Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, artan vaka sayıları nedeniyle endişesini belirterek, asıl önemli olanın vakaların sayısından ziyade niteliği olduğunu söyledi
Özersay: Yeni bir kapanma çözüm değildir
Özersay, yeni bir kapanmanın çözüm olmadığını ama acilen tedbirler, denetimler ve test miktarının daha da artırılması gerektiğini kaydetti.
HP’den yapılan yazılı açıklamaya göre Özersay, BRT’de katıldığı programda gündemi değerlendirdi.
Özersay, “Artan sayı her zaman bir şeyin göstergesi değil belki ama her bir pozitif vakanın kaynağını, kimden bulaştığını biliyor durumda mıyız? Asıl önemli soru budur. Hükümette olduğumuz dönemde çıkan tüm pozitif vakaların kaynağını biliyorduk, şu anki durum nedir?” diye sordu.
HP Genel Başkanı Özersay, “Kıbrıs Rum tarafı haftalarca kapandı ama açıldıktan sonra güneyde pozitif vakalar artmaya devam ediyor. Kapanma otomatik olarak hastalığın gerilemesine ya da bulaşın tamamen önlenmesi anlamına gelmiyor. Bu nedenle yeni bir kapanma çözüm değildir ama acilen tedbirler de, denetimler de ve tabii ki test miktarı da daha da artırılmalıdır” ifadesini kullandı.
“Yerel vakaların kaynağı bilinmiyorsa asıl o zaman endişelenmek gerekir”
Hükümette yer aldıkları dönemdeki kriz yönetimi tecrübelerine dayanarak, şu anda bir an önce vakaların niteliğine bakılması gerektiğini aktaran Özersay, yerel vakaların kaynağının bilinmemesinin işin kontrolden çıktığına işaret olabileceğine dikkat çekti.
Özersay şöyle konuştu:
“Temaslı takip ekibi zaten yerel vakaların niteliğini araştırıyordur. Şu anda pozitif vakalar üç koldan çıkıyor; yurtdışından gelenler, temaslı olarak karantinada olup pozitife dönenler ve yerel vakalar.
Soru şudur; ana rakamı oluşturan yerel vakalara virüs nereden bulaştı?
Temaslı takip ekipleri, son birkaç gün içinde kimlerle aynı ortam içinde bulunulduğunu araştırıyorlar, bu tabi ki bulaşanları bulmak açısından bir ihtiyaç ama bir diğer önemli husus da kimden bulaştığının bulunabilmesi. Aksi halde o bulaştırdığı kişi başkalarına bulaştırmaya devam ediyor.
Görevde olduğumuz dönemde sağlıkçılarımız bunun takibini yapıp ilgili kişileri bulabiliyordu, kimin nereden bulaştığı biliniyordu. Kaynağı bulamamaya başladığınızda iş kontrolden çıkıyor demektir.
Şu anda önemli olan rakam değil, her bir kişiye nereden bulaştığını bulabiliyor olmamızdır. Eğer biliniyorsa içimiz bir parça rahat olabilir ama şu an tespit edilebiliyor mu emin değilim.
Sağlık Bakanlığı bir an önce vakaların niteliğini ve kaynağını bulmalıdır. Eğer biliyorlarsa genel anlamda durumun kontrol altında olduğu bilgisini bizimle de paylaşsınlar ki endişe duymayalım. Çünkü her bilinmezlik endişe kaynağıdır.”
“Yapıcı bir muhalefet anlayışını benimsedik”
İlk günden itibaren, “her ne kadar mevcut hükümetin kuruluşunu gayrimeşru bulsalar da yapıcı bir muhalefet yapmayı seçtiklerini” söyleyen Özersay, memleketin ve halkın menfaatine olan nedir diye sorarak hareket ettiklerini anlattı.
“Hükümetin sağlıkla ilgili kararları doğru almasını sağlamalıyız ki, ailemizi, sevdiklerimizi, vatandaşlarımızı kaybetmeyelim” diyen Özersay, bu nedenle “Vakalar arttı hükümete yüklen” gibi bir anlayışa sahip olmadıklarını belirtti.
“Test kapasitemiz bir miktar arttı ancak anlaşılan yine yeterli değil”
Zamanında tedbirleri alması için hükümete öneriler yaptıklarını ifade eden Özersay, şu ifadeleri kullandı:
“Mesela milletvekilimiz Jale Refik Rogers’ın hafta sonu yaptığı ‘Ciddiye alın, daha fazla test yapın’ çağrısının haklı olduğu ortaya çıktı. Daha önce ülkemizde daha az test yapılıyordu. Hem önceki Sağlık Bakanı hem de şimdiki bakan döneminde test kapasitemiz bir miktar arttı ancak anlaşılan yine yeterli değil.
Rum tarafının nüfusuyla aramızda dörtte birlik bir oran varsa Rum tarafında günlük 60 bin test yapılıyor. Bizde 8 bin civarında. Bu da aslında çok ciddi bir makastır. Rum tarafında önemli bir oranı antijen testi olsa da o yol göstericidir. Gerektiğinde PCR’la doğrularsınız ve pozitif vakalara hızla ulaşmanızı sağlar.
‘Daha az test yaparsak daha az vaka çıkar’ diye düşünülse de toplumun içinde daha fazla pozitif vaka olduğu gerçeği değişmez. Ne kadar çok test yapılırsa, pozitif vakaları başkalarına bulaştırmadan yakalama şansınız olur. Test sayısını artırıp hızlı testi de devreye koyup bazı bölgelerde yoğun şekilde tarama yapılmalıdır. Nitelik analizi de hızla yapılmalıdır.
Durum olumsuza yönelirse hem Sağlık Bakanlığı’nın hem hükümetin daha hızlı hareket etmesi için sıkıştırırız, önerilerimizi yaparız. Eğer ‘Bırakalım da başarısız olsun’ derseniz bu halk için siyaset olmaz, popülizm olur.”
“Seyahat acentelerine ve küçük otellere hibe desteği gecikmeden verilmelidir”
Sürekli eleştiri üzerine bir anlayışları olmadığını dile getiren Kudret Özersay, daha önceki hükümet tecrübeleri doğrultusunda döviz kriziyle ilgili hükümetin yapması gerekenleri madde madde anlattıklarını söyleyerek, şöyle devam etti:
“Kiralarda ve temel gıda maddelerinin alımında döviz kurunun sabitlenmesi ve fiyatlara yansıması bağlamında ne tedbirler aldığımızın listesini mevcut hükümete hatırlattık. Aynısı olmak zorunda değil ama en azından bir şey yapmalarını söyledik. Ancak hükümetten ses çıkmadı.
“Ses yok ve bir adım atılmadı”
Askerlik ertelemesi, süresi, gençlerin bedelli haklarını yitirmemesi konusunda somut öneri yaptık ve hükümet bir adım attı. Biz de teşekkür ettik. Daha önce hükümette olduğumuz dönemde Nisan 2020 – Haziran 2020 arasında mazbata, icra ve taksitlerle ilgili 3 ay erteleme kararı aldık. Yasa gücünde kararname geçirdik. Bu kararnamenin bir örneğini meclise götürerek hükümete bir çağrı yaptık. ‘Geçmişte çok ciddi bir ekonomik kriz yaşadık, insanlar bunu atlatabilsin diye biz bunu yapmıştık’ dedik, ses yok ve bir adım atılmadı.
Türkiye’yle yapılan Ekonomik ve Mali İş Birliği Anlaşması’nda sıkıntılı gördüğümüz noktaları söyledik. Turizmle ilgili bir adım atılacağını söylediler. Seyahat acenteleri, butik oteller bu adımdan yararlanacak mı? Hayır. Bu insanlar SGK primlerini yatıramıyorlar. Bu insanlar çalışmıyor ama SGK’ları ve vergileri işlemeye devam ediyor.Biz aldığımız kararla, Türkiye’nin desteğiyle 128 küçük otelin her birine 75 bin TL hibe, 141 seyahat acentesinin her birine 30 bin TL destek vermiştik. Türkiye’yle yapılan anlaşmada turizme salgın bağlamında 30 milyon TL ayrıldı. 14-15 milyon TL’yi biz nasıl ki küçük otellere ve seyahat acentelerine kullandık siz de bunu gecikmeden yapın dedik”
Küçük otellere, rehberlere, seyahat acentelerine ve restoranlara hibe desteği verileceğinin söylendiğini ancak tarih verilmediğini belirten Özersay, tarih verilememesinin sıkıntı yarattığını söyledi.
Özersay, işten çıkarmaların başlayacağı, işsizlik sorunu yaşanacağı uyarısında bulundu.