elde etme imkânı sunmak istiyoruz. Sürekli bir eğitim ve profesyonel gelişim fırsatı da sunuyoruz.
Web sitesi üzerinde çalışılmaya devam ediyor. Şu anda hizmete başlayabilmemiz için öncelik yardımcı bulabilmek. Yardımcıları bulup eğiteceğiz ve onlarla işe başlamadan önce AB İnovatif Girişimcilik projesi kapsamındaki ‘EU Incubator Hive’ sayesinde yine montörlerle görüşeceğiz, yasal konuları da yeniden görüşeceğiz.
Bazı şeyler tamamlandıktan sonra ve yıl bitmeden sahaya inmeyi istiyoruz. Bu yıl içerisinde bir pilot çalışmamız olacak”
“Bizim burada, Kıbrıs Türk toplumunda var olmamıza hiçbir şey engel olamaz. O yüzden mutlaka katılın…”
Hatta bu programa başvurmadan önce İngiltere’ye göç etme planı bile olduğundan, Kıbrıs Türk toplumuna yönelik bir iş kurmanın aklından dahi geçmediğinden bahseden ve bu program sayesinde hem sosyal girişimciliğe adım atmış hem iş kurmuş ve hem de çocuğunun geleceği için İngiltere’ye gidip gelse bile Kıbrıs’tan kopmama imkanını yakalamış olduğunu vurgulayan Şirin Damdelen Özkaynak, özelde çalışan, sivil toplum çalışmaları yapan bir anne olarak tam da daha fazlasını yapamayacağına inandığı bir dönemde tanıştığı ve hayatını değiştiren Avrupa Birliği ve Finlandiya Büyükelçiliği finansmanlı “Startups4Peace” projesini işte böyle anlatıyor.
“Şartlar bazen kötü görünebilir. Ama aslında Kıbrıs’ta küçük nüfustan dolayı işler ve yenilikçi hizmetler için çok fırsat, daha önce yapılmamış çok şey var” diyerek kendisi gibi fikirleri olan ancak adım atacak gücü kendinde bulamayanlara da şöyle sesleniyor;
“Eğer belli bir fikirleri varsa, bizim gibi tereddüt yaşasalar da kendilerinden emin olmasalar da ya da iş dünyasıyla ilgili hiç fikirleri olmasa da mutlaka başvurmalılar, katılmalılar. Bizim bu projeye katılmak konusunda o an verdiğimiz karar, bütün hayatımızı değiştirdi. Bu, özellikle kadınlar açısından da özel bir fırsat. Aslında hiçbir engel yok. O yüzden mutlaka katılın diyorum”
Röportaj&Foto: Kadir Sidal