Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Kadın Örgütü, 20 Temmuz 1974‘ten bu yana eril zihniyetli iktidarların şehvetle kutladığı bugünü, “Savaşın bedellerini en ağır şekilde ödeyen biz kadınlar, savaşların kutlanacak bir şey değil, utanılacak bir şey olduğunu en yakından görenleriz” diyerek eleştirdi
CTP Kadın Örgütü: Barışı kadınlar kuracak
CTP Kadın Örgütü yaptığı yazılı açıklamasında, “barış”ın kadınlar için sadece fiili savaş koşullarının ortadan kalkması değil, ayrımcı, milliyetçi ve militarist şiddet kültürünün son bulması demek olduğunu vurgulayarak, Kıbrıs’ı ikiye bölen, adayı yurt bilen insanların yerinden edilmesine ve şiddete maruz bırakılmasına neden olan milliyetçi ve militarist kültürün ortadan kalkmadığı müddetçe, adaya barışın gelmeyeceğinin bir gerçek olduğunu belirtti.
Açıklamada, yıllarca süregelmiş ‘bayrak, millet, toprak’ temelli hamaset siyasetinin, gerçek bir barış kültürü geliştirmeye çelme takan en büyük engel olduğunun altı çizildi.
“Yalnızlaştırılmış bir yarım ada haline geldik”
CTP Kadın Örgütü; “Geçmişte olduğu gibi bugün de, askeri törenler düzenleyerek birbirleriyle egemenlik yarışına giren eril iktidarlar, ülkemizin kuzeyini mafyokrasinin hüküm sürdüğü ve hukuksuzluğun kural hâline geldiği bir diyar haline getirirken, toplumsal hak ve özgürlüklerimizi kısıtlayarak geleceğimizi ipotek altına almaya çalışıyorlar” sözleriyle devam eden açıklamalarında, bayrak, toprak ve millet hamaseti ile örtülmeye çalışılan yolsuzlukların her geçen gün arttığını, ülkemizde uluslararası bültenlerle aranan insanların ellerini kollarını sallayarak dolaştığını ve ganimet yiyiciler servetlerine servet katarken; yalnızlaştırılmış bir yarım ada haline gelindiğini vurguladı.
İktidarın protokollerle toplum üzerinde baskı kurarak sesini kısmaya ve toplumsal yapıyı dönüştürmeye çalıştığına da değinilen açıklamada, savaşlarda kaybedilen ilk şeyin de insanlık olduğu hatırlatıldı.
“Savaşlarda kaybedilen ilk şey insanlık”
Açıklama şöyle devam etti;
“Bilinmesini isteriz ki, savaşın bedellerini en ağır şekilde ödeyen biz kadınlar, savaşların kutlanacak bir şey değil, utanılacak bir şey olduğunu en yakından görenleriz. Savaşlarda kaybedilen ilk şeyin insanlık olduğunun bilinciyle, acılar üzerinde bayram yapılamayacağını, birlikte sevinebilmek kadar birlikte üzülebilmenin de insan olmakla alakalı olduğunu söylüyoruz.
Barışın tesis edilebilmesi için dün olduğu gibi bugün de muhafazakâr ve neoliberal eril iktidarların karşısına geçip birleşik Kıbrıs’ı kurma kararlılığımızı ifade etmekten ve ‘kadınlar barış istiyor’ demekten bir an bile vazgeçmeyeceğiz.
Birlikte barış içinde yaşamak yerine ayrılığı körükleyenlerin geleceğimizi rehin tutmalarına izin vermeyeceğiz. Toplumumuzun uluslararası hukuk içinde yer almasının yegâne zemini olan federal çözüm için mücadele etmeye devam edeceğiz.”