Gürkut: Sağlık çalışanları yaşanan plansızlıklardan yorulmuş haldedirler
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği (KTTB), pandemi nedeniyle bu yıl Zoom programı üzerinden gerçekleştirilecek 14 Mart Tıp Haftası etkinlikleri konusunda birlik binasında pandemi kurallarrı çerçevesinde basın toplantısı düzenledi
Gürkut: Tüm dünyada yaşamı felç eden bir salgın baş gösterdi
KTTB Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Özlem Gürkut açıklamasında şunları kaydetti:
“Yeni bir 14 Mart Tıp Bayramı’nı karşıladığımız bu günlerde, geriye dönüp baktığımızda ne sağlıkta kronikleşen sistem sorunu ne hızla artan talebi karşılamaktan uzak kamu sağlık kapasitesi, ne raflarda bekleyen ve bir türlü yenilenemeyen teşkilat yasaları, ne açılmayan kadrolara rağmen yıllarca mecburi hizmetli veya sözleşmeli çalıştırılan hekimler, ne her gün artan kanser vakalarına, kalp ölümlerine rağmen geliştirilemeyen koruyucu sağlık hizmetleri, ne giderek yoksullaşan halkın eşit ve ulaşılabilir sağlık hizmetine kavuşması konusunda olumlu adımlar atıldığını görebiliriz.
Ancak bütün bu sorunların üzerine tüm dünyada yaşamı felç eden bir salgın baş göstermiştir.”
“2 milyon 587 bin 225 kişi ise hayatını kaybetti”
“2019 yılının son günlerinde Çin’de başlayıp tüm dünyaya yayılan Covid-19 salgını, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de devam etmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ne göre 08.03.2021 itibarı ile dünyada:
Teyid edilmiş 116 milyon 363 bin 935 vaka görülmüştür, 2 milyon 587 bin 225 kişi ise hayatını kaybetmiştir. Bugüne kadar yapılan toplam aşı sayısı ise: 349 milyon 398 bin 519 dozdur.
Tüm dünyada yavaşlayan ekonomik aktivite, daralan piyasalar, artan işsizlik ve küçülen ekonomiler salgının sosyal ve psikolojik etkilerini daha da derinleştirmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’ne göre Covid-19 salgını, dünya çapında dramatik bir yaşam kaybına neden olmuştur ve halk sağlığı, gıda sistemleri ve iş dünyası için benzeri görülmemiş bir zorluk teşkil etmektedir.
Salgının neden olduğu ekonomik ve sosyal bozulma yıkıcıdır: On milyonlarca insan aşırı yoksulluğa düşme riski altındadır ve şu anda yaklaşık 690 milyon olduğu tahmin edilen yetersiz beslenen insan sayısının çok daha fazla artabileceği düşünülmektedir.”
“KTTB, çalışmalarına hiç ara vermeden devam ediyor”
“Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği kurulduğu 1956 yılından beri halkın sağlığının korunup geliştirilmesi mücadelesinde en önde yer almaktadır. Covid-19 pandemisi sırasında da daha ülkemizde vaka görülmeden önce başlayan çalışmalarına hiç ara vermeden devam etmektedir.
Süreç boyunca amacımız;
-hekimlerin ve sağlık çalışanlarının salgınla mücadelede ve hastalarımızın takip ve tedavilerinde bilimsel temelli uygulamalarına rehberlik etmek, katkıda bulunmak,
-halkın bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi ile hastalıktan korunmasına katkı sağlamak,
-sağlık sisteminin salgınla mücadele için yeterli kapasite ve organizasyona ulaştırılmasına katkı sağlamak,
-salgınla mücadelede ülkemizde alınacak kararların ve yapılacak uygulamaların yasal çerçevede, bilimsel temelde, kolektif anlayışta ve ülkemiz ve toplumumuzun ihtiyaçlarına uygun şekilde olmasına katkıda bulunmak,
– toplumsal ve örgütsel dayanışma ile salgınla mücadele için maddi ve manevi destek sağlamak,
-yöneticilerin zaman zaman popülizme kayan, bilimsellikten yoksun adımlar atmasına toplum adına muhalefet etmek,
-salgınla ilgili ülkemizdeki durumun doğru tespit edilmesi ve kendi durumumuza en uygun kararlar ve uygulamaların geliştirilmesi için bilimsel veri oluşturulmasına katkıda bulunmak olmuştur.
Bu anlayış ve sorumlulukla sürdürmekte olduğumuz çalışmalarımız bir yılı aşkın süredir devam etmektedir.
Covid-19 salgınını ülke ve toplum olarak en az zarar ve kayıpla atlatmak hepimizin ortak amacıdır. Bu süreç bir sağlık sorunu kaynaklı olmasına rağmen yaşamın tüm alanlarını etkilemekte ve zaman zaman ekonomik ve sosyal sorunlar öylesine derinleşmektedir ki mücadelenin ekseni sağlıktan bu alanlara kaydırılmaya çalışılmaktadır. Oysa tüm alanlardaki sorunların kaynağı bir hastalık ve bu hastalıktan korunmak için atılan adımlar olduğuna göre çözüm ve sorunların giderilmesi de bu hastalıkla mücadelede sağlanacak başarıya bağlıdır. Yani yaşamakta olduğumuz bu süreç, sosyoekonomik sonuçları olan bir sağlık sorunudur. Bu nedenle ekonomideki, eğitimdeki, sosyal yaşamdaki sorunları gidermek için atılacak adımların etkili olması, sağlıktaki sorunla baş edebilmemize bağlıdır.”
“Ülkemizde ilk vakanın görülmesinin üzerinden tam 1 yıl geçti”
“KTTB’nin Haziran 2020’de YİM’de açtığı dava sonrası uygulamaya giren 45/2018 Bulaşıcı Hastalıklar Yasası’na göre, ülkemizde, salgın yönetimi Sağlık Bakanlığı’na devredilmiştir. Ülkemizde ilk vakanın görülmesinin üzerinden tam 1 yıl geçmiş olmasına karşın yasanın eksik olan tüzükleri hala yapılmamış, yasada tarif edilen alt komiteler tam anlamı ile oluşturulup işlerlik kazanmamıştır.
Oysa bu süre içinde ülkemizde; 3 bin 637 Covid-19 vakası görülmüş ve 24 can kaybı yaşanmıştır.
Sağlık çalışanları ve sağlık örgütleri ilk günden beri en önde mücadele etmektedir ve her türlü uyarılarına ve çabalarına karşın yeterli organizasyonun yapılamamış, sorunların giderilmemiş olmasından, yaşanan plansızlıklardan yorulmuş haldedirler. Kamu sağlık çalışanları artan iş yükü altında 6 ay önce tuttukları nöbetlerinin karşılığını bile almadan çalışmaktadır. Ülkede yaygın hastalık yaşanıyorken, serbest meslek icra eden meslektaşlarımız, yüksek risk altında hasta bakmakta, koruyucu ekipmana ulaşmakta zorluklar yaşamaktadır.”
“Eğitimde yaşanan kayıplar, telafisi imkânsız hale gelmiştir”
“2 defa tam kapanma yaşanan ülkede, DPÖ raporları, gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 26’lara kadar azalmış olabileceğine işaret etmektedir. Meslek örgütleri, binlerce iş yerinin kapanmış, on binlerce kişinin işini kaybetmiş ve yoksullaşmış olduğunu ortaya koymaktadır. Eğitimde yaşanan kayıplar, telafisi imkânsız hale gelmiştir.
Yeniden bir kapanmaya hiçbir şekilde dayanma gücü kalmayan toplumumuz, sürecin iyi yönetilmesini, bilgiye ve bilimsel temele dayalı kararlar üretilmesini, iş birliği ve koordinasyonun sağlanmasını, bu şekilde alınacak kararların yaşam bulması için yeterli düzenleme ve denetimin yapılmasını talep etmektedir.
Diğer taraftan, toplumun gündemini meşgul eden, SARS CoV-2 virüsünün ve Covid-19 hastalığının varlığını, test yöntemlerini ve hekimlerin uyguladığı tedavileri sorgulayarak, akılları bulandıran, bireylerin salgın yönetiminde son derece önemli olan korunma tedbirlerine uyumunu azaltarak halk sağlığını tehlikeye atan ve aralarında maalesef bazı meslektaşlarımızın da bulunduğu, bazı kişiler ortaya çıkmıştır.”
“Ülkemizde çok yüksek ölüm oranlarından bahsediyor olacaktık”
“SARS-CoV-2 kişilerde semptomatik ya da asemptomatik olarak bulunabilmektedir. En endişe verici durum asemptomatik kişilerden enfekte olacak kişilerin semptom göstermeleri ve hospitalizasyon ve ölüm oranlarının artmasıdır. Bu nedenle tarama ve tanı yöntemleri sağlıklı gibi gözüken fakat virüsle enfekte kişilerin erken tanınması ve izolasyonlarının sağlanması ile bulaşın önlemesi için önemlidir.Halen birçok ülkede tanılar PCR ve sekanslama yöntemlerini içermekte ve IgM ve IgG değerleri ve en önemlisi klinik bulgular ile doğrulanmaktadır.
Günümüzde moleküler bir tanı yöntemi olan PCR ile; HIV, HPV, HBV, HCV, CMV, cinsel yolla bulaşan patojenlerin tanısı yapılmakta ve tanı laboratuvarlarında kullanılmaktadır. SARS-CoV-2’nin tanısı da bunlardan farklı değildir. Eğer altın standart PCR yöntemi kullanılarak, semptomatik olsun veya olmasın enfekte kişiler tanınmasaydı bugün ülkemizde çok yüksek ölüm oranlarından bahsediyor olacaktık.”
“Moleküler mikrobiyoloji ile karşılaştırılması akılcı değildir”
“Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Tıp Kütüphanesi’nde (NIH-NCBI) internet bağlantısı ile erişilebilecek SARS-CoV-2 kaynaklı 246.863 nazofarengeal sürüntüden elde edilmiş dizi analizi verisi, 96.784 nükleotid kaydı, 4.967 klinik deneme, 119.568 uluslararası indeks yayın bulunmaktadır.
GISAID Girişimi, Covid-19 hastalığına neden olan SARS-CoV-2 ile ilgili hızlı veri paylaşımını teşvik eden bir ağdır. Araştırmacıların salgın ve salgınlar sırasında virüslerin nasıl geliştiğini ve yayıldığını anlamalarına yardımcı olmak için genetik diziyi ve insan virüsleriyle ilişkili klinik ve epidemiyolojik verileri içermektedir. Covid-19 hastalığına sebep olan ve betacoronavirüs ailesinden olan SARS-CoV-2 için GISAID, virüsün referans dizisini ücretsiz olarak yayınlamaktadır. Bu referans dizi, Wuhan Viroloji Enstitüsü tarafından, 30 Aralık 2019’da Hubei Eyaletindeki Wuhan Jinyintan Hastanesinde semptomatik bir hastadan toplanan bronkoalveolar lavaj sıvısının (BALF) klinik bir örneğinden izole edilmiştir. Koch postulatı kavramı klasik mikrobiyolojik yöntemler için kullanılmaktadır, moleküler mikrobiyoloji ile karşılaştırılması akılcı değildir.”
“Bilim ve insan sağlığına katkı sağlamaları daha doğru bir yol”
“Ülkemizde ilk günden beri takip ve tedaviler DSÖ, CDC ve Türkiye Sağlık Bakanlığı’nın bilimsel rehberleri doğrultusunda, ülkemiz olanakları dahilinde yürütülmektedir.
Hiçbir hekim ve sağlık personeli hastalarına güncel bilimsel verilere uygun olmayan bir uygulama yapmamaktadır. Altın standart PCR testlerin bizleri SARS-CoV-2 bulaşından kurtarması için tanıda önemli bir yeri bulunmaktadır. Kitlesel taramalar özellikle asemptomatik kişilerin tanısını koymakda önemlidir.
Söz konusu kişilere bağnaz düşüncelerden uzak durarak halkta daha fazla endişe ve korku yaratmak yerine, bilim ve insan sağlığına katkı sağlamalarının daha doğru bir yol olduğunu hatırlatmak isteriz.”
“Hastasının yaşamını kurtarmak isterken kendisi hastalandı”
“Bu yıl da 14 Mart Tıp Bayramı’na karantina servislerinde, yoğun bakımlarda, hastanelerde giriyoruz. Pandemi süresince ister Covid-19 hastalarımız için olsun, ister Covid-19 dışı hastalarımız için olsun ister hastanelerde, ister uzak bir sağlık ocağında ya da muayenehanesinde olsun tüm hekimler ve sağlık çalışanları büyük bir risk altında ve sorumlulukla çalışmaktadır.
Bu dönemde birçok sağlık çalışanı hastasının yaşamını kurtarmak isterken kendisi hastalandı ve birçoğu da yaşamını yitirdi. Geçtiğimiz ay peş peşe kaybettiğimiz meslektaşlarımız Dr. Halil Onalt ve Dr. Erdinç İnan başta olmak üzere salgında yaşamını yitiren tüm sağlık çalışanlarının ve insanların anıları önünde saygı ile eğilir, daha fazla kayıp yaşamamayı dileriz.
Bütün bu acılara ve zorluklara rağmen, direnmemiz, geride kalanlar için mücadeleye ve hizmete devam etmemiz gerektiğinin bilincindeyiz.
KTTB olarak, toplumsal dayanışmayı artırmaya, iş birliğine, bilimin rehberliğinden ayrılmadan mücadelenin devamına olan inancımız tamdır.
Bu duygu ve düşüncelerle tüm meslektaşlarımızın 14 Mart Tıp bayramlarını kutlar, daha güzel günlerde meslek icra edeceğimiz, hastalarımıza en iyi şartlarda hizmet verebileceğimiz günler için çalışmaya devam edeceğimizi bildiririz.”