Volt’u İyi Değerlendirmek Lazım
AB Parlamento seçimlerinden ders çıkarmaya çalışıyoruz. Yaptığımız değerlendirmeler elbette ki taraflı değerlendirmelerdir.
Tuttuğumuz taraf ise bu adaya bir an önce çözüm ve barışın önünü açacak siyasi dinamiklerin kendisidir.
AKEL tarihi hatasını telafi etmeye çalışırken DİSİ gibi sağdaki federal çözüm yanlıları da çözümsüzlük sürecini bir rant fırsatına dönüştürmenin keyfini çıkarıyorlar.
İki tarafın irredantizm saplantılı siyasi kuluçkaları ise bölünmenin nedenlerini pekiştirmek için oldukça statik bir direniş gösteriyorlar.
Bir tarafın cumhuriyetçileri uluslararası tanınmışlığı araçsallaştırarak kendilerini egemen hissettikleri bir yapıyı savunuyor, diğer tarafın cumhuriyetçileri de bir işgal sonucu ortaya çıkan ve savaş ganimeti imkânlarıyla semiren bir sözde devleti savunuyor.
Bir yanda Kıbrıslırumların İngiliz sömürgeciliğine karşı döktüğü kanların ödülü olarak gördüğü -kusurlu olsa da- Kıbrıs Cumhuriyeti, diğer yanda ise hem Kıbrıslıtürklerin hem de Türklerin kan dökerek elde ettiği topraklar üzerine kurduğu KKTC, işte tüm Kıbrıslıların yaşadığı gerçek dilem de budur aslında; iki tarafın da kendi gerekçelerine dayandırdığı bir irredantizm söz konusudur.
Bir üçüncü yol var mı? Var elbette…
İşte bu çıkarımlardan sonra VOLT’un ortaya çıkış nedenlerine ve hedefledikleri siyasi kazanımlara baktığımız zaman, her şeyden önce monistik ve sekter bir yapılanma yerine çoğulcu, amaç odaklı ve rasyonel kazanım öncelikli bir siyasi oluşumu buluyoruz karşımızda.
VOLT federal çözümü öngören, Kıbrıs’ı sadece iki toplumlu değil çok kültürlü niteliğe sahip bir ülke olarak algılayan siyasi bir karakter çiziyor.
Federasyon bölüşmek değil paylaşmak anlamında ele alınması gereken, etnik kimlikleri alt kimlik olarak tanımlayan, tek kimlik ve tek temsiliyete dayalı bir yapılanmadır.
VOLT’un Kıbrıs’ın belirsizliğin ve muğlaklığın hüküm sürdüğü bu kaotik siyasi ortamında ortaya çıkması ve hatırı sayılır bir de destek alması umarım CTP ve AKEL gibi çözüm yanlısı partilere de bir motivasyon oluşturur.
VOLT ayrıştırmak için değil çözüm ve barış yanlılarını bir araya getirmek amaçlı kurulan bir siyasi oluşumdur.
Sadece Kıbrıs için değil tüm AB ülkelerinde federal anlayışı nasyonalizmin bir panzehri olarak gören VOLT yeni bir hümanizmin kapısını aralamaya çalışıyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki yerel seçimlerde AKEL’in VOLT’ ile dayanışma halinde elde ettği kazanımlara bakarsak ne dediğim daha iyi anlaşılır sanırım…
Peki, kuzeyde durum ne?
Kuzeyde, yani bu sömürge ortamında durumlar epeyce karışık. Türkiye’nin alt yönetimi olmayı kendine yakıştıran ve parti kazanımları etrafında siyaset yapan bir anlayışın barış ve çözüm yanlısı olma konusundaki inandırıcılığı da sorgulanır elbette.
Doğrudan CTP’ye gelelim.
Birinci parti olma böbürlenmelerinin de kabardığı bu dönemlerde çözüme yönelik bir yapıcı girişim sinyali alan var mı? Onları ilgilendiren sadece KKTC’nin hükümeti olmaksa, çözümsüzlüğün kalıcılaşmasının nedenlerini sadece bölücü sağ siyasetin hanesine yazamayız.
Geriye şu sorular kalır;
CTP ne zaman tam anlamıyla rejim karşıtı bir refleksle çözümün önünü açıcı girişimlerde bulunacak?
Barış ve çözüm isteyen kitlelere öncülük yapacak radikal bir tavrı ne zaman CTP’den göreceğiz?
AKEL ve CTP ne zaman bir araya gelip federal çözüm konusunda ortak bir stratejide anlaşacaklar?
Sorular çoğalabilir elbette, ancak öncelikli olanlardan başlamak ertelemelerden bir fayda gelmeyeceğini anladığımızı gösterir…