Kamu Görevlileri Sendikası (KAMUSEN) Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Sekreteri, Kadın ve Çocuk Hakları Komite Başkanı Ayşe Özdemirağ, ‘ayrımcılığa, şiddete, tacize ve mobbinge sıfır tolerans’ diyerek, tüm kadınlarıın “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutladı
Özdemirağ: Şiddet ve tacizden arınmış bir çalışma ortamında çalışmak, her bireyin hakkıdır
Özdemirağ’ın sendika adına yaptığı 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü konulu yazılı açıklamasında, bundan 165 yıl önce 8 Mart 1857’de ağır çalışma koşullarını protesto etmek için direnişe geçen 129 dokuma işçisi kadının, çıkan çatışma ve yangında yaşamını yitirmesiyle başlayan sürecin ardından 1977 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 8 Mart’ı “Kadın Hakları ve Dünya Barışı Günü” olarak ilan edildiğini hatırlattı.
Özdemirağ, “Böylece, 8 Mart kadınların mücadele ve dayanışmasının kutlandığı gün olmuştur. Kamusen olarak, ‘Her insan; ırk, inanç ve cinsiyetleri ne olursa olsun, maddi ilerlemelerini ve manevi gelişmelerini hür ve haysiyetli biçimde, ekonomik güvence altında ve eşit şartlarda sürdürmek hakkına sahiptir. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve tacizden arınmış bir çalışma ortamında çalışmak, her bireyin hakkıdır’ düşüncesiyle çalışmalarımızı yapmakta ve hükümetlere önerilerde bulunmaktayız” dedi.
“İş güvencesinin olmadığı, yoksulluğun ve işsizliğin arttığı dönem…”
Özdemirağ’ın açıklamasının tamamı şöyle;
“Bu bağlamda, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 2019 yılında Cenevre’de 100. Yıl konferansında yayınladığı 190 sayılı sözleşmeyi taraf ülkelere ve tüm ülkelere “küresel eylem” çağrısında bulunarak sunulmuştur. Söz konusu sözleşme “Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılmasına” ilişkindir. Sözleşme genel olarak bütün iş yaşamının içindeki kişi ve grupları korurken ayrıca toplumsal cinsiyet temeline dayalı şiddet ve tacize özel vurgu yapıp özel düzenlemeler öngörmektedir.
“Stajyer ve çıraklar dâhil eğitimdeki kişileri”, istihdamı sonlandırılan işçileri, gönüllüleri, iş arayanları ve iş başvurusunda bulunanları, bir işverenin yetkisini, görev veya sorumluluklarını yerine getiren bireyleri, çalışma yaşamındaki işçileri ve diğer kişileri kapsamakta ve korumaktadır.
İş güvencesinin olmadığı, yoksulluğun ve işsizliğin arttığı dönem ve yerlerde şiddet ve taciz de artıyor. Sözleşme bu anlamda kayıt içi kayıt dışı, özel ve kamusal tüm sektörleri kapsıyor, işveren işçi ayrımı yapmayarak işletme itibarı ve verimlilik üzerindeki olumsuz etkilerinin de olduğuna dikkat çekmektedir.
“Şiddete dikkat çekip devletlere gerekirse özel düzenlemeler…”
Konuyu bütüncül ele almaktadır. Kadınlar, kız çocukları ve göçmen kadınlara vurgu yapmakta ve şiddete en çok maruz kalan, şiddete açık diğer grupları vurgulamaktadır.
Belli sektörlerde örneğin sağlık sektörlerinde yaygın olan şiddete dikkat çekip devletlere gerekirse özel düzenlemeler öngörme yükümlülüğü getirmektedir.
Yer, zaman ve durum bakımından da sözleşme oldukça geniş kapsamlı olup işyerinde bulunulan zamanlarda sınırlı olmayıp, işverenin otoritesi altında bulunulan tüm zaman ve mekanlarda da koruma sağlıyor. İş seyahati sırasında yaşanan taciz ve şiddet de kapsam içinde yer almaktadır. Serviste, uzaktan çalışmada, online bir araya gelişlerde, telefon görüşmelerinde, iş yemeğinde koruma sağlamaktadır.
Bu sözleşmenin Hükümet’imizden Cumhuriyet Meclisi’nde en erken zamanda kabul edilip yasallaşmasını talep etmekteyiz.
Kamusen Kadın ve Çocuk Hakları Komitesi olarak ‘Ayrımcılığa, Şiddete, Tacize ve Mobbinge’; ‘SIFIR TOLERANS’ diyoruz ve tüm kadınlarımızın “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutluyoruz”