Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Girne milletvekili Ongun Talat, Meclis’in ilk denetim gününde yaptığı konuşmasında; ‘külliye‘ meselesi üzerinde durarak; “Bu ‘külliye’ TC’deki yeni rejiminin egemenliğini Kıbrıs’ın kuzeyine yaymanın, neo-Osmanlıcı bir israfın, bir şatafatın, TC’deki yoksul halkının sırtına iki buçuk milyar Türk Lirası daha külfet eklemenin simgesidir” dedi
Talat: Üstel’in parti başkanlığı TC Büyükelçiliği eli ile yürütülmüş bir operasyonun son halkasıydı
Talat, Meclis Kürsüsü’nde yaptığı konuşmada; Meclis’in yaz dönemi boyunca da yoğun ve hararetli bir siyasi gündemi olduğundan bahsedip, Faiz Sucuoğlu’nun UBP Parti Başkanlığı’ndan istifiasıyla UBP kurultayında başbakanlık görevi ile parti başkanlığının birleştirilmesinin operasyonun son halkası olduğunu söyledi; “Bu olay siyasi kulislerde Türkiye Büyükelçiliği eli ile yürütüldüğü çok iyi bilinen bir operasyonun son halkasıydı.UBP, Ünal Üstel’i parti başkanı yapmakla, Ünal Üstel’in ‘meşru bir Başbakan’a dönüştüğüne dair halkı kandırabileceğini düşünüyordu. Halbuki ‘görevlendirilmiş başbakan’ şimdi ‘görevlendirilmiş parti başkanı’ oldu” dedi.
“Görevlendirilmiş başbakan şimdi ‘görevlendirilmiş parti başkanı’ oldu”
Talat’ın Meclis’teki hitabının satır başları şu şekilde:
“Yasama tatili boyunca çok hareketli bir siyasi gündeme sahiptik. Bunların arasında yaşanan en çarpıcı gelişme operasyonun son halkası uyarınca Faiz Sucuoğlu’nun UBP genel başkanlığından ayrılması oldu. UBP’de Faiz Sucuoğlu’nun istifa etmesiyle yapılan UBP kurultayında başbakanlık görevi ile parti başkanlığının birleştirilmesi tam anlamıyla zamanın ruhunu yansıtan bir gelişmedir.
Bu olay siyasi kulislerde Türkiye Büyükelçiliği eli ile yürütüldüğü çok iyi bilinen bir operasyonun son halkasıydı. UBP, Ünal Üstel’i parti başkanı yapmakla, Ünal Üstel’in “meşru bir Başbakan”a dönüştüğüne dair halkı kandırabileceğini düşünüyordu. Halbuki “görevlendirilmiş başbakan şimdi “görevlendirilmiş parti başkanı” oldu. Dolaysıyla yine bu meşruiyet krizini halkın gözünde kesinlikle ortadan kalkmadığını halk vicdanında bu durumun kabul görmediğini bir kez daha belirtmek isterim.
“Külliye,TC iktidarının kültürel ve ideolojik hegemonyasını Kıbrıs’ın kuzeyine yayma amacıdır”
Bizim siyasi gündemimiz uzunca bir süredir Türkiye Cumhuriyeti’ndeki iktidarın tasarrufları ile belirleniyor. Örneğin son günleri külliye tartışmalarını ele aldığımızda, bu projenin TC iktidarının kültürel ve ideolojik hegemonyasını Kıbrıs’ın kuzeyine yayma amacından başka bir şey olmadığını görüyoruz. Külliye meselesi yalnızca külliyeden ibadet bir mesele değil.
Külliye zamanın ruhunu yansıtan bir sembol, bir simge. TC’deki yeni rejiminin egemenliğini Kıbrıs’ın kuzeyine yayma simgesi. Bunun yanında neo-Osmanlıcı bir israfın, bir şatafatın simgesi. TC’deki yoksul halkının sırtına iki buçuk milyar Türk Lirası daha külfet eklemenin simgesi.
“Laik cumhuriyet ilkelerine yapılan bu saldırı en başta Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesine yapılan bir hakarettir”
Cumhurbaşkanlığı’nın ve Meclis binalarının iç içe planlandığı bu proje, Türk tipi başkanlık sisteminin bir provası niteliğindedir. Proje kapsamında Cumhurbaşkanlığı ve Meclis Binalarının yanı sıra bir de cami planı var. Yani proje aslında seküler rejime başkaldırı simgesidir. Laik cumhuriyet ilkelerine yapılan bu saldırı en başta Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesine yapılan bir hakarettir.
“Yasama faaliyetinin yürütüldüğü, toplum liderinin bulunduğu bir yerleşkede caminin işi nedir?”
Yasama faaliyetinin yürütüldüğü, toplum liderinin bulunduğu bir yerleşkede caminin işi nedir? Yani egemenlik kayıtsız şartsın milletindir lafından vaz mı geçiyoruz. Egemenlik kayıtsız şartsız “Allahın”dır mı diyoruz acaba. Bu proje neresinden tutarsanız tutun, kültürel ve ideolojik yayılmacılığın simgesinden öte bir anlamı olmayan bir projedir.
“Bu proje Kıbrıslı Türklerin kurumlarının tasfiyesinin sembolür”
Bunların hepsinden önemlisi ise; bu projenin Kıbrıslı Türklerin kurumlarının tasfiyesinin sembolü olmasıdır. Yalnız inşaat sürecinde, bu nitelikteki devlet projelerini yürütmekle yetkili Planlama ve İnşaat Dairesi ve inşaatın başlaması için vize veren İnşaat Mühendisleri Odası yok sayıldı. Sürece dahil edilmedi.
“Egemenlik haklarınızdan vazgeçtiğiniz bir süreci bu topluma yaşatıyorsunuz”
Tamamen egemenlik haklarınızdan vazgeçtiğiniz bir süreci bu topluma yaşatıyorsunuz. Kurumların tasfiye edildiği yerde çıkar gruplarının şahsi ilişkileri devreye girer. Türkiye’de adrese teslim ihaleyi alan şirket, gelip burada inşaat firmaları ile taşeronluk anlaşması yapıyor, bizim kurumlarımız devrede değil. Bu tam anlamıyla devletin tasfiyesi anlamına gelir.
“Bu proje halkınız adına alt yönetim olmayı kabul ettiğinizin simgesidir”
Bu külliye projesi sizin şatafatlı açıklamalarınızın değiştiremeyeceği kadar halkın ihtiyacı değildir. Sizin halkınız adına alt yönetim olmayı kabul ettiğinizin simgesidir. Böyle bir proje ile prestij kazanacağınızı iddia etmek, Kıbrıslı Türkleri Avrupalı bir toplum yerine bir Ortadoğu ülkesi anlayışıyla yönetmeye soyunduğunuzu gösteriyor. Yurttaşın durumu önemli değil ama şatafatlı saraylarla biz dünyaya prestijimizi gösteririz anlayışını temsil etmeye başladınız. Gerçeklerden de koptunuz.
“Şatafatlı neo-Osmanlıcı yayılma politikaları karşısında direnmemiz de göç eden gençlere karşı boynumuzun borcudur”
Bundan sonraki süreçte bu yurda sahip çıkma kararlığında olan herkes yeni bir mücadeleyi ateşleyecek. Büyük bir savunma hattı kurulacağını bir kez daha belirtmek isterim. Bizim halkımıza bu yurda tutunmakla ilgili bir borcumuz var. Ülkemizin gençleri her geçen gün göç ederken bizlerin böyle şatafatlı neo-Osmanlıcı yayılma politikaları karşısında direnmemiz de göç eden gençlere karşı boynumuzun borcudur.”