Katillerin Yazdığı Tarihi Reddetmek Zorundayız

Bize öğretilen tarih neyi anlatır?
“Kardeşin kardeşe düşman olduğunu”, “birlikte yaşamanın imkânsızlığını”, “herkesin kendi yoluna gitmesinin daha doğru olacağını”
Yani bize ne anlatılıyor? Korkmamız, uzak durmamız, unutmamız gerektiği.
İşte tam da bu yüzden, 1958’de katledilen ilericileri anmak sadece geçmişe dönmek değil, bugün için ayağa kalkmaktır. Geçmişi doğru şekilde bugüne aktarmaktır.
Fazıl Önder’i, Ahmet Yahya’yı, Dimitris’i, Andreas’ı…
Bu isimleri anmak, resmî törenlerde göz süzüp geçilecek bir “saygı duruşu” değildir.
Onlar, faşizmin her iki yanda da nasıl işlediğini, işbirlikçilerin nasıl aynı karanlıkta buluştuğunu anlatır bize. TMT ve EOKA’nın karşılıklı cinayetleri, aslında bir ortak düşmana yönelmişti; bir toplumun kardeşliğine, emeğin birliğine, adaletin sesine.
Geçtiğimiz günlerde YKP, Sol Hareket ve Devrimci Komünist Birlik’in yaptığı yürüyüş bu yüzden önemliydi.
Çünkü bu etkinlik bize bir şey hatırlattı; Bölücülük bir toplum hareketi değildir, bir projedir emperyalist güçlerin en etkin silahıdır.
Ve bu projenin sponsoru, Kıbrıs’ta hâlâ etkisini sürdüren sömürgeciliğin ta kendisidir.
Bugün hâlâ çocuklara “iki toplum” masalları anlatılmaya devam ediliyor. Eğitim sistemi, tarihi bir silah gibi kullanıyor ve kendiniz tarihimiz manipüle ediliyor. Ölülerin arkasına saklananlar, canlıların yaşamını rehin almış durumda.
Ve bizden susmamız, unutmamız isteniyor. Ama tarih susmaz. Hele bu topraklarda, kanla bastırılmış bir gerçekliğin üzerine kurulmuşsa eğer, hiç susmaz.
Gerçek tarih bu değil. Gerçek tarih, aynı fabrikada terleyenlerin, aynı meydanda dövüşenlerin, aynı hayali kuranların tarihidir.
Bu tarih ne okul kitaplarında var ne devlet arşivlerinde. Bu tarih sokakta, yürüyüşte, hafızasını unutmayanların sesinde yaşıyor. Ve bu ses şimdi bize diyor ki; “Unuttuğun her an, katili affettiğin andır”
Bölücülüğün bedelini Kıbrıs toplumu ödedi, hâlâ da ödüyor. Kendi tarihini bilmeyen, başkasının yalanına sığınır.
Bu yüzden artık kendimize şu soruyu sormamız gerekir: Gerçek tarihimizi sahiplenmek için daha ne bekliyoruz?
Bizi kardeş bilenleri mezara, bizi düşman görenleri meclislere taşıyan bu düzenin neresinde duruyoruz?
Çünkü mesele geçmiş değil. Mesele, bugün kimlerin sustuğu, kimlerin hatırladığıdır.
Mücadele asla bitmedi, bize bırakılan bu miras yük değil onurdur!