Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem, TC iktidarın AKP‘nin ideolojisi doğrultusunda hareket eden Eğitim Bakanlığı nedeniyle; eğitimde ve okullarda yaşanan sıkıntıları, eksiklikleri ve gericilik faaliyetlerini bir bir sıraladı
Eylem: Bakanlık AKP’nin ideolojisi doğrultusunda hareket ediyor
Sendika binasında bugün yapılan basın toplantısında konuşan Eylem, ülkede eğitimin niteliğinin gözden çıkarılmış vaziyette olduğunu, AKP’nin eğitim anlayışı ve ideolojisi doğrultusunda ekonomik iş birliği paketi adı altında, elçilik ve memurları aracılığıyla dayattığı talimatları çerçevesinde Eğitim Bakanlığı ve hükümetin attığı tüm adımların; “nitelikli hale getirme, kendi ülkemizin ihtiyaçlarına, üretimimize yönelik, kendi eğitim sistemimizi oluşturma” yönünde olmaktan oldukça uzak olduğunu vurguladı.
Eylem, “Sınıfsal temelde toplumsal eşitliği sağlayacak, nitelikli, bilimsel, parasız kamusal eğitim değil, Bakanlar Kurulu kararlarıyla sınıf geçirerek, taban puanları düşürüp kolejlere fazlasıyla öğrenci alımı yapıp torpil, rüşvet anlayışını aşılayarak, hukuk dışılıkları, sahte diploma skandalı yokmuş gibi davranıp hiç hesap vermeyerek ve hatta normalleştirmeye çalışarak, üniversite çöplüğü yaratarak, ihalesiz konteynerlere öğrenci ve öğretmenlerimiz mahkûm edilerek, bilimsellikten uzak, günü birlik kararlarla, planlama, pilot uygulama dikkate alınmadan eğitim faaliyetleri sürdürülmektedir” dedi.
“Biat eden bir toplum modeli yaratmak hedefleniyor”
Eylem şöyle devam etti;
Özelleştirmeye teşvikler devam etmekte, kitap komisyonlarından izinsiz, habersiz kitap içerikleri bilimi, kadını, toplumsal cinsiyet eşitliğini dışlayacak hale getirilmekte, eğitimin içi boşaltılıp dönüştürülerek sorgulamayan, biat eden, kolay yönetilebilen bireylerden oluşan bir toplum modeli yaratma hedeflenmektedir.
Kamusal eğitimin, bataklığa çevrilen ülkemizin getirildiği bu durum, hayata geçirilmeye çalışılan bu eğitim modeli ve toplum mühendisliğine karşı mücadele veren öğretmen ve sendikalarını bitirmek, öğretmenlerin baskı, tehdit, hak gasplarıyla, çalışma koşullarını geriletmekle özgürlüğünü elinden almak planlanmaktadır.
“Bakanlık öğrenci başına ortalama 137 TL bütçe ayırdı”
Bakanlık veya hükümetin nitelikli eğitim derdi olsaydı, eğitime gerekli önemi ve değeri vermiş olsaydı, gerekli ve yeterli bütçeyi ayırması ve kamusal eğitime yatırım yapması gerekirdi.
Yaptığımız araştırmaya göre 2023 verilerine bakıldığında eğitime ayrılan bütçe oranı önceki yıllara göre genel bütçe içerisinde azaltılmış durumdadır.
Bakanlığın okullara ayırdığı bütçeye baktığımızda ise geçtiğimiz akademik yılda (2023-2024) örneğin genel orta öğretimde öğrenci başına ortalama 137 TL gibi komik bir rakam belirlenmiştir.
Yani okullarımız kendi kaderine terk edilmiş, velilerin desteğine muhtaç, yeri geldiğinde sınav yapacak kâğıdı bile bulamayacak hale getirilmiştir.
“Okullar dökülürken, Mağusa’da ikinci ilahiyat yapımı için protokol imzalandı”
Oysa, okullarımız bu haldeyken ve deprem olmadan bile dökülürken milyonlarca lira harcanıp külliye yapımına girişilmiş, inşaatı kısa sürede neredeyse tamamlanmıştır, hatta Mağusa’da ikinci ilahiyat yapımı için protokol imzalanmıştır ama devlet okullarımız için halktan vergi toplanarak bütçe yaratılmış ancak bir buçuk yıldan fazladır hala daha depreme dayanıklı hale getirilmemiştir. Yeni öğretim yılı başında güvenli hale getirilmiş tek bir okul olmayacak gibi görünmektedir.
Okullar içerisine yerleştirilen 100’den fazla konteyner ve yerleştirilmesi planlanan 47 adet daha bunu göstermektedir.
Tüm eğitsel kolların bakanlık tarafından iki yıl önce derse dönüştürülmesiyle de ayrıca konteynerlerin okul bahçelerine, spor alanlarına yerleştirilmesiyle de öğrencilerin etkinlik yapma imkânı ellerinden alınmış, yemek yiyeceği, teneffüs yapacağı, oyun oynayacağı alanlar daraltılmıştır.
“Akran zorbalığı ve şiddet arttı”
Okullarımızda akran zorbalığı ve şiddet olaylarının artış göstermesinin nedenlerinden biri bu, bir diğeri ise böylesi bir durumda ‘tam güne geçtik’ sloganıyla halkın yanıltıldığı, gerekli hiçbir hazırlığın yapılmadığı, sadece sürenin uzatılmasıyla uygulanması kararı alınıp dayatılan programdır.
Atanacak öğretmen kadrolarının azaltılması, özellikle rehber öğretmen kadrolarında azaltmaya gidilmesi bakanlığın bu soruna çözüm üretme derdinde dahi olmadığını göstermektedir.
Bu yıl, genel orta eğitimde, ihtiyaç olduğu halde birçok branşta, özellikle Yunanca kadrolarında azaltılma yapılmış, okulların eksik kadrolarla açılacağı hesaba katılmamaktadır.
“Kadrolar ısrarla eksik bırakılıyor”
Geçtiğimiz yıl aylarca müdür, muavin kadroları nakil, atama yapmadan eksik bırakılmış okul idareleri büyük sıkıntılar yaşamıştır. Bakanlık, meslek liselerinde atölye şefi ve bölüm şefi kadrolarını yıllardır hiç açmamayı, eksik bırakmayı ısrarla sürdürmektedir.
Bakanlığın bu günlerde yayınlamayı planladığı meslek liselerinde işletmelerde beceri eğitimi dersiyle ilgili genelgesiyle de öğretmenlerin denklikleri hedef alınmakta ancak denetim azalacağından çocukların işletmelerde riskli ortamda, suiistimale açık olacağı, çocuk işçiliğin artacağı ihtimali göz ardı edilmektedir.
“Uygulanan programın tam gün eğitimle hiçbir ilgisi yoktur”
UBP-DP-YDP hükümeti ve Eğitim Bakanlığının adına ‘tam gün’ dediği ancak ‘tam gün’ ile ilgisi olmayan program uygulamasının nitelikle de hiçbir ilgisi yoktur.
Tam gün denilen bu program kalite veya nitelik için olsaydı şu şartların yerine getirilmesi gerekirdi;
1. Gerekli, yeterli bütçe ve yatırım
2. Alt yapı, donanım, kadroları tamamlanmış, standart sınıf sayısıyla herkese eşit eğitim hakkı ve ortamı sağlayacak, güvenli standart okul binaları
3. Kendi ülkemizin ihtiyaçlarına, üretimimize yönelik, çağdaş, laik, bilimsel, devlet politikası haline getirilmiş, planlanmış, bilimsel, pilot uygulamalarla hayata geçirilmiş kendimize ait eğitim sistemi
4. Tükenme noktasına getirilen öğretmenlerin ve öğrencilerin desteklenmesi
“Mücadeleye devam edeceğiz ve gerekirse bu yıl okullar açılmayacak”
Ne yazık ki bu saydığımız şartlardan hiçbiri gerçekleştirilmemiştir. Bu nedenle tam günden söz etmek popülizm ya da takiyeden başka bir şey değildir.
Okullarımızın bu yıl açılacak durumda olmadığı gözle görülebilen bir gerçektir.
Sendika Yönetim Kurulu’muz kararlıdır, eğitimimizde, çalışma koşullarımızda, haklarımızda ve toplumumuzda yapılmak istenenlerle ilgili tüm dayatma ve baskılara boyun eğmeyecek, mücadeleye devam edecek ve bu yıl gerekirse okullar açılmayacaktır”
KTOEÖS’ün hazırladığı raporun tamamına BURADAN ulaşabilirsiniz