Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Teknecik Elektrik Santrali’nden ve Güngör Çöplüğü‘nden salınan zehirli gazların yaşam kalitesi üzerindeki etkisine ve kanserojen olmalarına değinerek, özellikle astım, kalp rahatsızlığı ve kronik akciğer hastalığı olanların, dışarıya çıkmaması gerektiğini, mecbur kalması halinde ise maske kullanmasının elzem olduğuna vurgu yaptı
Dalkan: Kıbrıs’ın kuzeyinde ise halen çöplük yangınlarının olması kabul edilebilir değil
Çevre ve Eğitim Sorumlusu Dr. Ceyhun Dalkan yaptığı yazılı açıklamada; Avrupa Birliği’nde 2050’de sıfır atık politikası izlenirken, Kıbrıs’ın kuzeyinde ise hala daha filtresiz elektrik santrallerinin ve çöplük yangınlarının olmasının kabul edilebilir olmadığı söyledi; “Bu umursamaz yönetim şekli ve kaynaklarımızın boşa harcanması kabul edilebilir değildir” dedi. Dr. Ceyhun Dalkan, havada kara dumanlar dolaşırken gösteriş amaçlı ‘Külliye’ yapılmaya çalışılmasının da akıl işi olmadığını vurguladı.
“Özellikle astım, kalp hastalığı, kronik akciğer hastalığı gibi rahatsızlıkları olanlar, dışarıya çıkmamalı”
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Çevre ve Eğitim Sorumlusu Dr. Ceyhun Dalkan’ın açıklması şöyle:
Temiz çevre, temiz doğa bizim de hakkımız! Son birkaç gündür ülkemizde yine çöplük yangınını izlemekteyiz. Zaten Teknecik’ten salınan zararlı gazlar nedeniyle kirli olan havamız iyice kirlenmiş, insanımız nefes alamaz noktaya gelmiştir. Gelişmiş ülkeler sıfır karbon salınımı, çevre dostu yakıt, yeşil enerji üzerine çalışırken, biz ise çöp yangınları, filtresiz ve kalitesiz yakıt kullanan elektirk santralimizle çevremizi, insanımızı ve maalesef bölgemizi Çöp yangını nedeniyle salınan gazlar, hem doğaya, hem de insan sağlığına zarar vermektedir.
Özellikle astım, kalp hastalığı, kronik akciğer hastalığı gibi kronik rahatsızlıkları olan insanlar, dışarıya çıkmaktan kaçınmalı veya dışarıya maskeli çıkmalıdır. Çöplükteki özellikle bitki ve plastik atıkların yanması ile havaya zehirli gazlar salınmaktadır Bu gazların ise kanserojen olmalarının yanında havada asılı kalarak asit yağmurlarına neden olabilecekleri de unutulmamalıdır.
“Tamamen karışık ilkel sistemler yerine katı atıkların ayrıştırıldığı sistemleri ülkemize kurmalıyız”
Aşırı derecedeki hava kirliliğinin özellikle akciğer sorunu olan kişilerde soluum sıkışmalarına, nefes almada sorunlara neden olmasından korkulmaktadır. Bu kişiler dikkatli olmalı, şikâyetleri olması durumunda ilgili hekimlere başvurmalıdırlar. Artık bizim ülkemizde de katı atıkların depolanması için modern dünyanın kullandığı atık sistemleri kullanılmalıdır.
Tamamen karışık ilkel sistemler yerine katı atıkların ayrıştırıldığı sistemleri ülkemize kurmalıyız. Plastik, kağıt ve cam gibi yeniden kullanılabilir atıkların geriye dönüşümü sağlanmalıdır. Katı atık ayrıştırmada sadece merkezi yönetim değil, yerel yönetimlere de ciddi görevler düşmektedir. Bunun hayata geçirilmesi ile hem atıkların yeniden kullanımı sağlanarak çevreye zararı önlenecek, hem de yangınların önüne geçilecektir.
“Ülkemizin üzerinde kara dumanlar dolaşırken gösteriş amaçlı ‘Külliye’ yapılmaya çalışılması akıl alır gibi değil”
Avrupa Birliği’nde 2050’de sıfır atık pollitikası izlenirken, bizim ülkemizde hala daha filtresiz elektrik santralleri ve çöplük yangınları olması kabul edilebilir bir durum değildir. Bizim insanımızın da sağlıklı bir çevrede, insanca yaşamaya hakkı vardır. Hem insanımız hem de doğamızı korumak için mutlaka çevremizi koruyan atık sistemleri kurmalıyız. Bu umursamaz yönetim şekli ve kaynaklarımızın boşa harcanması kabul edilebilir değildir. Ülkemizin üzerinde kara dumanlar dolaşırken gösteriş amaçlı ‘Külliye’ yapılmaya çalışılmasını aklımız almamaktadır. Temiz çevre, temiz doğa bizim de hakkımız!