KıbrısManşet

Kanatlı: TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun talimatıyla vatandaşlık dağıtmaya devam ediyorlar




Yeni Kıbrıs Partisi (YKP), Birleşik Kıbrıs Partisi (BKP), Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) ve Toplumcu Kurtuluş Partisi‘nin(TKP); Bakanlar Kurulu’nun ‘keyfi şekilde verdiği vatandaşlıklar’ için sembolik olarak dosyaladığı davaların ardından, YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı; “Hükümet özensiz ve ciddiyetsiz şekilde, talimatla vatandaşlık dağıtmaya devam ediyor” dedi

Kanatlı: TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun talimatıyla vatandaşlık dağıtmaya devam ediyorlar

YKP Genel Sekreteri Murat Kanatlı tarafından yapılan yazılı açıklamada; Türkiye Cumhuriyeti (TC) Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun talimatlarının yerine getirildiği ve vatandaşlık dağıtılmaya son hız devam edildiğine vurgu yapılarak; ‘keyfi bir şekilde verilen vatandaşlıkları YKP, BKP ve TDPTKP olarak mahkemeye taşıdıkları süreç hatırlatıldı.

Kanatlı; “19 Ekim’de Mahkemeler önünde, Avukatımız Öncel Polili‘nin ‘keyfi şekilde vatandaşlık verilmesinin en güzel örneği’ dediği, Bakanlar Kurulu kararı ile verilen 2 vatandaşlığın iptali için dava dosyalığımızın bilgisini vermişti”  diyerek süreci hatırlattı.

“İçişleri Bakanlığı, hatasını düzeltmek için bir skandala imza atarak vatandaşlık verdiği kişinin koruma altındaki verilerini basına servis etti”

Sözlerine, “20 Ekim’deki Resmî Gazete‘de gördüğümüz; vatandaşlıkların ‘sadece keyfi şekilde verilmesi’ devam etmiyor, buna ilaveten alınan kararlarda kişilerin bilgileri de tam ve doğru olarak da yazılmıyor” diye devam eden Kanatlı; 1983 doğumlu olan şahsa 1974 gazisi olduğu gerekçesi ile vatandaşlık verildiğinin fark edildiğini anımsattı.

Konunun sosyal medyaya ve basına yansımasının ardından İçişleri Bakanlığı‘nın skandal bir işe daha imza atarak ‘adı geçen kişinin TC Kimlik Kartı başta olmak üzere yasa ile koruma altında olan kişisel verilerini basına servis ettiğinin’ altını çizen Kanatlı; ilgili Bakanlığın bu sayede yazım hatası yaptığını ve bu yanlışın düzeltileceği bilgisini verdiğini de sözlerine ekledi.

“Hükümet yalnız kolay ve keyfi gerekçelerle değil; ayrıca özensiz, ciddiyetsizce vatandaşlık dağıtmaya devam ediyor”

Kanatlı açıklamasına şu şekilde devam etti:

“Basına bilgi verirken Avukat Öncel Polili; ‘Vatandaşlık demek bir ülkenin egemenliğinin kaç tane vatandaş varsa arasında paylaşılması demektir, biz egemenliğimiz böyle kolay şekilde verilmemesi için dava dosyaladık’ demişti ama son örnekte gördüğümüz gibi, hükümet yalnız kolay ve keyfi gerekçelerle değil; ayrıca özensiz, ciddiyetsiz şekilde de vatandaşlık vermeye devam ediyor.

“Dağıtılan vatandaşlıklar, bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dengeleri değiştirip seçme ve seçilme hakkkını açıkça ihlal edecek”

Bakanlar Kurulu kararı ile güzellik uzmanı ihtiyacı olduğu ya da avukatın yatırım yaptığı veya 1974 gazisi olduğu gerekçesi ile verilen vatandaşlıklar, tıpkı öğrenci iken Bakanlar Kurulu kararı ile Bertan Zaroğlu’na verilen vatandaşlık gibi, bir sonraki seçimde güzellik uzmanı, gazi, avukat ve diğer keyfi verilen yeni vatandaşların Milletvekili olmasının koşulları yaratması ayrıca yalnızca 2022’deki verilen vatandaşlıkların şimdiden bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminin dengelerini değiştirecek niteliğe ulaşması nedeniyle birçok uluslararası antlaşma ile güvence altına alınan seçme seçilme hakkının açıkça ihlal edilmesidir, bu nedenle açılan davalar önemlidir.

“Cenevre Konvansiyonu da uluşlararası hukukun bir parçasıdır ve ‘işgal bölgesi’ konumundaki bir yere nüfus taşımayı yasaklar”

Uluslararası hukuka atıfta bulunup; ‘Herkesin vatandaş olma hakkı var’ demek önemlidir. Doğrudur, her ülkenin ayrımcılık yapmadan yasal mevzuatı dahilinde elbette vatandaşlık vermesi gerekir ancak uluslararası hukukun seçmeli uygulanan bir tarafı da yoktur. Oraya atıfta bulunulacaksa; örneğin BM Cenevre Konvansiyonu da uluslararası hukukun bir parçasıdır. Cenevre Konvansiyonu‘nda haklı veya haksız diye ayırmaksızın askeri operasyon yapılan, işgal edilen bir bölgeye nüfus taşıma yasaklanmış, taşınması savaş suçu olarak tanımlanmıştır. Kıbrıs’ın kuzeyindeki vatandaşlığı konuşacaksak, bununla beraber konuşmamız gerekir.

“TC’deki birçok yetkilinin basında vatandaşlıkla ilgili açıklamaları, süreçlerin müdahalelerle ilerlediğini açıkça gösteriyor”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları da iç hukukun bir parçasıdır. Orada açıkça Kıbrıs’ın kuzeyi için Türkiye’nin yerel alt yönetimi denmektedir. Türkiye’nin alt yönetimi olan bir iradenin Türkiye vatandaşlarına kendi iradesi ise vatandaşlık verdiğini söylemek bu nedenle de mümkün değildir. Zaten TC’deki birçok yetkili kişinin basın önünde vatandaşlıkla ilgili açıklamaları, süreçlerin müdahalelerle ilerlediğini açıkça göstermektedir.

“Talimatla verilen vatandaşlıkların ‘uluslararası hukuk’ çerçevesinde verilmediğinin herkes farkındadır

En son Lapta’daki basın önünde diyalogları kimse unutmuş olamaz… TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu; ‘Bazı hükümetler olumsuz tutum sergiledi ama bu sorunun artık bundan sonra yaşanmayacağını görüyoruz’ demiş, İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler de; ‘Emriniz olur efendim’ anlamına gelen cevap vermişti. Yaşadığımız en son süreç; Mevlüt Çavuşoğlu’nun talimatlarının yerine getirildiğini göstermektedir. Bu nedenle bu verilen vatandaşlıkların uluslararası hukuk çerçevesinde de verilmediğinin herkes farkında.

“YKP, egemenliğin Türkiye Cumhuriyeti’ne devredilmesine, vilayetleştirilmeye, Hataylaştırılmaya karşı mücadeleyi sürdürecek”

Böylesi koşullar altında YKP, hem uluslararası alanda hem de bu coğrafyada demografik yapının değiştirilmesi, seçme seçime hakkının ihlal edilmesi karşı mücadele vermeye devam edecek… YKP, alt yönetimi olunan devletin vatandaşlarına buranın da vatandaşlığının verilerek egemenliğin daha da Türkiye Cumhuriyeti’ne devredilmesine, vilayetleştirilmeye, Hataylaştırılmaya karşı mücadeleyi sürdürmede kararlıdır.”









Başa dön tuşu