KıbrısManşet

GazeddaKıbrıs Editörü Nuri Sılay, Mezopotamya Haber Ajansı’na konuştu




GazeddaKıbrıs Editörü Nuri Sılay, Mezopotamya Haber Ajansı’na Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşanan tartışmalar, siber saldırılar ve tehditlerle ilgili açıklamalarda bulunarak, dayanışma beklediklerini kaydetti.

Kıbrıs’ın kuzeyinde Sedat Peker’in açıklamaları sonrasında devlet-mafya ilişkisini irdeleyen yayın organları siber saldırıya uğrarken, gazeteciler bizzat aranarak tehdit ediliyor, baskı kurulmaya çalışılıyor.

GazeddaKıbrıs haber editörü Nuri Sılay, dayanışma çağrısında bulundu

Kıbrıs’ın kuzeyinde yayın yayan internet siteleri, haber portalları ve gazeteler, Sedat Peker’in açıklamaları ile ortaya saçılan devlet-mafya ilişkilerini sorgulayan haberlere yer verdikleri için günlerdir siber saldırı altında.

Devlet- mafya ilişkisini sorgulayan gazeteciler, çeşitli baskı ve tehditler alıyor. Gündemdeki konuların Kıbrıs’a yansımaları, baskı ve tehdit gören haber sitelerinden biri olan GazeddaKıbrıs’ın haber editörü Nuri Sılay, Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.

Gündem devlet-mafya ilişkisi

Kutlu Adalı cinayeti ve mafya faaliyetlerinin Kuzey Kıbrıs’ın öncelikli gündemi olduğunu belirten gazeteci Sılay, “Sedat Peker’in Kıbrıs ve özelikle gazeteci Kutlu Adalı suikastı ile ilgili iddiaları bizim için tabii ki çok önemliydi. Kıbrıslıların bugüne kadar kabullenemedikleri ve öfke duydukları bir suikasttı. 25 yıl geçmesine rağmen birçok insan Adalı’yı kimin öldürdüğünü biliyordu” dedi.

İlk cinayet değil

Adalı suikastının adada ilk siyasi cinayet olmadığını hatırlatan Sılay, “Bizim tarihimiz siyasi cinayetlerle doludur. Çoğunlukla da gazeteci ve aydınlardı. O cinayetlerin kimler tarafından yapıldığını da biliyoruz. Failleri hiçbir zaman resmen açıklanmazsa da meşhur olduklarını biliyorduk, görüyorduk ve yazıyorduk.

Özelikle 1958 yılında hem Kıbrıslı Türk, hem de Kıbrıslı Rum solculara karşı cinayetler serisi başlatılmıştı. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte önemli muhalif seslerden Cumhuriyet Gazetesi sahipleri Ahmet Muzaffer Gürkan ve Ayhan Hikmet siyasi cinayetlere kurban gitmişti. Farklı aydınlar öldürüldü.

Biliyorsunuz, Kıbrıs Türkiye’nin arka bahçesi. Burada uluslararası hukukun dışındayız. Türkiye kara para aklamayı, kumarhaneleri son iddialarda olduğu gibi uyuşturucuyla ilgili bir takım ticaretleri Kıbrıs’ı kullanarak yapıyor.

İlk kez bu denli Türkiye derin devletiyle yakından ilişkisi olan bir kişinin ifşalarda bulunması bizler için tabii ki çok daha önemliydi. Adalı suikaste kurban gittikten sonra bu konuyu konuşmaya çalışan insanlara büyük baskılar yaptılar. Konuyu araştırmaya çalışan dönemin adli şube amirinin evi yakıldı” diye belirtti.

Saldırıların nedeni başka

Peker’in ortaya attığı iddialar sadece Kutlu Adalı değil, Kıbrıs’la ilgili başka boyutları da olduğu için gazetecilerin tehdit ve saldırıları altında olduğunu dile getiren gazeteci Sılay, “Çünkü Sedat Peker uyuşturucu ticaretinden bahsediyordu. Kıbrıs’ın burada kullanıldığını, Mehmet Ağar’ın bu şebekenin başında olduğu, Kıbrıslı Halil Falyalı’nın bu süreçte yer aldığına dair iddialarda bulunmuştu. Bütün bunları yazmaya çalışan kısıtlı medya saldırılara maruz kaldı” diye konuştu.

‘Türkiye’den satın alanlar var’

Türkiye’de basının tek elde toplamasına benzer bir sürecin Kuzey Kıbrıs’ta yapıldığını belirten Sılay, “Türkiye’deki ‘havuz medyası’ gibi burada da medya yaratmaları yaşanıyordu. Bu olaylardan önce bazı isimler, bazı medya alanlarını satın aldılar. Türkiye’den ve Kıbrıs’tan bazı iş insanları, çeşitli internet sitelerini satın aldılar veya ilişki içerisine girdiler.

Bir hazırlık olduğu görülüyordu. Bundan dolayı da bu gelişmeleri yazmaya çalışanlar, hedef alındı. Şunun altını çizelim; Sedat Peker’in iddiaları, biz Kıbrıslı gazetecilerin araştırmaları sonucu ortaya çıkan şeyler değil. Buna rağmen biz ortaya iddia koyan birilerinin haberlerini Kıbrıslılarla paylaşırken bile tehdit alıyor ve saldırıya uğruyoruz” ifadelerinde bulundu.

‘Sitemiz 10 gündür saldırı altında’

Haber editörü olduğu GazeddaKıbrıs’ın internet sitesinin 10 gündür çok ağır siber saldırı altında olduğunu kaydeden Sılay, şöyle devam etti: “Milyonlarca farklı IP üzerinden siteyi çökertmeye çalışan saldırılar var. Bu saldırıların kimler tarafından yapıldığı aslında açıktı. Saklamadılar. Bizlere bunları yazdıklarımız için saldırdıklarını söylediler, gizlemediler.”

‘Görüşmeye çağrılan gazeteciler var’

Saldırının boyutu ve çeşitliliğine ilişkin de konuşan Sılay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Aranan gazeteciler var. Görüşmeye çağrılan gazeteciler var. Ekmeğiyle tehdit edilenler var.

Zaten her halükarda bu tür çevrelerle ilişki içerisinde olan gazeteciler var. Kutlu Adalı’yla ilgili iddialar ön plana çıkarken, Kıbrıs’la ilgili diğer iddialar hakkında bir şey söylemiyorlar.

Aslında burada herkes yazamadığı için yazanlar çok daha fazla göze batıyor. Onlara müdahale etmekte çok daha kolay oluyor. Havadis, Özgür Gazete ve GazeddaKıbrıs olarak biz saldırıya maruz kalanlardanız.”

‘Halil Falyalı beni aradı’

Telefonla aranıp farklı şekillerde tehdit edilen, baskı gören gazeteciler olduğunu ve kendisinin de arandığını kaydeden Sılay, “Telefonla arandım, fakat direkt tehdit edilmedim. Ama diğer gazetelere de aramalar yapıldığını, haberlerin silinmesinin istendiğini, haberler silinmediği takdirde başka şeylerin de olabileceği imaları yapıldığını biliyoruz. İddiada adı geçen şahıs beni aradı. Halil Falyalı ile görüştüm. Bana bu iddiaların doğru olmadığını, yalan olduğunu bizim bu iddiaları yazmakla kendisine haksızlık ettiğimizi, üzüldüğünü ve süreçleri mahkemeye taşıyacaklarını söyledi. Ben de kendisine en doğrusunun bu olduğunu, bu süreçlerin mahkemede çözülmesi gerektiğini, kimsenin zan altında bırakılmaması gerektiğini, suçsuz olduğunu olaylarla bağlantısı olmadığını düşünüyorsa mahkemeye gitmesi gerektiğini söyledim.

Türkiye’ye benzer yasalar getirildi

Kıbrıs’ta geçen yıla kadar bir erişim engeli yasası olmadığını vurgulayan gazeteci Sılay, Türkiye’de olduğu gibi koşulların kendileri açısından da değiştiğini şu sözlerle ifade etti: “Geçen yıl getirilen yasa ile internet sitleri artık kapanabiliyor veya erişim engelli getirilebiliyor. Henüz örneğini yaşamadık. Ama bugünler için önceden bir hazırlık yapılmış.

Eğer bu süreç devam ederse ve bu çevreler rahatsız olmaya devam ederse siyasilerle ilişkilerinin olduğunu varsayarsak bu ihtimallerinde ortaya çıkacağını hesaplıyoruz. Aslında Türkiye’de yaşananlar ilerde Kıbrıs’ta da neler yaşanabileceğini söylüyor.

Çünkü paralel ilerliyor. Tarihte böyle oldu. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda ilerleyen zamanlarda bize yönelik baskıların devam edeceğini hata erişim engellerinin gelebileceğini düşüniyorum. Bunun örneklerini Türkiye’de gördük.”

‘Aracılar üzerinden haber gönderiyorlar’

Kıbrıs’ın coğrafik olarak küçük bir yer olduğuna dikkati çeken Sılay, tanıdıklar üzerinden gelen baskıları söyle anlattı: “Kıbrıs’ın kendisine has bir kültürü var. Sağcı bir insan ile solcu bir insan yakın arkadaş¸ olabiliyor, yakın ilişki içinde olabiliyor. O yüzden tanıdıkları veya aracılar üzerinden bu tehditler oluyor. Aracılarla haberlerin yayınlamaması üzerine baskı oluşturuluyor. Bu da bir çeşit baskı ve tehdittir. Burada bahsettiğimiz çevreler ekonomik, siyasi gücü olan, farklı farklı kişilerle ilişkisi olan çevreler ve araya girip gazetecileri arayıp, bunu kaldırın demeleri zaten başlı başına bir gözdağıdır. Kişiler üzerinden baskılar kurulmaya çalışılıyor. Siz bunu bizden çok daha iyi biliyorsunuz.”

‘Dayanışma bekliyoruz’

Türkiye ve dünyadaki gazetecilerden dayanışma beklentisini de paylasan Sılay, “Dayanışmamız, birbirimizi anlamamız çok önemli. Aksi takdirde saldırıların üstesinden başka türlü gelemeyiz. Sadece gazetecilere değil; barış, demokrasi ve özgürlük isteyen herkesi bizimle dayanışma çağrısında bulunuyoruz” dedi.

Sendikadan kınama

Gazetecilerin baskı ve tehdit altında olduğunu kaydeden Basın Emekçileri Sendikası Yönetim Kurulu da şu açıklamayı yaptı: “Yapılan haberler yüzünden ve/veya çizgisi nedeniyle medya kuruşları ile gazetecilerin tehdit edilmesi kabul edilemezdir. Yine internet gazetelerine yönelik siber saldırlar aslında en başta korkaklığın bir göstergesidir. Bu yaklaşım demokrasiden yoksun kendini her şeyin üzerinde gören zihniyetin kendini bilmezliğidir. Sendika olarak meslektaşlarımızla dayanışmaya ve onlarla birlikte hareket etmeye devam edeceğiz. Karşımızda her kim olursa olsun!”









Başa dön tuşu