KıbrısManşet

Cemaler: Farkındalık yaratmak bizim elimizde






Dünya Çevre Günü 5 Haziran nedeniyle basın açıklaması yapan Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu Genel Sekreteri Dr. Çağrı Cemaller, çevre kirliliğine ve farkındalığa dikkat çeken ‘İnsan Sağlığı, Pandemi ve Çevremiz’ başlıklı basın bildirisi yayınladı

Cemaler: Farkındalık yaratmak bizim elimizde

Cemaler, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün, Birleşmiş Milletler’in (BM) çevrenin korunmasına yönelik farkındalığı arttırmak, insanları bu konuda harekete geçirmek ve çevre duyarlılığını yaygınlaştırmak için belirlediği gün olduğunu vurguladı.

İlk Dünya Çevre Günü’nün 1974 yılında düzenlendiğini belirten Cemaler, o tarihten bugüne deniz kirliliği, aşırı nüfus artışı, küresel ısınma, sürdürülebilir tüketim ve yaban hayatı suçları konusundaki farkındalığı yükseltmede önemli bir platform olarak işlev gördüğünün altını çizdi.

Cemaler’in açıklamasının tamamı şu şekilde:

“Çevreyi diğer canlılarla beraber yaşantımızı sürdürdüğümüz ve her canlının birbiriyle etkileşimde bulunduğu dinamik bir ortak alan olarak tanımlayabiliriz. İnsan sağlığı ise biyolojik (fiziksel), psikolojik ve sosyal olarak bir iyilik hali olarak tanımlanmaktadır.

Canlıların ortak noktası olarak, içinde yaşadığımız ve çevre diye tanımladığımız bütün ortamlar ve içinde yaşayan diğer canlılarla fiziksel, psikolojik ve sosyal bağlantılar kurduğumuzdan dolayı sürdürülebilir ve temiz bir çevre sağlığımız için hayati önemdedir.

Çevre kirliliği (hava, toprak ve su) nedeniyle; akciğer, kalp ve dolaşım sistemi, deri, sindirim sistemi, karaciğer, beyin ve sinir sistemi, tiroid gibi organlarımız zarar görmekte ve buna bağlı hastalık tabloları oluşmaktadır.

Çevrede bulunan fiziksel, biyolojik ve kimyasal kirlenmelerin saptanması ve canlıların sağlığına olumsuz etkilerinin önlenmesi, bu hastalık tablolarının ve zararların oluşmadan önüne geçilmesinin anahtarıdır.

Bu nedenle sürdürülebilir bir çevre yaratmak, içinde yaşayan bütün canlıların sağlığına, dolayısıyla insan sağlığına, yapılacak en mantıklı yatırımdır.

Öte yandan Covid-19 pandemisinin başlangıç noktası araştırıldığında; aşırı nüfus artışı ve şehirleşmeyle beraber, vahşi yaşam dengesinin bozulması ve insan ile vahşi yaşam etkileşiminin artması nedeniyle Coronavirüs yapısında gelişen bir mutasyon sonucu Covid-19 virüsünün oluştuğu düşünülmektedir.

Bu durumda aşırı nüfus artışının getirdiği şehirleşmeyle beraber işgal edilen doğal alanların yok olmasının yanında, insan sağlığını ciddi şekilde tehdit edecek hastalıkların ortaya çıkmasındaki bağlantıyı ortaya koymaktadır.

Covid-19 pandemisi nedeniyle tıbbi malzeme ve maske kullanımı daha önce olmadığı kadar artış göstermiştir. Kullanım özelliği nedeniyle, bir kez kullanılıp atılan maskeler çevre ve denizlerde büyük bir kirliliğe neden olup doğal yaşamı tehdit etme noktasına gelmiştir.

Sürdürülebilir tüketim politikasının olmadığı veya düzgün uygulanamadığında ne gibi sonuçlarla karşılaşabileceğimizin ürkütücü bir örneğini bugünlerde Marmara Denizi’nde oluşan müsilaj (deniz salyası) ile deneyimlemekteyiz.

Bu ve bunun gibi olaylardan ders çıkarmak ülkemizin ve dünyamızın geleceği adına en büyük sorumluluklarımızdandır.

Covid-19 pandemisinin özellikle büyük endüstriye sahip ülkelerde etkili olması sonrası alınan sağlık önlemleri nedeniyle endüstrinin belli bir süre durması nedeniyle 2020 yılında karbon emisyonunda düşüşler kaydedilmiş olsa dahi dünya genelinde yaşanan ekonomik daralma nedeniyle sürdürülebilir enerji yatırımlarının yavaşlayacağı endişesi mevcuttur.

Neden sonuç ilişkisinin bu kadar bariz ortada olduğu ve çevreye verdiğimiz zararın bu kısa ve zorunlu endüstriyel yavaşlama ile ortaya çıkması nedeniyle Birleşmiş Milletler 2021 yılı 5 Haziran Dünya Çevre Günü teması, Ekosistem Restorasyonu olarak belirlendi.

Ülkemizde de giderek görünür hale gelen çevrenin kirletilmesi, yeşilin hızla azalması, bir türlü ıslah edilemeyen taş ocakları sorunu, su sorunu gibi hayati önemdeki birçok çevre sorununun çözümü için hepimize sorumluluk düşmekle birlikte devletin düzenleme, denetleme, önleme ve restore etme yetki ve görevlerinde ciddi zaafiyetler olduğu ortadadır.

Çevre bilincine sahip, sorumlu bireyler olmak ve yetiştirmek için eğitim düzenlemelerine de ihtiyacımız vardır.

İçinde yaşadığımız çevrenin kirli olması geleceğimizi tehdit etmektedir. Geleceğimizi daha sağlıklı, yaşanılası ve sürdürülebilir hale getirebilmek için, bu kirliliğe yol açan alışkanlık ve davranış kalıplarında değişikliğe gitmemiz elzemdir.

Daha temiz bir gelecek için bugünden çalışmaya başlamak, farkında olmak, sürdürülebilir olanı inşa etmek bizim elimizdedir”.









Başa dön tuşu