InstagramKıbrısSağlıkSürmanşet

Cerit: Kalp hastalığı olan bir çocuk doğurma olasılığı 1000 doğumda 8

Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB) Yönetim Kurulu’ndan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Zeynep Cerit, “Çocuklarda Görülen Kalp Hastalıkları” hakkında yaptığı açıklamasında, hastalıkların belirtileri, erken teşhisin önemi ve tedaviler hakkında çok önemli bilgiler verdi

Cerit: “Doğumsal ya da konjenital” ve “kazanılmış ya da doğumsal olmayan”

Yazılı açıklama yapan Cerit, çocuklarda kalp hastalığının sebeplerinin, belirtilerinin ve ortaya çıkma zamanlarının erişkin kalp hastalıklarından farklı olduğunu söyleyerek, çocuk yaş grubunda kalp hastalıklarının temel olarak; “doğumsal ya da konjenital ve “kazanılmış ya da doğumsal olmayan” şeklinde iki büyük grupta değerlendirilebileceğini belirtti.

Cerit, “Altta yatan sebep ile ilişkili olarak hastalığın ortaya çıkma ve teşhis edilme zamanı değişmektedir. Doğumsal yapısal kalp hastalıklarının çoğu fizik muayene ve gelişmiş tanı araçları sayesinde yenidoğan dönemi, süt çocukluğu dönemi gibi yaşamın erken dönemlerinde teşhis edilebilirken bir kısmı ise sessiz kalmakta ve yaşamın daha ileri dönemlerinde farklı bulgularla ortaya çıkabilmektedir” dedi.

“Çocukluk çağında kalp hastalıklarının belirtileri yaşla ilişkili olarak değişmektedir”

Cerit şöyle devam etti;

“Erişkinlerin aksine çocukluk çağında görülen kalp hastalıklarının büyük bölümünü doğumsal kalp hastalıkları oluşturmaktadır.

Erişkinlerde sık rastlanan koroner arterlerin daralması ve tıkanması ile ortaya çıkan tablolar çocukluk çağında ailesel hiperkolesterolemi olmadığı sürece oldukça nadir rastlanmaktadır. Çocukluk çağında kalp hastalıklarının belirtileri yaşla ilişkili olarak değişmektedir.

Enfeksiyonlar sonrasında ortaya çıkabilen romatizmal kalp hastalıkları ise sıklıkla 5 ile 15 yaş arası çocukluklarda ortaya çıkmaktadır. Kalp ritim bozuklukları doğumsal veya edinsel nedenlerle olabilmekte çocukluk çağının farklı dönemlerinde görülebilmektedir.

Belirtiler

-Yeni Doğan dönemi ve süt çocukluğunda
-Morarma,
-Beslenmede zorluk,
-Kilo alamama ve büyüme yetersizliği,

Bebeğin beslenme gibi efor harcadığı durumlarda terleme ön planda görülür. Nefes alıp vermede zorluk ve sık nefes alıp verme yine bu dönemde kalp hastalığının belirtisi olabilmektedir.

İlerleyen yaşlarda; sık solunum yolu enfeksiyonları ve çabuk yorulma başta gelen belirtilerdir.
Okul çocuğu ve adölasan dönemde;

-Bayılma,
-Göğüs ağrısı,
-Çarpıntı,
-Eklemlerde ağrı ve şişlik,

Spor yaparken veya günlük aktiviteleri yaparken efor sırasında ortaya çıkan çabuk yorulma ve nefes açlığı görülebilmektedir.

Bu tür şikayetler sonrası yapılan fizik muayene sonrasında tanısal gelişmiş testler ile kalp hastalığı tanısı doğrulanabilir.

Erken tanı ve tedavinin önemi

Yaygın olarak kullanılan tanısal testlerin başında EKG ile ritim değerlendirmesi Ekokardiyografi ile kalbin yapısal ve fonksiyonel değerlendirmeleri ile yapılır. İleri inceleme gereken bazı durumlarda kalp anjiografisi tanı ve tedavi amaçlı uygulanabilmektedir.

Sağlıklı çocukların peryodik izleminde çocuk hekiminin muayenesi ile tespit edilen bazı spesifik bulgular ile hastaların ileri kardiyak değerlendirmesi yapılabilir. Sağlıklı çocuk takipleri yapılan hastaların yaşamın ilk altı ayı içerisinde kardiyak kontrollerinin yapılması önlenebilir kardiyak hastalıklar tanısı için önemlidir.

İnfeksiyon etkenlerinin uygun tedavisi ile kalp kapaklarının romatizmal hastalığı ve kalp yetersizliği tablolarına da artık daha az rastlanmaktadır. Bu nedenle çocuklarda kalp hastalığının erken tanı ve tedavisinin önemi ortaya çıkmaktadır.

Eğer bu hastalar erken teşhis ile uygun tedavi edilirlerse hayati öneme sahip birçok komplikasyon engellenebilmektedir.

Anne ve babada doğumsal kalp hastalığı olduğunda veya ailede kalıtsal hastalık öyküsü olması durumunda çocukların da kalp hastası olma riski normal sıklıktan daha fazla olduğu bilinmektedir.

“Kalp hastalığı olan bir çocuk doğurma olasılığı 1000 doğumda 8”

Ancak doğumsal kalp hastalıklarının sebebleri çok faktörlü olup genetik yatkınlık olmadan da kalp hastalıkları sıklıkla görülebilmektedir. Her anne adayı için konjenital kalp hastalığı olan bir çocuk doğurma olasılığı 1000 doğumda 8’dir.

Eğer anne-babanın konjenital kalp hastalığı olan bir çocuğu varsa sonraki çocuklarda risk normalin yaklaşık iki katı kadar artmaktadır “Fetal Ekokardiografi” yöntemi ile riskli gebeliklerde, gebeliğin 16. ile 20. haftaları arasında bebeğin kalbinin incelenmesi ve major kalp anomalilerinin belirlenmesi mümkün olmaktadır.

Özellikle ailede genetik hastalıkların varlığında veya riskli gebeliklerde erken gebelik döneminden itibaren fetal ekokardiyografi yapılarak doğum öncesi risk belirlenmekte ve doğumda bebek için uygun hazırlıklar yapılabilmektedir.

Fetal dönemden başlayan ve bir ömür boyu süren bu süreçte sağlıklı çocuklar yetiştirmek onları koruyabilmek için çocuk hekimlerine güvenmek düzenli kontrollerini yaptırmak, ilk altı ay içinde kardiyak değerlendirmelerini yaptırmak önemlidir”











Başa dön tuşu