InstagramKıbrısManşetSiyasetYaşam

Sarpten: “Alçak” olan ormanlar değil ormanları korumayan hükümettir






Biyologlar Derneği Yönetim Kurulu üyesi Hasan Sarpten, “alçak orman” arazisi kavramının İngiliz döneminden kalma olduğunu ve şu an ortadan kalktığını, bu alanların orman alanlarından yasal olarak hiçbir farkı olmadığını söyleyerek, hükümetin ‘Alçak Orman Arazilerinin (Tarlalarının) Deviri ve İcarı’ adıyla bir yasa çıkararak, Anayasal olarak devredemeyecekleri orman arazilerine kılıf uydurduklarını belirtti

Sarpten: İngiliz döneminden kalma ‘alçak orman‘ kavramı ortadan kalktı ve orman alanlarından yasal açıdan hiçbir farkı da yoktur

Dernek adına “Alçak olan ormanlar değil ormanları korumayan hükümettir” başlıklı bir yazılı açıklama yapan Sarpten, ülkedeki ormanların Anayasa tarafından koruma altında olduğunu, dahası Anayasa’nın 159. maddesi uyarınca “Ormanların gerçek ve/veya tüzel kişilere devredilmesi”nin de mümkün olmadığını belirterek, buna tek istisna Anayasa’nın Geçici 3. Maddesi’nde, “Anayasanın 159. maddesinin (2). fıkrası kurallarına bakılmaksızın, alçak orman bölgelerinde orman tarlası olarak anılan ve 1 Ocak 1955’ten beri tarım arazisi olarak kullanılan devlet arazilerinin mülkiyet hakkının fiili zilyedlerine devri mümkündür” dendiğini kaydetti.

Sarpten, “Aslında, İngiliz döneminden kalma ‘alçak orman‘ kavramı Anayasa ile birlikte ülkemizde ortadan kalktı ve şu an bildiğimiz orman alanlarından yasal açıdan hiçbir farkı da yoktur. Geçici 3. Madde ile murad edilmek isten ise, devletin orman olarak ilan ettiği alanlar içerisinde kalan ama 1955’den beridir tarım arazisi olarak kullanılan yer varsa bunları hariç tutmaktır” dedi.

“Ormanların ‘ekolojik’ faydalarından çok, ‘ekonomik’ faydalarını dikkat alan bir zihniyet”

Sarpten açıklamasına şöyle devam etti;

“Ne var ki, ormanların ‘ekolojik’ faydalarından çok, ‘ekonomik’ faydalarını dikkate almak isteyen zihniyet, 2003 yılında Anayasa’nın geçici 3. Maddesi’ni gerekçe göstererek ‘Alçak Orman Arazilerinin (Tarlalarının) Deviri ve İcarı’ adıyla bir yasa çıkardı.

Böylece, hükümet edenler ne zaman birilerine ormanları peşkeş çekecek olsalar orman arazisinin mülkiyetini devredemeyecekleri için orayı önce alçak orman arazisi ilan ederek sanki 1955’den beri orman dışı amaçlarla kullanılıyormuş gibi göstererek birilerine vermeye başladılar.

İşte, o gün bugündür orman arazilerimiz yağmalamaya devam ediyor…

“On binlerce dönüm orman arazisi peşkeş çekildi ve ormanlarımız günbegün azaldı”

İlk olarak bugün Bafra Turizm Bölgesi olarak bilinen yerde ‘Turizm yatırımı amacı ile İskele-Bafra’de bulunan bazı orman arazilerinin Kiralanması (Özel Kurallar) Yasa Tasarısı’ ile 168 dönüm dolayında orman arazisi bir çırpıda elden çıkarıldı.

Buna dayanarak Bafra sahili 14 değişik yatırımcıya kiralanmak üzere parsellendi. Ancak, üzerinden tam 20 yıl geçmesine rağmen burada sadece 6 tesis hayat buldu ve 9 yatırımcı hiçbir yatırım yapmadığı halde bu arazileri rehin olarak ellerinde tutmaktadır.

Aradan geçen 20 yılda bu yasaya dayanarak on binlerce dönüm orman arazisi peşkeş çekilmiş ve ormanlarımız günbegün azalmıştır. Öyle ki, 1995 yangınından sonra neredeyse her yıl milyona yakın fidan dikimi gerçekleştirildiği halde halihazırda orman sahalarımız ülke yüzölçümünün yüzde 20’si civarındadır.

İklim değişikliğinin etkisini giderek artırdığı ve tek bir ağacın bile hayati değere sahip olduğu günümüzde halen daha ormanlara göz dikilmesi kabul edilebilir değildir.

“Hükümetin orman yangınlarını önleme konusundaki durumu da içler acısı”

Sözde ‘Çevre Bakanı’ olan ama sadece ‘Turizm Bakanı’ sıfatı varmış gibi hareket eden Sayın Fikri Ataoğlu’nun ‘ülkedeki turizm potansiyelini artırmak için alçak orman arazilerinin turizm yatırımlarına açılacağını’ ifade etmesini şiddetle protesto ediyoruz. Bu konuda atılacak adımlara müsaade etmeyeceğimizi ve gereken her türlü mücadeleyi ortaya koyacağımızı da belirtmek isteriz.

Benzer şekilde, zararlılarla mücadele konusunda da mevcut hükümetin zafiyet göstermiş ve çam ağaçlarını çam kese böcekleri tarafından istila edilmesine göz yummuştur. Bunlara ek olarak hükümetin orman yangınlarını önleme konusundaki durumu da içler acısıdır.

Orman Dairesi’nin yangınlara karadan müdahale edecek araç, gereç ve teçhizat durumu yeterli olmakla beraber personel eksikliği dolayısı ile ilgili araçlar da yangın durumunda efektif bir şekilde kullanılamamaktadır. Yazdan önce 24 orman memurunun istihdam edileceğini duyurulmasına rağmen bu bile hayata geçirilememiştir.

Orman Dairesi müdürününün o sözleri…

Ayrıca, Avrupa Birliği finansmanıyla kurulan sistemler gerekli personel bulunmadığı için atıl duruma gelmiştir, uzaktan algılama sistemi ve kameralar çökmüştür.

Bunun yanında, yangın helikopteri karadan müdahale edilemeyen yerler için kesinlikle elzem olduğu halde ne bir kiralama ne de güney Kıbrıs’la işbirliği söz konusudur.

Orman Dairesi müdürünün 30 Mart 2023 tarihli röportajında yer alan ‘İş makinelerimiz oldukça eski. Arıza çıkarma ihtimalleri yüksek. Onları bakımlı tutmamız gerekiyor. İş makinelerini yenileme ihtiyacımız var. Bir diğer konu iş makinelerini kullanmaya haiz personel sayısı yeterli değil. Dışarıda çalışan operatörlerle orman şartlarında çalışacak olanlar aynı değil. Toplamda 10 iş makinemiz var. Bu anlamda bunları kullanacak profesyonel kişilere ihtiyacımız var‘ şeklindeki açıklamaları çaresizliğin ve orman yangınlarına hazır olmadığımızın açık bir itirafı niteliğindedir.

2020 yılından günümüze son üç yıllık dönemde 4000 hektardan fazla alan yanmış olmasına, sadece geçen yıl 2000 hektara yakın alan yanmış olmasına karşın fidan dikimi tarihteki en kötü düzeydedir.

Ne yazık ki, son üç yılda sadece 124 hektar alanda fidan dikimi yapılmıştır. Dahası, geçtiğimiz kış yapılan fidan dikimi tarihte ilk defa 50 bin adet civarına kadar düşmüştür.

“Bir kez daha hatırlatırız ki, ‘alçak orman’ diye bir kavram yoktur”

Sadece bu veriler bile hükümetin ormanlara hiçbir değer vermediğini ve yalnızca peşkeş çekilecek araziler olarak gördüğünü bir kez daha ortaya koymaktadır.

Bir kez daha hatırlatırız ki, ‘alçak orman’ diye bir kavram yoktur ve bu ülkede turizm yatırımlarından çok daha öncelikli olarak orman alanlarının artırılmasına şiddetle ihtiyaç vardır.

Ancak, bu son açıklama ve hükümetin son dönemlerde ortaya koyduğu icraatlardan da anlaşıldığı üzere ülkeyi yönetenlerin böyle bir derdi ve vizyonu yoktur.

“Yağma yok! Müsaade etmeyeceğiz”

Özellikle, son 3 yılda adeta biliçli bir şekilde ormanlar zararlılara karşı korunamamış, yeni fidan dikimleri yapılmamış ve orman yangınları konusunda zafiyet gösterilmiştir. Bunlar yetmezmiş gibi, şimdi de son kalan orman alanlarının da peşkeş çekilmesi için düğmeye basılmıştır.

Yağma yok! Ne biz ne de bu halk ormanları daha fazla yok etmenize müsaade etmeyecektir”









Başa dön tuşu