“Çeler’in Dünyası”
Zeki Çeler’in açıklamaları, özellikle Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) gibi sosyal demokrat bir partinin liderinden beklenmeyecek bir zayıflığı ortaya koyuyor.
Bir yandan sosyal demokrat ilkelerden bahsederken, diğer yandan Ulusal Birlik Partisi (UBP) ile koalisyon kurma ihtimaline açık kapı bırakması tam bir çelişki örneğidir.
UBP, yıllardır Kıbrıs’ın kuzeyinde toplumsal eşitsizlikleri derinleştiren, yolsuzlukla anılan ve Türkiye’nin boyunduruğu altındaki politikalarıyla yerel halkı hiçe sayan bir siyasi çizgi izledi.
Böyle bir parti ile koalisyon kurma ihtimalini “sosyal demokrat programlarımızı uygularsak neden olmasın” diyerek geçiştirmek, Çeler’in politik samimiyeti ile birlikte toplumsallığını sorgulatır hale getiriyor.
UBP ile kurulacak bir koalisyon, Kıbrıs halkı için daha fazla ekonomik darboğaz, adaletsiz teşvik politikaları ve yerli üreticilerin aleyhine bir sistem anlamına gelir.
Çeler, TDP’nin “yerel iş gücünü koruyan ve sosyal devlet politikalarını hayata geçiren” bir vizyona sahip olduğunu savunurken, UBP’nin işgalci işbirlikçiliği ve neoliberal tavrı ile bunun nasıl bağdaştırılabileceğini de açıklayamıyor.
Çeler’in bu tutarsızlığı, TDP’nin tabanına olan güveni sarsacak ve partinin “herkesi kucaklayan” bir anlayışın ötesinde ilkesiz bir tavır sergilediğini gösterecektir.
UBP, yıllar içinde halkın çıkarlarını göz ardı eden politikalarıyla toplumun farklı kesimlerine zarar vermiştir.
Bürokrasideki yozlaşma, kamu kaynaklarının kötü yönetimi, çevreye zarar veren kalkınma projeleri ve Türkiye’nin gölgesinde kalarak Kıbrıs Türk toplumunun kendi ayakları üzerinde durmasını engelleyen uygulamalar, UBP’nin mirasıdır.
Böyle bir partiyle koalisyon kurmak, sosyal demokrat değerlerin altını oymak anlamına gelir ve TDP’nin ilkeleriyle bağdaşmaz.
Çeler’in bu açıklamaları, öncelikle kendisinin -eğer partisinin de onayı var ise- partinin ne denli iktidar hırsıyla hareket ettiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak, Zeki Çeler’in “herhangi bir partiyle koalisyona açığız” yaklaşımı, Kıbrıs’ta sosyal demokratik bir düzeni gerçekten savunanlar için bir hayal kırıklığıdır.
TDP bu yaklaşımı ile YDP dahil olmak üzere Kıbrıs Türk toplumunun varlığını reddeden toplumumuzu bitirmeye yönelik oluşturulmuş yapılar ile hükümet kurabilecek bir noktaya gelmiştir.
Bu sözde kucaklayıcı tavırdan vazgeçilmez ve olası seçilme durumunda bu yolda ilerlenir ise UBP’nin gölgesinde kalarak kendini yok etmeye mahkûm olmakla kalmaz; halkın çıkarlarına hizmet etmekten uzaklaşır, asimilasyon altında kalan gittikçe daralan toplumumuzun yok edilmesine yönelik sömürgeci politikalarında işbirlikçisi konumuna gelir.