Anosognosia
Kıbrıs‘ın kuzeyine sıkışmış bir toplum olarak, bazen kendi gerçekliğimizi görmekte zorlanıyoruz.
Bunu, bir tür “anosognosia” olarak adlandırabiliriz.
Anosognosia, bir kişinin kendi sağlık durumunu anlamama veya kabul etmeme durumunu ifade eder.
Ancak bizde, bu durum bir toplumun kendi gerçekliğini görmezden gelme veya kabul etmeme şeklinde ortaya çıkıyor.
Çevremizdeki yolsuzluklar, skandallar ve başarısızlıklarla birlikte, hâlâ kendimizi bir tür refah adasında yaşıyor gibi görebiliyoruz.
Ancak asıl sorun, bu durumu sorgulamamak veya değişim için adım atmamaktır. Kendimizi adeta “cennette” zannediyoruz, ancak gerçekte “anosognosia” içindeyiz.
Yaşadığımız toplum olarak hasta olduğumuzun kabul edilmesi ve bu hastalığın, bazen şizofreni seviyesinde olduğunu idrak etmemiz gerekmektedir.
Bazıları için, hayat sadece dağlar, denizler, kumlar ve mangallarla dolu bir varoluş biçimi gibi görünüyor.
Ancak altında yatan gerçeklerin farkında değiller. Coğrafyanın güzelliği, yaşamın kendisiyle aynı anlama gelmiyor.
Hayattan taleplerde bulunmak, toplumu daha üretken ve başarılı yapabilir. Ayrıca, bu talepler, hatta etkisiz siyasetçileri bile işlevsel hale getirebilir.
Toplum olarak ne talep etmemiz gerektiğini ne de neyi talep etmemiz gerektiğini bilinçli bir şekilde kavradık.
Ancak bu bilinç, bazen çözümün bir parçası olmalıdır. Çünkü gerçek değişim, sadece bilinçli bir hareketle mümkün olabilir.
Kıbrıs’ın kuzeyinden, gerçeklikle yüzleşme ve daha iyi bir gelecek için harekete geçme çağrısı yapıyorum. Bu, sadece bir adanın hikayesi değil, aynı zamanda bir toplumun kendi gerçeğiyle yüzleşme çağrısıdır.
Gerçeklikten kaçmak yerine, onunla yüzleşmeli ve sorunlarımıza çözüm bulmak için birlikte çalışmalıyız. Yarının Kıbrıs’ı, ancak bugünkü gerçeklerle yüzleşen ve onları değiştirmek için adım atan bir toplumun eseri olabilir.