InstagramKöşe Yazarlarımız

Toplumsal Çürümenin Yansımaları: Bir Haftada Yaşanan Acı Gerçekler




Geçtiğimiz hafta, ülkemizin karşılaştığı sorunların yalnızca bir kesitiyle karşı karşıya kaldık.

Bu süre zarfında, Badadezden ve Bullezden olaylar, çöken okul ve kütüphane tavanları, israf edilen kaynaklarla yapılan saraylar ve saray yaverlerinin lüks gezinti günlükleri gibi konular gündemi işgal etti.

Ancak bu olaylar arasında, toplumun derinliklerine işleyen ve çözüm bekleyen birçok sorunun göz ardı edildiğini görmek kaçınılmazdır.

Sosyal medyada çöken okul tavanıyla ilgili yapılan yorumlar, aslında toplumun acı bir yansımasıydı. Gördüğümüz kadarıyla, insanlar bu tür trajik olaylara bile mizahi bir şekilde yaklaşabiliyorlar.

Ancak altında yatan gerçek, eğitim kurumlarımızın ve genç nesillerin geleceğinin nasıl ihmal edildiğidir.

Vergilerimiz, bu tür acil ihtiyaçlar için harcanması gereken kaynaklarla saray yapımlarına ve lüks gezintilere aktarılıyor.

Benzer şekilde, DAÜ‘de yaşanan kütüphane tavanı faciası da üzücü bir gerçeği ortaya koydu. Ülkemizin en temel ihtiyaçlarından biri olan eğitim, yeterli öncelik ve kaynak sağlanmadığı sürece, bu tür felaketler kaçınılmazdır.

Diğer yandan, Tatar‘ın Avustralya’ya yaptığı rögar kapağı açılışı gibi göz boyayıcı etkinlikler, gerçek sorunları örtbas etmeye yetiyor.

Bu tür etkinliklerle kamuoyunun dikkati, asıl meselelerden uzaklaştırılmaya çalışılıyor. Ancak artık halkımız, bu tür gösterişli olayları geçiştirmeye ve gerçek sorunları gündeme almaya başlamalıdır.

En vahim olaylardan biri, hayvancıların eylemi ve sonuçları oldu. Bu olay, sadece ekonomik sorunların bir yansıması değil, aynı zamanda toplumun derinlemesine çürümesinin bir göstergesi olarak da değerlendirilmelidir.

İnsanlar artık haklarını aramak için sokaklara döküldüğünde, siyasi elitlerin ve yetkililerin bu gerçekleri göz ardı etmesi yeşeren her umudu çürütmektedir.

Son olarak, Halil‘in askerlik hizmetini ret etmesi ve bunun sonucunda hapse atılması, ülkemizin demokratik ve insan hakları açısından ne kadar geri bir noktada olduğunu gösteriyor.

Hükümetin, eleştirilere karşı hoşgörüsüzlüğü ve muhalifleri susturma çabaları, demokratik değerlerimizin nasıl erozyona uğradığının da bir kanıtıdır.

Bu son bir haftada yaşadığımız olaylar, ülkemizin acil bir şekilde değişime ihtiyacı olduğunu gösteriyor.

Artık insanlar, gerçek sorunları ele alacak ve çözüm için harekete geçecek bir liderlikten ve politikadan başka bir şey talep ediyorlar.

Geleceğimiz için umut vaat eden bir yol haritası oluşturulmadığı sürece, toplumsal çöküşün önlenmesi mümkün olmayacaktır ve tek çıkar yolumuz silahsız ve sınırsız bir adada yaşamanın yolunu çizip ada barışını sağlamaktır.









Başa dön tuşu