Sigorta Emeklileri ve Asgari Ücret
Geçtiğimiz hafta Meclis’te konuşulan bir konu özel sektör çalışanlarını yakından ilgilendiriyordu: Sosyal Sigortalar’dan emekli olup da Asgari Ücret’in altında maaş alan kişiler!
CTP Milletvekili Devrim Barçın bu konuyu gündeme getirerek UBP’yi suçladı ve kendi “iktidarlarında” bu sorunu çözeceklerini söyledi! UBP milletvekili, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu da Devrim Barçın’ın verdiği rakamları doğrulayarak, bu sorunu çözmek için yapmayı planladıkları şeyleri saydı.
Her iki parti yetkilisinin de “çözüm” olarak dile getirdiklerinin benzer olması dikkat çekiciydi. Ama bundan daha dikkat çekici olan ise sorunun kaynağını gizlemek konusunda her iki partinin de aynı zeminde buluşmalarıdır!
Söz konusu sözde çözümlerin ayrıntılı bir analizini ve neden gerçek bir çözüm olamayacaklarını hafta içi katıldığım televizyon programlarında yaptım. Bunlar haber olarak da yayınlandı, isteyenler bulup izleyebilir, okuyabilir.
Burada Sosyal Sigortalar Dairesi’nin yaşamakta olduğu “ödeme güçlüğü”nün nedenlerine ve nasıl ortadan kaldırılabileceğine odaklanmak istiyorum.
***
Öncelikle Sigorta emeklileri konusu her gündeme geldiğinde CTP, UBP, TDP fark etmeksizin rejim partileri tarafından kullanılan ve beni aşırı derecede rahatsız eden bir üsluptan bahsetmek istiyorum: “140 bin çalışan, 45 bin emekliyi ödemektedir!” Bu cümleyi herhangi bir rejim partisi yetkilisinden duyabilirsiniz.
Sadece bu cümle bile rejim partilerinin emekli kişilere nasıl baktığının göstergesidir: Çalışanların sırtındaki yükler, çalışmadan ödenen asalaklar, ne kadar erken ölürlerse o kadar iyi olacak olan beleş yeyiciler!
Oysa hepimiz biliyoruz ki, emekli insanlar kendi çalıştıkları süreler boyunca yaptıkları yatırımlardan ödenmektedirler. Emeklilerin maaşları, analarının ak sütü gibi helaldir. Hatta hak ettiklerinden azını maaş olarak almaktadırlar.
O kadar ki binlerce emekli, asgari ücretin altında ödenmektedir. Hem de en çok rahat etmeleri gereken, sağlık gibi kişisel harcamalarının en fazla olduğu, kendilerinden sonraki kuşaklara en çok yardım etmek isteyecekleri dönemde!
***
Sosyal Sigortalar Dairesi on yıllardan beridir gelir-gider dengesinin bozuk olması ile anılmaktadır! Tüm rejim partilerinin bu soruna “buldukları” çözümler ise: Faizi ile ödemek üzere borç almak, emeklilik yaşını arttırmak veya sigortalılara yapılacak ödemeleri (hastalık, kaza, hamilelik, emeklilik vb) azaltmak olmuştur.
Yani rejim partileri gelirleri arttırmaya değil, giderleri azaltmaya odaklanarak çözüm yaratmaya çalışmaktadır!
Giderleri azaltmak, faturayı emekçilere kesmek anlamına gelir. Asgari Ücret’ten az maaş alan emekliler gerçeği de bunun sonucudur! Oysa gelirleri arttırmak, bedeli sermayeye ödetmeyi gerektirir. İşte hiçbir rejim partisinin yapamayacağı şey de budur!
Gelir sorununun temel nedenlerinden biri, patronların (kktc vatandaşları dahil) işçilerini sigortaya kaydetmemesi, kaydettikleri işçilerin yatırımlarını yapmaması ve yatırım yaptıkları zaman da bunu gerçek maaşlardan göstermemesidir! Sosyal Sigortalar Dairesi’nin tahsilat sorunu vardır!
Ancak bunun giderilmesi için Yasa’da var olan İdari Para Cezası uygulanmamaktadır. 1976 yılından beridir, hemen tüm rejim partileri tarafından yönetilmiş olan daire tek bir patrona, tek bir ceza yazmamıştır!
Hükümet olmakla “iktidar olmak” arasındaki farkı anlayamayanlar için bundan daha iyi bir örnek bulmak güçtür! Bağımsızlık Yolu bu konuyu defalarca gündeme getirmiş, Sigortalar önünde hem UBP hem TDP bakanlıkları döneminde basın açıklamaları yapmış ama hiçbir yanıt alamamıştır!
***
Tahsilat sorunu böylesine kangrenleşmiş bir durumdayken, hangi rejim partisinin hükümette olduğuna bakılmaksızın ortalama iki-üç yılda bir patronların birikmiş prim borçlarına af uygulayan, yani sigorta borçlarını ödemeyen patronların faizleri silinen de rejim partileridir!
Dahası 2007 yılında CTP tarafından geçirilmiş olan sözde Sosyal Güvenlik Yasası’ndan sonra, yasal sıkıntı olduğu gerekçesiyle, kamu emekçileri dahil hiçbir emekçinin ek mesai ödemeleri için yatırım alınmamaktadır!
Sigorta’nın gelirlerini arttırmanın onlarca yolu vardır! İş kazası yaşanan işyerlerinin prim oranlarını arttırmak ve kazalardan kaynaklanan giderleri patronlara rücu etmek de bunlar arasındadır.
Tüm bu önlemlerin hayata geçmesi için, yeni bir yasa yapmaya da gerek yoktur var olan yasaların uygulanması yeter de artar bile! Sorun giderlerin fazla olması yani sigortalılar değil, gelirlerin kırpılması yoluyla Sigorta’nın zarara uğratılması yani patronlardır!
Çözüm de faturanın çalışan veya emekli olan emekçilere değil patronlara kesilmesinden geçer! Bunu da ancak Emekçi’nin Partisi yapabilir!