Hasta Ülke Mi Dediniz?
YDP Genel Sekreteri Turan Büyükyılmaz, geçen gün çıktığı bir televizyon programında “KKTC’nin hasta bir ülke olduğunu, Türkiye’nin sırtında bir kambur olarak dolaşmakta olduğunu” söyledi.
Bir kere kamburlar hareket etmezler, yerlerinde sabit olarak dururlar. Fakat diyelim ki bu kendine özgü değişik hareketli bir kamburdur, onu sırttan atmak o kadar zor mudur?
Atsın sırtından ve bu kamburdan kurtulsun. Bu nasıl bir düşünce?
Ancak bu sözler hasta bir düşüncenin tezahürüdür.
Son yıllarda AKP sayesinde Suriye ve diğer Arap ülkelerinden sığınmacı adı altında alınan ve sayıları on milyondan fazla olan insanlar; Türkiye üzerinde kambur kambur olmuyor da taş patlasa yüz bin nüfusu bile bulmayan KKTC kambur oluyor.
Durum hiç de öyle değildir Turan Efendi!
Kıbrıs konusunu çok iyi bilmek ve ona göre konuşmak gerekir. Asıl Türkiye Kıbrıs’ın sırtından çok ama çok gelir elde etmektedir.
Hava sahası üzerinden geçen uçaklardan tutun da başka başka diğer kaynaklardan elde edilen gelirler, bunun en bilinen örnekleridir.
Ancak bu beyefendinin iddialarını bir an için doğru kabul edelim ve bu ‘dolaşan kamburun’ nasıl atılabileceğine bakalım.
Bu kamburu atabilmemin en kestirme yolu bir çözümdür.
İki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyondur. Haydi hep beraber bunun için mücadele edelim Turan Efendi. Ne dersiniz?
Biz hazırız. Öyle televizyonlarda ahkam kesmekle olmaz. Hodri meydan.
15 Kasım 1983 sonrası, TC’deki darbeci iktidarın Başbakanı Bülent Ulusu, yeni KKTC Meclisi’nden bir heyeti Ankara’ya davet etmişti.
O heyette Mecliste temsil edilen partilerden vekiller vardı. Ben de TKP adına o heyette yer almıştım.
Başbakan Bülent Ulusu’nun heyetimiz onuruna verdiği yemekte, tesadüfen adını şu an için anımsayamadığım Kıbrıs işlerinden sorumlu Devlet Bakanı ile yan yana oturmuştuk.
Gecenin ilerleyen saatlerinde ona şu soruyu sormuştum; “Muhalefet partileri olarak TKP, CTP ve DHP olarak, çoğunluğumuz olduğu halde bize hükümeti kurdurtmadınız. Her şeye rağmen kurmuş olsaydık bize darbe mi yapacaktınız?”
“Yoo, bir müddet sizi izleyecektik ve eğer memleketi satmazsaydınız sizi destekleyecektik” diye gülerek cevap vermişti.
“Hem siz bakmayın gelip sizi kurtardık biçimindeki söylemlere. Siz olmasaydınız da gene Kıbrıs’a çıkarma yapacaktık. Çünkü darbeyi yapanlar Yunan cuntası ve onun Kıbrıs’taki işbirlikçileriydi. Yunanistan’ın bizi güneyden de kuşatmasına izin mi verecektik? Siz sadece işimizi kolaylaştırdınız ve işi hukuksal zemine oturtmamıza yardımcı oldunuz” diye ilave etti.
İşte Kıbrıs konusu ile ilgili gerçekler bunlardır. KKTC TÜRKİYE’nin sırtında bir kambursa, bu kamburu başta kendi çıkarları olmak üzere kendisi yaratmıştır.
Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğunda onun varlığını, yaşamasını, Garanti Anlaşması ile kabul eden İngiltere ve Yunanistan ile birlikte Türkiye’dir.
İngiltere ve Yunanistan bu haklarını kullanmayı reddettiğinden Türkiye yalnız başına yerine getirmiştir.
Ve eğer Kıbrıs Türk toplumu 11 yıl, tüm olumsuzluklara karşı direnmeseydi, şehitler vermeseydi, Türkiye bu imkânı bulamayacaktı.
İşte Türkiye’yi burada meşru kılan da budur. Bu nedenle gelin hep birlikte Türkiye’nin sırtında dolaşan kambur diye nitelediğiniz bu durumdan Türkiye’yi kurtarmak uğruna federal bir çözüm için hep birlikte mücadele edelim. Var mısınız?