InstagramKöşe Yazarlarımız

Sistem Çökmüşken Dinçyürek Nereye Bakıyor?






Tatar‘ın atanması ve sonrasında süre gelen siyasi çöküş son olarak meclis başkanı seçimlerinde de önümüze çıktı.

Ve “dip” demek gerek ama o bile soru işareti.

Böylesi kötü bir yönetimde dibi görmek mümkün değil gibi, dipsiz kuyuya taş atmaktan farksız.

Sağlıkta olan son olayları ele aldığımızda, durumun vahametinin ne kadar kötü olduğunu tekrardan idrak etmiş olduk, işin kötü yanı farkındalık var fakat reaksiyon yok.

Ne toplum nezdinde ne de siyasette beklenen mücadele var.

Toplum olarak reaksiyon özelliğimizi kaybettiğimizi idrak etmem; eğitim yılı başlayınca okulların eğitime hazırlık konusundaki acizliğine verilmeyen tepkiler ile anlamak daha kolay oldu.

Ülkenin en hassas bireyleri olan bebeklerimiz dahi güvende değilse, bu ada yarısında olan sisteme nasıl güvenebiliriz?

Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek, kamuoyunun adalet beklentilerine ve hesap sorulması taleplerine yanıt vermek yerine, sistemdeki eksikliklerin üstünü örtmeye çalışan bir tavır sergiliyor.

Skandalın ardından beklenen açıklamaları yapmak yerine, “sağlık projeleri” ve “altyapı çalışmaları” gibi genel geçer vaatlerle durumu yatıştırmaya çalışması, sorumluluktan kaçmak olarak algılanıyor.

Böylesine büyük bir ihmale dair toplumun haklı endişelerini göz ardı edip, konuyu sistemde yapılacak yatırımlara indirgemek, halkın güvenini kazanmak bir yana, olanı iyice kötüleştiriyor.

Bugün beklenen laf değil; sistemde köklü bir temizliktir ve sorumluların yargı önüne çıkmasıdır.

Etil alkollü mamanın bebeklere verilmesine kadar giden sürecin her aşaması, Sağlık Bakanlığı’nın denetim eksikliğini, liyakatsizliğini ve halktan kopuk yapısını gözler önüne sermektedir.

Halk, kendisine göstermelik projeler sunulmasını değil adalet istiyor. Bakan Dinçyürek ve bu skandala karışan herkes, sorumluluğu başkalarına yüklemeden, hesap vermek zorundadır.

Dinçyürek’ten tutun sağlık yönetimdeki tüm bireylerin bırakın istifa etmeyi bu ihmalkârlıklarının hesabını mahkeme önünde vermeleri yani yargılanmaları gerekmektedir.

Ada tarihinde sağlıkta yaşanan en büyük trajedi ve ne istifa ne da hesap verme.

Toplum nezdinde da böylesi bir olayın bu derece tepkisiz ve günlük bir olaymış gibi ele alınması kabul edilir gibi değil.

Ve ben eminim ki; sağlık sektöründe buna benzer yüzlerce olay olmuştur fakat bir şekilde üstü örtülmüştür.

Süreci sonuna kadar takip edip yarınımız olan bu çocuklara bu ülke ne kadar yaşanılabilir olur hep birlikte göreceğiz.









Başa dön tuşu