Brüksel‘de süren AB Konseyi zirvesinin sonuç bildirisinin Türkiye ve Kıbrıs ile ilgili bölümü açıklandı. Avrupa Birliği liderleri, Avrupa Komisyonu‘nun daha önce belirlediği çerçevede Türkiye ile yakınlaşmaya yeşil ışık yakarken, Kıbrıs sorununun çözümü için adımlar atılmasının Brüksel-Ankara ilişkilerinin gelişmesinde önemli rol oynayacağına vurgu yaptı
Taslak metinde ‘Geri çevrilebilir’ vurgusu dikkat çekti
AB liderleri, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell‘in AB Komisyonu‘yla Kasım 2023’te sunduğu ortak raporda yer alan önerilerle ilgili çalışmaların, “aşamalı, orantılı ve geri çevrilebilir şekilde Avrupa Konseyi’nin daha önce aldığı kararlar çerçevesinde ilerletilmesine” karar verdi.
Taslak metinde yer alan “geri çevrilebilir şekilde” ifadesi, AB’nin süreç sırasında Türkiye’nin attığı bir adımı “yanlış” bulmaları durumunda gümrük birliği modernizasyonu ve vize kolaylığı gibi konularda alınacak kararları iptal edebileceğine işaret ediyor.
AB liderleri, bu süreci kendi ek rehberliklerine tabi olarak ilerletmesi için AB Daimi Temsilciler Komitesi‘ni (COREPER) görevlendirdi.
Sonuç bildirisinde “Türkiye’nin yapıcı katılımı, raporda yapıcı katılımı ortak işbirliği alanlarında ilerleme için kıymetli olacaktır” denildi.
Bildiride, “AB’nin, Doğu Akdeniz’de istikrarlı ve güvenli bir ortam ile Türkiye’yle işbirliğine dayalı ve karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki geliştirilmesinde stratejik çıkarı vardır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
“Kıbrıs’ta müzakereler tekrar başlamalı”
AB liderleri, metinde Kıbrıs sorununa da özel bir vurgu yaparak, Türkiye başlığının altında yer verdi. Sonuç bildirisinde AB-Türkiye işbirliğinin daha da gelişebilmesi için Kıbrıs’ta barış görüşmelerinin tekrar başlaması ve ilerleme kaydedilmesinin önemli olduğu vurgulandı.
AB, bir kez daha Kıbrıs sorununun Birleşmiş Milletler’in belirlediği çerçevede ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uygun bir şekilde çözülmesini talep etti. AB’nin sorun boyunca değişmeyen bu görüşü, Komisyon ve Borrell raporunda da vurgulanmış, AB-Türkiye ilişkilerinin ilerlemesi için aşılması gereken zorluklardan biri olarak tanımlanmıştı.
BM çerçevesi ve BMGK kararları, adanın federasyon şeklinde tekrar uluslararası toplum tarafından bir devlet olarak tek bayrak altında, hükümette orantılı temsiliyetle tekrar birleşmesini öngörüyor. Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ise mevcut şartlarda adada eşit ve uluslararası tanınırlığa sahip iki devlet olmasını savunuyor. 2004’te Annan Planı’nın Rum kesimi tarafından reddedilmesinin ardından AB üyesi olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, AB içinde tüm adayı temsil ediyor ve Türkiye’yle ilgili konularda sıklıkla bunu bir koz olarak kullanıyor. 2017’de Crans Montana görüşmelerinin çökmesinden bu yana Kıbrıs barış sürecinde ciddi bir ilerleme kaydedilmedi.
AB liderleri bildiride Maria Angela Holguin Cuéllar’ın Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Şahsi Kıbrıs Temsilcisi olarak atanmasından da memnuniyetlerini dile getirdi. Cuéllar göreve geldikten sonra hem Türk, hem de Rum tarafıyla görüşmelere hemen başlamıştı.
Bildiride şu ifadeler yer aldı:
“AB, elindeki uygun tüm araçlarla BM liderliğindeki süreci desteklemek için aktif bir rol oynamaya hazırdır. AB, Kıbrıs çözüm sürecinin tekrar başlatılmasına ve ilerleme kaydedilmesine kayda değer bir önem veriyor. Bu AB-Türkiye işbirliğine de önemli katkı sağlayabilir”.
Bildiride Türkiye’nin donmuş üyelik müzakereleri ile ilgili bir vurgu bulunmuyor
Komisyon raporunda neler vardı?
AB-Türkiye ilişkilerine dair Komisyon raporu, AB-Türkiye ilişkilerinin “hem Ankara’nın hem de Brüksel’in çıkarına olacak adımlarla” güçlendirilmesini öneriyordu. AB, son yıllarda Türkiye ile ilişkilerin üyelik müzakerelerinin gölgesinden çıkararak, bağımsız olarak değerlendirilmesinin yollarını arıyordu.
Raporda öne çıkan maddelerden biri uzun yıllardır konuşulan ‘gümrük birliği modenizasyonu’ konusu oldu. Raporda, “Mevcut Gümrük Birliği’nin sınırları göz önüne alındığında, yalnızca etkili bir anlaşmazlık çözümü mekanizması ve güvenceler de eklenmek üzere kapsamlı modernizasyon, AB-Türkiye ekonomik ilişkisinin tüm potansiyelinden yararlanılmasına olanak tanıyacaktır” denildi.
Borrell, raporla ilgili basın toplantısında Gümrük Birliği’nin modernizasyonunun gerçekleşmesi için Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki istikrarı sağlamaya ve Karadeniz’de Rusya’ya yönelik yaptırımların delinmemesi için gerekli adımları atması ve Brüksel’le iletişimde kalması gerekeceğini ifade etti.
Vize başvurularının kolaylaştırılması
Komisyon raporunda üye devletlere belli Türk vatandaşlarının vize başvurularını kolaylaştırmak için atılabilecek adımları araştırma önerisi yapıldı. Bu grupta iş insanları, öğrenciler, aile fertleri Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşları bulunması önerildi.
Raporun ilgili kısmında, “Bu aynı zamanda, uzun geçerliliğe sahip çok girişli vizelerin verilmesine olanak sağlamak amacıyla Vize Kanununun esnekliklerinden tam olarak faydalanmayı da içermelidir” denildi.
Raporda vize serbestisinin ise Türkiye’nin gerekli bütün kıstasları karşılamasına bağlı olduğu tekrar vurgulandı. Türkiye’nin vize serbestisi için karşılaması gereken 6 kıstas arasında en çok öne çıkan Terörler Mücadele Kanunu’nun güncellenmesi konusunda taraflar arasındaki fikir ayrılığı.
Üst düzey temasların artırılması önerisi
Borrell ve Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Oliver Varhelyi, ayrıca ilişkilerin yakınlaşması için 2019’dan beri görüşmeyen Türkiye-AB Ortaklık Konseyi’nin tekrar toplanmasını ve üst düzey temasların artmasını önerdi.
İkili ayrıca Avrupa Yatırım Bankası’na Türkiye’de tüm sektörlerde yatırıma tekrar başlamalarını önerdiklerini ifade etti.
Basın toplantısında, “Göç konusunda 2016 Göç Mutabakatı’nın daha güçlü ve iki tarafın da faydasına olacak şekilde uygulanmasını öneriyoruz. Yunan adalarından tekrar alımlar başlamalı, sınır güvenliği artırılmalı” denildi.