
Kıbrıs Türk toplumunun seçilmiş son toplum lideri 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “federal hükümetin 7 Kıbrıslırum ve 4 Kıbrıslıtürkten oluşması” mutabakatının Kıbrıs Rum liderliğince şeytanlaştırıldığını söyledi, bu gerçekleşseydi, Kıbrıslıtürklerin Türkiye‘ye avuç açar durumdan çıkacağını ve kendi ayakları üzerinde duracağını vurguladı
Akıncı: Hükümetin 7 Kıbrıslırum ve 4 Kıbrıslıtürkten oluşmasında mutabakat vardı
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Akıncı, Kıbrıs’ta federal çözüme ulaşılabilseydi, iki bölgede kendi yetkilerini kullanan iki kurucu devletin yanısıra, Anayasa’da belirlenmiş yetkileri kullanan federal merkezi hükümet kurulacağını belirtti.
Akıncı, “Hükümetin 7 Kıbrıslırum ve 4 Kıbrıslıtürkten oluşmasında mutabakat vardı. 1960’taki veto yerine, kararlara etkin katılım ilkesi geliştirilmiş ve en azından bir Kıbrıslıtürk Bakanın onayının olması kayıt altına alınmıştı” dedi.
“Bu durum ne yazık ki sonradan Kıbrıs Rum liderliğince şeytanlaştırıldı”
Akıncı şöyle devam etti;
“Bu durum ne yazık ki sonradan Kıbrıs Rum liderliğince şeytanlaştırıldı ve federal bir devlet oluştuğu zamanda bile Kıbrıslıtürk Bakanların TC yönetiminin talimatıyla hareket ederek, devleti felç edecekleri gerekçesiyle siyasal eşitlik kavramının içi boşaltılmak istendi.
Halbuki federal bir yapıda kurucu devletlerin ekonomik eşitliklerini sağlamaya yönelik düzenlemeler de söz konusuydu.
“Kıbrıslıtürkler Türkiye’ye avuç açar durumdan kurtulacaktı”
Özellikle Kıbrıslıtürklerin yönetiminde olacak bölgenin gelişimi için federal bütçeden ve AB fonlarından daha çok yararlanması, ticaret, turizm, eğitim ve kültürel alanlarda uluslararası anlaşmalar yapabilmesi de gündemdeydi.
Kısacası Kıbrıslıtürkler yıllar sonra Türkiye’ye avuç açar durumdan kurtulacak, süreç içinde kendi ayakları üzerinde durmaya başlayacaklardı.
Ekonomik özgürlüğüne kavuşmuş bir toplum kimseden talimat almaz. Kendi evinin efendisi olur ve barış ortamı bu çerçevede daha da pekişir.
“Crans Monta’nın başarısız olması Türkiye’ye bağımlılığı daha da arttırdı”
Böyle bir gelişmeye olanak tanımak yerine, 21 yıl önce Annan Planı‘nın, 8 yıl önce de Crans Montana konferansının başarısız olması tercih edilmiştir.
Bunun sonucu adanın bölünmüşlüğünün daha da kalıcılaşması, kuzeydeki nüfus yapısının daha da değişmesi, her anlamda Türkiye’ye olan bağımlılığın daha da artması olmuştur.
Bu güzel adayı barış içinde birlikte yönetmek yerine, ada üzerinde Türkiye ile komşu olmak tercih edilmiştir”