KıbrısManşet

KTOEÖS: Bakanlık, dağ gibi büyüyen sorunlara çözüm üretmek yerine kaosa devam ediyor






Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Eğitim Bakanlığı‘nın eğitimde dağ gibi büyüyen sorunlara çözümler üretmek yerine daha büyük sıkıntı ve kaos yaratmaya devam ettiğini söyleyerek, 2023-2024 Eğitim-Öğretim yılında eğitimde öngördükleri muhtemel sıkıntıları madde madde kamuoyu ile paylaştı

KTOEÖS: Bakanlık, dağ gibi büyüyen sorunlara çözüm üretmek yerine kaosa devam ediyor

KTOEÖS Genel Merkezi’nde bugün 2023-2024 eğitim yılıyla ilgili basın açıklaması yapan sendika adına konuşan Eğitim Sekreteri Adnan Zekai, Eğitim Bakanlığı’nın eğitimde dağ gibi büyüyen sorunlara çözümler üretmek yerine daha büyük sıkıntı ve kaos yaratmaya devam ettiğini söyleyerek, 2023-2024 Eğitim-Öğretim yılında eğitimde öngördükleri muhtemel sıkıntıları kamuoyu ile paylaşmak adına bu toplantıyı düzenlediklerini belirtti.

Zekai’nin sendika adına dile getirdiği açıklama şöyle;

Devlet okulları desteklenmelidir

Eğitim Bakanlığı devlet okullarında parasız, nitelikli ve toplumun parayla satın alamayacağı eğitim hizmetlerini anayasal olarak topluma ve çocuklarımıza sağlamak zorundadır.

Alt yapı sorunları ve okul ihtiyacı

Eğitim Bakanlığı, eğitimin ve okulların sorunlarını çözmekten çok, şov yaparak gündem değiştirmekte, sorunları erteleyen ve göz önünde bulunan sorunları bile sorun değildir mantığıyla hareket ederek, bilimsellikten uzak, plansız ve programsız uygulamalarına devam etmektedir.

Beş okulumuzun (Yeni Erenköy Lisesi, Namık Kemal Lisesi, Dr. Fazıl Küçük Endüstri Meslek Lisesi, Güzelyurt Meslek Lisesi ve Cumhuriyet Lisesi) binaları yıkılma tehlikesi altında olduğu raporlarla belirlenmiş olduğundan, geçtiğimiz eğitim öğretim yılı içerisinde kapatılmış ve geçici çözümler (çadır ve konteyner sınıflar) ile yıl tamamlanmıştı.

Üzerinden aylar geçmesine rağmen bu beş okulumuzla ilgili olarak sorunu çözebilecek adımlar atılmamış, defalarca Eğitim Bakanı’yla çözümler konusunda görüşmemize ve sözler verilmesine rağmen hiçbir gelişme kaydedilmemiş, bizlere ve kamuoyuna herhangi bir çözüm planı ortaya konmamıştır.

Birinci testleri yapılmış ve yüzlerce riskli binası belirlenmiş onlarca okulumuz olmasına rağmen hala daha birçok okul binası için ikinci aşama testler bile yapılmamıştır. Deprem kuşağında bulunan ülkemizde, bu binalar öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve çalışanlarımız için hayati risk taşımaya devam etmektedir.

Okullarımız, velilerimiz, öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz gelecek eğitim yılında kaderine terkedilmişlerdir.

Yetersiz okul bütçeleri ve fiziki yapı

Devlet okulları mevcut kaynak yapısıyla hepimizin gözü önünde, giderek yok olmaktadır. Okullarımızın açılması için birçok okulda, derslik, mefruşat, malzeme eksiklikleri hatta sabun ve tuvalet kağıdı gibi temel hijyen ihtiyaçları veliler tarafından karşılanmaktadır.

Hal bu iken, özel okulların yöneticileri okul fiyatlarını yüzde yüz elli oranında artırdığı bir dönemde devlet okullarında Eğitim Bakanı tarafından hamleler yapılarak, kaoslar yaratılmakta ve özel okullara müşteri potansiyeli
yaratılmaya çalışılmaktadır.

Eğitim ve Sağlık hizmetleri kendini devlet olarak tanımlayan bir yapının vatandaşına vermekle yükümlü olduğu asli görevidir. Bunu başaramayan bir devletin varlığı ve yokluğu tartışılır hale gelir. Bu nedenle Devlet özellikle eğitimde planlama yaparak, Eğitimin nasıl olması gerektiği konularına yoğunlaşarak, nitelikli eğitim ve geleceğin insanını oluşturacak olan eğitimin temel değerlerine odaklanması gerektiğine inanıyoruz.

Bu inançla;

1. Okulların fiziki alt yapılarının iyileştirilmesi, sağlamlık testlerinin tamamlanması ve ihtiyaç olan bölgelere okul yapılması

2. Okul yapılarına ve öğrenci sayılarına göre okul bütçelerinin oluşturulması ve okul idarelerinin kullanımına verilmesi

3. Okulların fiziki çevreleri belirlenerek, okul güvenliğinin sağlanması için giriş çıkışların denetim altına alınması ve okul çevrelerindeki yapılanmaların kontrol altına alınması

4. Öğrencilerin geliştirilmesi ve desteklenmesi (maddi ve manevi) konularında Eğitim Bakanlığı’nın ivedi olarak adım atarak eğitimin daha fazla kan kaybetmesi durdurulmalıdır

Müfredatlar, tüzük ve yabancı öğrenci sorunları

Mevcut müfredatlar öğrencilerin ilgisini çekmekten, çocukları geleceğe hazırlamaktan çok uzaktır. İthal müfredatlar ezber dayalı sınavlarla tekrarı gerektirecek modellere bürünürken bilimsel, çağdaş olmaktan uzaklaşmış gerici, ırkçı, etnik, sadece belli mezhepleri koruyan ayrılıkçı müfredatlar haline dönüşmüşlerdir.

Öğrencilerin toplumsal konulardan uzaklaştırılmış, sorgulamayan, biat eden bireyler olarak yetiştirmesi hedeflenmektedir. Önümüzdeki eğitim öğretim yılında uygulanacağı söylenen yeni programın içeriği konusunda kimsenin bilgisi yoktur.

Yeni programa geçileceği söylenmesine rağmen ne programın kendisi hazırlanmış nede programın gerektirdiği hazırlıklar tespit edilip yapılmaya başlanmıştır. Hazırlıksız, günü birlik ve ithal program uygulamaları ile felsefesi belirlenmemiş olarak yapılan eğitim, eğitimde beklenen hedeflere ulaşamamayı ve eğitim kalitemizin ve dolayısı ile de her zaman sorumlu görülen öğretmenlerimizin tartışılmasını gündeme getirmekten öteye geçmemektedir.

Sınıf Geçme Sınav Tüzüğü, Disiplin Tüzüğü gibi tüzükler günümüzde artık geçerliliğini kaybetmiş ve okullarda ciddi sıkıntılar yaşanmasına sebep olmaktadır. Güncelliğini kaybeden tüzüklerin derhal ele alınması ve güncellenmesi gerekmektedir.

Nüfusunu bilmeyen bir ülkenin eğitimini planlaması mümkün değildir. Sorma gir hanı bir ülke olmaya devam edeceksek okullarımızda çok ciddi oryantasyon eğitim modelleri geliştirmek zorundayız. Bu yapılmadan ve şimdiki nüfus yapısı devam edecekse verimli, planlı bir eğitim modeli gerçekleştirmek mümkün olmayacaktır.

Okullarımızda her geçen yıl eğitim dilini bilmeyen yabancı öğrencilerin sayısı artmaktadır. Bu konu Eğitim Bakanlığı tarafından görmezden gelinmekte ve bu sorunun çözümü için defalarca çağrı yapmamıza rağmen herhangi bir adım atılmamaktadır.

Dünyanın birçok ülkesinde bir sınıf içerisinde bulunan yabancı öğrencilerin yüzde 10 dan fazla olamamasına özen gösterilmekte ve bu öğrencileri için özel programlar bulunmaktadır.

Ülkemizde ise bazı sınıflarımız yüzde 40-50’ e varan yabancı öğrenci sayısı oranına ulaşmaktadır. Bu öğrenciler için herhangi bir oryantasyon programı bulunmamaktadır. Okullarımızda geri dönüşü olmayan sorunlar oluşmadan bu konu bilimsel olarak değerlendirilmeli ve çözüm üretilmelidir.

2023-2024 Eğitim Yılı öğretmen nakil ve münhalleri

Eğitim Bakanı ile imzalanan mutabakat metni sonrasında sendikamız üzerine düşen görevlerin tümünü adım adım yerine getirmiştir. Öğretmen yer değiştirme bekleme listesini hemen hazırlayıp Bakanlığa vererek nakillerin yapılabilir olmasını sağlamıştır.

Sonrasında okul idarelerinden alının öğretmen ihtiyaçları bakanlık yetkilileri ile günlerce en ufak hatanın bile oluşmayacağı şekilde görüşülerek, önümüzdeki eğitim öğretim yılının ihtiyaçları konusunda uzlaşılmıştır. Ancak sonrasında Eğitim Bakanı tarafından öğretmen ihtiyaçları, okulların ihtiyaçlarını karşılamayacak ve okulların yeni öğretim yılında onlarca öğretmen eksiğiyle açılmasını sağlayacak şekilde tekrardan ben yaptım oldu mantığıyla düzenlenmiştir.

Eğitim Bakanı eğitim ve okullar için olmazsa olmaz olan öğretmen ihtiyaçları ve nakilleri konusunda kaosa oynamayı tercih etmiştir. Eğitim Bakanı, eğitimin asli paydaşı olan öğretmenin temsilcisi sendikamız KTOEÖS’ü dışlayarak okulların öğretmen ihtiyacını karşılayan nakilleri ve münhalleri popülizmle harmanlayarak, ben yaparım olur mantığıyla tek taraflı olarak yapmaya çalışmıştır.

Okulların gerçek öğretmen ihtiyacını karşılamaktan çok uzak olan öğretmen ihtiyaçlarına göre Bakanlığın yapmaya çalıştığı yer değiştirmeler okullar ve öğretmenler için işkenceye dönüşmüştür. Tek taraflı belirlenen dayatma öğretmen ihtiyaçları karşısında nakil sürecini takip etmiş ve oluşacak dönüşü imkansız nakil sorunları minimize etmeye çalıştık.

Onlarca hatalı yapılan nakil işlemini süreç içerisinde müdahale ederek önledik. Ancak hataları süreç içerisinde düzeltilmesine rağmen onlarca öğretmenimiz nakil sürecinde aranıp nakil yerini kabul etmesine rağmen ilk yayınlanan yer değiştirme listesinde yer almamış ve itiraz dilekçesi doldurmak zorunda kalmışlardır.

Okulların gerçek ihtiyacının belirlenmemesinin bir sebebi de entegrasyon politikaları ile uyumlu, Türkiye Cumhuriyeti’nden gelecek öğretmenlerin okullara yerleştirilmesidir. Bu politikada göz ardı edilen kendi insanımız, kendi ülkemizin yetiştirdiği ve iş bekleyen genç öğretmenlerimizin işsiz bırakılmasıdır.

Gerçek dışı öğretmen ihtiyaçlarına dayanarak yapılmış olan nakiller önümüzdeki eğitim öğretim yılında okulların yetersiz öğretmen sayılarıyla açılmasına ve eğitimin aksamasına neden olacaktır. Öğretmenlerin yer değiştirmeleri tüzüğünün kapsam ve amacı; eğitim bakanlığına bağlı kurum ve kuruluşlarda eğitim öğretim hizmetlerinin gerektirdiği öğretmenlerin etkin ve verimli görev yapmaları ve okulların idareci, öğretmen eksikliklerinin tamamlanarak okulların eksiksiz açılmasını sağlamaktır. Ancak ilk defa nakillerin tamamlanmasına rağmen çoğu okulumuzda öğretmen ihtiyaçları karşılanamamıştır.

Örneğin; Eğitim Bakanlığı’nın Türkçe, Türk dili ve Edebiyatı branşında yayınlamış olduğu 53 nakil çalışması bile kaosu ortaya koymaktadır.

Türkçe ve Türk Dili Edebiyatı’nda 25 okulumuzun öğretmen ihtiyacı devam etmekte olup bu alanda 45 öğretmen eksiktir. Tamamlanmadığı takdirde 900 ders saati öğrenciler öğretmensiz kalacaktır. Genel olarak benzer durumlar tüm branşlarda görülmekte olup, yapılan nakil çalışmaları sonucunda açılacak münhal sayıları bile net olarak ortaya konulmamaktadır.

Müdür ve Müdür muavini nakilleri ise hiç yapılmamıştır. Müdür, Müdür Muavinleri nakilleri de yapılmayarak yeni bir kaosa oynanmaktadır. Bu durum bile idareci, öğretmen ve okullar için bilinmezlik yaratmaktadır.

Bugün itibarıyla gelinen aşamada kaos artmış okulların açılması tehlikeye girmiştir. Bilinmelidir ki; eğitim Bakanlığı’nın sürdürdüğü nakil sürecinin takipçisi olmaya devam edeceğiz. Yapılacak olan tüm ayrıcalıklı yaklaşımlara usulsüzlüklere ve dayatmalara göz yummayacağız.

Kamusal eğitime, öğretmene ve sendikalarına sistematik bilinçli saldırılar devam etmektedir

Kamusal eğitim tamamen piyasa malı yapılmaya çalışılmaktadır. Eğitim parayı verenin satın alabileceği, satılırken yüksek kar elde edilen bir meta durumuna dönüştürülmüştür.

Devlet kamusal alanları peşkeş çekerken, devlet okullarına da kaynak aktarmayı kendine yük görmektedir. Bir yandan Yabancı ve yerli sermayeye kamusal malları yağmalaması için yasal, ekonomik, tüm olanaklar hazırlanırken diğer yandan Merkezi sınavlar, dershaneler, özel kolejler ve buna benzer uygulamalarla devlet okulları baskı altına alınarak sanki kaliteli eğitim özel okullarda varmış gibi bir hava estirilerek devlet okulları özelleştirilmek için düğmeye basılmıştır.

Devlet, yeni liberal anlayışa göre küçülüp, kamusal alanları piyasa malı yapacak yasal ve diğer Pürüzleri ortadan kaldırarak, özel teşebbüs lehine düzenleyen sömürü devleti oluşmuştur. Bilinçli bir şekilde devlet kurumlarına güveni sarsacak şekilde davranılmaktadır.

Kamuya öğretmen atamaları, terfileri, sınavları, müfredatlar, velilerden bağış toplamalar, sorunlar yumağı okullar, sınavlar, bütçeden ayrılmayan paylar, yabancıların devlet okullarını istilası fakat bunlara uygulanmayan oryantasyonlar hepsi devlet okullarını piyasada işini yapmayan kurumlar gibi gösterme anlayışından kaynaklanmaktadır.

Devlet yurttaş yetiştirmekten vazgeçmiştir. Eğitimi arz-talebi olan bir mal durumuna dönüştürmüştür. Birçok özel okullar açılmış, açılmaya ve büyütülmeye devam edilmektedir, ülkeyi yönetme idaasında olanlar ve bakanlık keyfi, siyasi tutumlarından derhal vazgeçmeli ve eğitimi gerçek uygulayıcılarıyla planlaması gerektiğini unutmamalıdır”









Başa dön tuşu