Halkın Partisi (HP) Milletvekili ve Milletvekili adayı Ayşegül Baybars, son dönemlerin en büyük tartışma konusu olan Cumhurbaşkanlığı külliyesi ile ilgili de görüşlerini paylaşan Baybars, şu anda insanlar en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamazken 568 milyon TL’lik bir külliye yapılmasının makul karşılanmasının mümkün olmadığını kaydetti
Baybars: Herkes kendini koruma dönemine girdi
Özgür Web TV’de yayınlanan Seçim Özel programında Melek Arabacıoğlu’nun sorularını yanıtlayan Baybars, 2020 yılının Mart ayında Covid-19 pandemisinin ülkemizde de görülmesiyle birlikte toplumun travmatik bir döneme girdiğini, sağlıkta yaşanan sıkıntılar ve bunların aşılması için gösterilen çaba sonrasında ortaya çıkan ekonomik sıkıntıların bu travmayı artırdığına dikkat çekti.
Baybars, “Sonrasında dövizin yükselmesi, TL’nin değer kaybetmesi ile birlikte ciddi anlamda alım gücünün düşmesi, işsizliğin artması ve tüm dengelerin bozulması şu anda aslında gündemi seçimden geçime doğru kaydırdı. Memleketin derdi, vatandaşın derdi, esnafın derdi ve her sektörde yaşanan geçim derdi ve bu süreci en az zararla atlatma çabasıyla herkes kendini koruma dönemine girdi” dedi.
“İnsanların birbirine kırdırılmasıyla dolu bir dönem geçirdik”
Kendisinin ve partisinin, ‘seçim bir öncelik değil geçim ve ülkenin sıkıntılarını çözmek önemli’ dediğini, bu yüzden de geçmişte bir toplumsal mutabakat hükümeti önerileri olduğunu hatırlatan Baybars, bu öneriyi yaparken de siyasi partilerin isimleri ve önceliklerinden ziyade tüm dünya ile aynı anda ülkemizde de yaşanan küresel krizin yansımalarının çok ciddi boyuta ulaşmış olduğu gerçeğini önlerine koyduklarını anlattı.
“Burada aslında bu öneriyi ortak akıl etrafında, toplumsal bir mutabakatla çözme gailesindeydik” diyen Baybars, o dönemde kurulan azınlık hükümeti sonrası yaşanan kutuplaşma, gerginlik üzerinden nemalanma ve bundan beslenen bir siyasetle, insanların birbirine kırdırılmasıyla dolu bir dönem geçirildiğini belirtti.
“Manifestomuz daha çok ekonomi ağırlıklı bir manifesto oldu”
Baybars, insanların umudunun bu dönemde tükenmeye başladığını ve son 1 yıldır da kurulan ve diğerinin devamı niteliğindeki diğer azınlık hükümetinin ise kurultay tartışmalarıyla, bakanlık ve atama krizleriyle, nisap tehditleriyle ve doğru düzgün bir yasa geçmeden kaybedilen zamandan sonra ülkenin temel sorunlarının çözülebilmesi için bu seçimin gerekli olduğunu gördüklerini ifade etti.
Baybars, “Bu hükümet ve Meclis’teki birçok iktidar partisi vekilinin motivasyonlarının kaybolması ve iş yönetemez boyuta gelmesi nedeniyle o yapının değişmesi ve parlamentonun artık seçmenin iradesiyle yeniden oluşması elzemdi. Dolayısıyla HP olarak biz de memleketin öncelikli derdinin geçim olduğunun bilinci ile bu seçim sürecini geçiriyoruz. Hazırladığımız manifestomuz da daha çok ekonomi ağırlıklı bir manifesto oldu. Ülkedeki ekonomik krizi, işsizliği, sosyal devlet anlayışıyla insanların sağlık, eğitim ve geçinme kaygılarıyla ilgili politikalar üreterek halkımızla paylaştık” dedi.
“Başarılamayan en önemli şey ‘devlet devamlılığı’”
4’lü hükümetteki İçişleri Bakanlığı döneminden de bahseden Baybars, bunca yıldır devlet yönetiminde başarılamayan en önemli şeyin ‘devlet devamlılığı’ ve devlet politikası haline gelmesi gereken şeylerin bir diğer hükümet geldiğinde bozulması olduğunu kaydetti.
Baybars, “Örneğin nüfus politikası bir devlet politikası olmalı, değişen hükümetlere göre nüfus programınız değişmemeli. Bu eğitim, tarım ve sağlık için de geçerli olmalı. Her parti geldiğinde bir takım değişiklik ve düzenleme yapabilir ama belli konularda sürdürülebilirliği ve istikrarı sağlamak için devlet politikası değiştirilmemeli. Ülkeyi planlamak için projeler üretiliyor ama bunlar 5 yıllık, 10 yıllık plan ve projelerken maalesef değişen hükümetler nedeniyle ileriye gidemiyor. O sebepledir ki biz hala 45 yıldır turizmi nasıl planlayacağımızı, teşvikleri nasıl yapacağımızı konuşuyoruz” dedi.
“Bakanlıkların kendi bakanlıklarını ilgilendiren konularla ilgili verileri yok”
Kendilerinin bu seçimlerden beklentilerinin istikrarlı bir devlet politikası oluşturmak ve bu konularda yasal düzenlemeler yaparak gelecek olan hükümetlerin de o yasaya bağlı olarak hareket etmesini sağlamak olduğunu ifade eden Baybars, bu kadar savrukluk arasında pandeminin gösterdiği en önemli şeyin; sorunların altında büyük bir dağ olduğu ve o dağı aşmak için ortak bir planlama geliştirmek zorunda olunduğu olduğunu belirtti.
“Biz görevde olduğumuz dönem boyunca özellikle verilere çok büyük önem verdik” diyen Baybars, ülkede maalesef Bakanlıkların kendi bakanlıklarını ilgilendiren konularla ilgili verileri olmadığını, veri tutmadıkça bir planlama yapılamayacağını kaydetti.
Baybars, “Kayıtlılık sağlanmadığı sürece planlama yapılamadığı için denetleme de yapamıyorsunuz. Bunlar hep birbirine bağlı konular” dedi.
“Vatandaş nüfus konusunda ölülerimizi dirilerimizi doğru düzgün bir kayıt almadan 40 yıl geçirdik”
Sahada vatandaşın kendilerine “marketlerdeki fiyatlar denetlenmiyor” diyerek isyan ettiğini, sağlıkta hizmet alamadığını, eğitimde de özel okullarla devlet okulları arasında fark olduğunu söylediğini anlatan Baybars, bu sorunları çözebilmenin yolunun alt yapıyı oluşturmaktan, bunun için de başta nüfus planlamasının yapılması gerektiğinden geçtiğini vurguladı.
Baybars, “Ülkede ne kadar kişi olduğunu bilmeniz, yaşını, genç ve yaşlı nüfusun sağlık ve eğitime olan etkisini, ihtiyaçlarını hepsini bilebilmek için bunu kayıt altında tutmanız gerekiyor. Biz bakanlığımız süresince bunu büyük ölçüde yaptık. Özellikle vatandaş nüfus konusunda ölülerimizi dirilerimizi doğru düzgün bir kayıt almadan 40 yıl geçirdik. Yerel yönetimle merkezi yönetim arasındaki 40 yıllık kopukluk bizim dönemimizde giderildi ve veri akışı artık aylık olarak merkez yönetime geliyor” dedi.
“60 yaş üstü yabancıların hiçbir kaydı yoktu, bunu da sağladık”
Doğum kayıtlarının zaten geldiğini ancak ülkedeki yabancıları da kayıt altına aldıklarını ve çıkardıkları tüzükle 18 yaş altındaki çocuklar hariç kayıtlarını aldıklarını belirten Baybars, bu defa eğitimi planlamak için 18 yaş altı nüfusunda planlanması ve verilerinin gerektiğini ve bunu da sağladıklarını hatırlattı.
“60 yaş üstü yabancıların hiçbir kaydı yoktu, bunu da sağladık ve pandemi döneminde 60 yaş üstü ülkede kaç kişi var, aşılamada öncelik nasıl verilecek gibi şeyler, hep bu kayıt altına aldığımız verilerle bu süreç planlandı” diyen Baybars, tüm bunların da kendilerine devleti planlamak için verilerin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdiğini kaydetti.
“Tüm ilçelere yayılacak bir kentsel dönüşüm projesi hazırlamıştık”
“Sosyal konut projelerini çok önemsiyoruz çünkü artık gençlerin ev sahibi olması neredeyse imkânsız” ifadelerini kullanan Baybars, bu nedenle de 2018 yılında yaşanan döviz krizinden sonra plan-proje çalışmasına girdiklerini ve kırsal kesim arsası vermekten öte, proje yaptıklarını, önce Mağusa Maraş ve sonrasında Güzelyurt ve tüm ilçelere yayılacak bir kentsel dönüşüm projesi hazırladıklarını anlattı.
Baybars, “Ancak arkasından pandemi geldi ve o nedenle kamu kapanınca ve ihaleler durunca bizden sonra gelen hükümet de projeyi sahiplenmedi ve öylece kaldı. Ama 23 Ocak’tan sonra kaldığımız yerden devam edeceğiz” dedi.
“Online sisteme geçiş: İstenir ve irade konursa yapılabilir”
Geçmiş kayıtları bu güne aktarmanın ve kaydetmenin çok zor olmadığını, kendisinin hep değişim içinde olduğunu aktaran Baybars, reform hareketlerinin hayata geçirilmesi için de yapısal sorunların aşılması için de sadece siyasi partilerin ve hükümetlerin değil değişime herkesin açık olması gerektiğini kaydetti.
“Özendiğimiz ülkelerdeki şeylerin bizim ülkemize gelmesi için bir irade ortaya koymak ve çalışmak lazım” diyen Baybars, İçişleri Bakanlığı’nın ülkenin yüzde 70’ine hizmet verdiğini, Bakanlık ana binasına bir günde bin 500 civarında kişinin girdiğini, kamuda verimliliği sağlamak için dijitalleşmeye çok büyük önem verilmesi gerektiğini belirtti.
Baybars, “Bunun eksikliğini pandemi döneminde çok görmüş ve hemen iki günde sokağa çıkma izinleri için bir yazılımı devreye koymuştuk. Bu neyi gösteriyor; istenir ve irade konursa yapılabilir. Karpaz’da bucak hizmetlerini açtık ve insanlar izin almak ve bir kimlik çıkarmak için İskele veya Mağusa’ya gelmek zorunda kalmıyor artık. Çamlıbel ve Akdoğan’da da bunu yaptık. Online olarak ikamet izinlerini alabilmelerini sağladık. Tapu otomasyonunu sağladık çünkü tapu gelir kaynağı olarak da çok önemli bir daire. Orada hizmet kalitesini artırdık. Kıbrıs Cumhuriyeti’nden bugüne tapuları eşdeğerleri hepsini online sisteme aktardık. İlçeler arası tapu işlemini devreye koyduk. Tapuda online başvuru yapmayı devreye koyduk ve bu sistemle de devletin üzerinden iş gücü yükünü azaltan bir sistemdir” dedi.
“Vatandaşlık konusu devletle kişi arasındaki bir aidiyet bağı olmalıdır. Siyasete alet edilmemelidir”
Vatandaşlık sorununun da bir ülkede en son konuşulması ve sorun olması gerekirken, bizim ülkemizde en çok konuşulan konu olduğunu çünkü vatandaşlık konusunun siyasete alet edildiğini vurgulayan Baybars, bunun devlet politikası olmadığı için siyasi rant olarak görüldüğünü anlattı.
Baybars, “Oysa vatandaşlık konusu devletle kişi arasındaki bir aidiyet bağı olmalıdır. Siyasete alet edilmemelidir. Nüfus planlamamız hayata geçmeli. Bu ülkede nüfusun ne olmasını istiyoruz? Nüfus artışımızın ne olmasını istiyoruz? Çağ nüfusu ile mi artış göstermek istiyoruz yoksa ülkeye sonradan gelen insanların nüfusa katılması ile daha orta ve yaşlı insanların ülkemizde yaşamasını mı istiyoruz? Bu konuda devletin oturup bir politika geliştirmesi gerekiyordu ama maalesef ki geliştirilmedi” dedi.
“Biz de 9 vekildik ve yasaları geçirmekte çok başarılı olamadık”
Özeleştiri yapan ve vatandaşlık konusunda kendi dönemlerinde çok başarılı olamadıklarını söyleyen Baybars, bunun sebebinin de vatandaşlık yasasını hem 2’li hem 4’lü hükümet dönemlerinde hazırlamış olmaları ve 9 vekille 26 sayısına ulaşamamış olmaları olduğunu söyledi.
“O yasaları geçirmemiz mümkün değildi” diyen Baybars, “Ortaklarımız da buna yanaşmadı ve yurttaşlık yasası geçmedi, beyaz kimlik uygulamasına geçilemedi. Bu ülkede insanlar yaşarken iş yapabilmeli bürokratik işlemlerle boğulmaması gerekir. Bakanlar Kurulu tarafından verilen istisnai vatandaşlıklarda ise bizden önceki dönemde çok gayrı yasal işler yapıldı. Bunlar geri alınmadı ama bizim dönemimizde hem onların iptal edilmesi hem de Bakanlar kurulu tarafından verilen istisnai vatandaşlıkların, burada doğan, eğitimini burada sürdüren ve burayı vatan bilen başka bir vatan bilmeyen, ülkeye aidiyet hisseden çocuklara verilmesi ve onların kimliklenmesini sağladık ve halen bu uygulama devam ediyor” ifadelerini kullandı.
“Hükümetin ‘biz bu kaynağı sağlıkta, eğitimde, alt yapıda kullanmak istiyoruz’ demesi gerekiyor”
Son dönemlerin en büyük tartışma konusu olan Cumhurbaşkanlığı külliyesi ile ilgili de görüşlerini paylaşan Baybars, şu anda insanlar en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamazken 568 milyon TL’lik bir külliye yapılmasının makul karşılanmasının mümkün olmadığını kaydetti.
Baybars, “Cumhurbaşkanlığı sarayının ihtiyaçları başka bir tartışma konusu olabilir ama şu an bu tartışmanın zamanı değildir. Rasyonel bir durum da var aslında bu külliye konusunda. Bu külliyenin yapımı için sağlanan kaynak bizim devletimiz tarafından yaratılmadı ve sağlanmadı. Bu kaynak TC’den geliyor ve buradaki hükümetin ‘biz bu kaynağı sağlıkta, eğitimde, alt yapıda kullanmak istiyoruz’ demesi gerekiyor” dedi.
“Gücün seçmende olduğu hiçbir zaman unutulmamalı”
Baybars son olarak şunları kaydetti;
“Seçime çok kısa bir süre kaldı, seçmenin şunu bilmesi gerekiyor; Biz halk olarak neyi seçiyor ve neyi işitiyorsak bizi yönetenler onlar olacak. Bu düzene dur diyecek olan da düzeltecek olan da halkın kendisidir.
Toplumsal menfaat için çalışacak insanlara oy verilmesi çok önemli. Çünkü günün sonunda toplum kendi iradesiyle seçtiği hükümetlerle yönetiliyor. Gücün seçmende olduğu hiçbir zaman unutulmamalı”