Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, geçiş kapılarının açılması ve medya üzerindeki baskı ile ilgili görüşlerini paylaştı
Özersay: Hükümet bu konuda çok geç kaldı
Özgür Haber’de Pınar Barut’un sorularını yanıtlayan Özersay, güney-kuzey arasındaki geçiş kapılarının açılmasıyla ilgili düşüncelerini paylaştı.
Hükümet bu konuda çok geç kaldığını belirten Özersay, çünkü hükümetin bunu umursamadığını, açmamak için bir gerekçeleri olmamasına rağmen kapıları uzun süre açmadıklarını söyledi.
Özersay, “Bu açılma zamanında yapılsaydı, kapılara yakın bölgeleri ekonomik olarak rahatlatabilirdi” dedi.
“Hükümet Rumların alacağı yakıtı da hesaplayarak bu zammı kendi halkına yansıtmayabilirdi”
Özersay, özellike dövizle de mukayese edildiğinde, kuzeyin daha da cazip hale geldiğini, makul ve mantıklı bir şekilde, tedbirli ve sert kurallarla geçişlerin zamanında açılması durumunda esnafın bundan daha çok faydalanabilecek olduğunun altını çizdi.
Özersay, kapıların yarın açılıyor olmasını, akaryakıta yapılan son zamla birlikte yorumlayarak, zamanlamaya ilginç bir bakış açısı getirdi.
Özersay, “Son yapılan akaryakıt zammının bile güneyle kapıların açılması ile bağlantılı olduğunu bir kenara not alın. Hükümet kapıları açtıktan sonra Rumların alacağı yakıtı da hesaplayarak bu zammı kendi halkına yansıtmayabilirdi” dedi.
“Üçüncü ülke vatandaşlarına güney engel çıkarırsa bu kabul edilemez”
Özersay sözlerini şöyle sürdürdü:
“3 açılmayla pandemiden öncesine geri dönülecek deniyor. Üçüncü ülkeden gelecek insanlar için de pandemiden önceki duruma geri mi dönülecek?
Güney pandemiden önce de üçüncü ülke vatandaşlarına zaten belli zorluklar çıkarıyordu. Kıbrıs Rum mallarının üzerine inşa edilen otellerde kalmalarına zorluk çıkarıyordu.
Şimdi gelen üçüncü ülke vatandaşlarına güney engel çıkarırsa bu kabul edilemez.
Açılmanın Pandemiden hemen öncesine değil pandemiden 2 yıl öncesindeki gibi olmasını sağlayabilecek bir duruma gelmesini istemeliyiz”
“Her siyasal güç doğru şeyler yapsa da denetlenmelidir”
Kıbrıs’ın kuzeyinde son dönemde özgür basına yapılan baskılara da değinen Özersay, Türkiye’den örnek verdi.
Özersay, Türkiye’de basın ve siyaset arasında bir ilişki yaşandığına ve özgür basına yapılan baskılar nedeniyle yeni bir medya geliştiğine dikkat çekti.
Özersay, “Bu yeni medya, sadece olguları ortaya koyan değil, yorum ve geleceğe dönük öneri yapabilen, siyasal iktidarı yakinen takip eden bir medyadır ve bunlar umut veren gelişmelerdir. Çünkü her siyasal güç toplumsal gücü olsa da doğru şeyler yapsa da denetlenmelidir” dedi.
“Bizim memlekette hiç kimse maalesef adının söylenmesinden utanmıyor”
Demokratik sistemlerde siyasal iktidarı, sadece muhalefet, yargı ya da kontrol mekanizmalarının değil, medyanın da kontrol etmesi gerektiğine vurgu yapan Özersay, bunun tam tersi olması halinde ise bu yanlışların doğru gösterilmesine başladığı anlamına geleceğini kaydetti.
Özersay, “KKTC’ye gelecek olursak, bir gazeteci haberini, bakanlığın yaptığı açıklama ya da diğer gelişmelere dayandırarak yapıyorsa ve sonucunu alana kadar takibini yapıyorsa ve polis tahkikatı gibi ilgili tüm kişilerle görüş alarak yapıyor ve adını vererek utandırıyorsa görevini yapmış demektir. Ama bizim memlekette hiç kimse maalesef adının söylenmesinden utanmıyor” dedi.
“Etik değerlere sahip medya mensupları çok azaldı”
Utanma duygusunun bir değer göstergesi olduğunun altını çizen Özersay, memlekette bu türdeki medya faaliyetlerinin ve bu etik değerlere sahip medya mensuplarının da çok azaldığına dikkat çekti.
“Maalesef yazarlar ve unuturlar denilmeye başladı” ifadelerini kullanan Özersay, hesap verebilirliğin çok önemli olduğuna vurgu yaptı.
Özersay, “O hesabı sadece muhalefet soramaz. Medya, halk ve STÖ’ler de sormalıdır. Utanç duygusunun takipçisi olmak çok önemlidir” dedi.
Özgür Gazete/Özel Haber
