Fiyatlar Nasıl Düşer?
Ekonomi, kanayan yaramız haline gelmiş durumda. Analizler, öngörüler ve öneriler havada uçuşuyorken, ben bu hafta bir adım geriden bakarak, ekonomik durumu çok daha basit bir şekilde sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Genel fiyat artışına enflasyon diyoruz. Peki, enflasyon düşerse fiyatlar düşer mi?
Hayır.
Enflasyonun düşmesi, fiyat artışının sadece oransal olarak azaldığını gösterir. Yani, fiyatlar yükselmeye devam ediyor, ancak fiyatın yükselme oranı düşüyor. Bir örnekle açıklayalım.
Yılda yüzde 100 enflasyon varsa, geçen sene bin TL ile yapabildiğiniz market alışverişini bu sene 2 bin TL ile yapabileceksiniz. Sonraki sene enflasyon yüzde 50’ye düşerse aynı market alışverişini 3 bin TL ile yapabileceksiniz.
Hatta enflasyon yüzde 50’ye değil de yüzde 75’e düşerse, aynı market alışverişini 3 bin 500 TL’ye yapabileceksiniz. Yani oransal olarak düşmesine rağmen, net fiyat artışı daha fazla da olabilir.
Enflasyon düşse bile biz baz etkisini hissetmeye devam edeceğiz, fiyatlar da artmaya devam edecek.
Bir de dövizin durumuna bakalım. Dolar kuru 1.15 TL’den 34 TL’ye kadar geldi. Yani 30 kat arttı.
30 kat artan Dolar kurunun 3 kat daha artması durumunda Dolar kurunun 100 TL olacağını görmek için de basit matematik bilmek yeterlidir.
Rakamlar arttıkça, ufak oranlı artışlar bile büyük etkiler yaratabiliyor.
Böyle zor bir durumda fiyatları düşürebilmek mümkün mü? Tabii ki mümkün.
Çok temelden başlayalım.
Fiyatların düşmesi için ya arz-talep dengesi oluşturulacak ya da devlet kontrolü arttırıp ayrıca fiyatların düşmesi için hazineden piyasaya para aktaracak.
Arz ve talep dengesi oluşturabilmek için, öncelikle nüfusu, nüfusun dağılımını, ihtiyaçlarını ve yeni gelişen talepleri çok iyi takip etmek lazım. Buna göre planlama yaparak, piyasayı yönlendirerek fiyatlar düşürülebilir.
Gördüğünüz gibi konu yine nüfus sayımına geliyor. Sadece o da yetmez, sonrasında sonuçlara göre çok iyi bir planlama ve yönetim gerekiyor.
Fiyatları düşürmek için bir diğer seçenek de devletin piyasa kontrolünü arttırıp aynı zamanda piyasaya para aktarmasıdır.
Dönemin başbakanı Faiz Sucuoğlu “Kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız. Bizzat ben süpermarketlere gidip, denetim yapacağım. Cezaysa ceza, kapatmaysa kapatma. Gerekirse rezil edeceğiz” demişti.
Marketleri denetlemek tabii ki başbakanın yapacağı iş değil ancak ciddi denetim yapılacağını anlatmak için böyle bir açıklama yaptığını düşünerek, doğru bir iş yaptı diyebilirim.
Ancak hükümet etkin bir denetim mekanizması kuramadı, yani bu sözünü yerine getiremedi.
Buna ek olarak Sucuoğlu “Sanal Bet Yasası hazır, Kripto Para Yasası hazırlanıyor” demişti. Maliyenin gelirini arttırarak, temel tüketim ürünlerine sübvansiyon yapması yani devletin ürünün fiyatını düşürecek destekte bulunması amaçlanmıştı.
Bu da doğru bir yöntemdir. Özellikle de kontrolü olmayan parayı kontrol altına alıp vergilemek, bu gelirle de temel ürünlere destek olup fiyatlarını düşürmek mantıklı ve gerçekçi bir hedeftir. Ancak bu da olmadı.
Bırakın yeni gelir kaynakları yaratmayı, hükümetin yaptığı vergi afları elektrik faturalarına “kötü yönetim bedeli” olarak yansısa yeridir.
Fiyatları düşürmek için uygulanması gereken yöntemler ciddi bir mali disiplin, güvenilir veri ve sağlıklı piyasa kontrolü gerektiriyor.
Bunlar için irade sahibi ve işi bilen yöneticiler gerekiyor. İşte, o zaman fiyatlar düşer.