InstagramKöşe Yazarlarımız

Sen Da “Gurur” Olurdun Çavuşoğlu






Oturduğun koltuğun sağladığı imkânlar olmayaydı sen da “GURUR” olacaktın Çavuşoğlu.

Çavuşoğlu bizi gene şaşırtmadı. Çavuşoğlu’nun anlamadığı olay; gitmek zorunda kalan gençlerin, kalmak zorunda olanların utancı olduğudur.

Nazım Çavuşoğlu’nun “Gençlerin ülkeden ayrılması gurur verici” açıklaması, bu ülkenin yönetiminin halkına sırtını döndüğünün açık bir itirafıdır.

Gurur?

Gurur, halkınızın refahını yükseltmekle duyulur. Gurur, gençlerin kendi topraklarında kalıp bu ülkeye katkı sunmasıyla hissedilir.

Ama bu?

Bu, bir halkın geleceğinin göz göre göre yok oluşudur. Ve bunu izleyenlerin tek yaptığı, bunu “gurur” maskesiyle süslemek!

Bu bir gurur değil utançtır. Hem de öyle bir utanç ki, geleceğe dönüp bakıldığında hatırlanacak tek şey kaybedilmiş nesiller olacaktır.

Göç Eden Umutlar, Kalan Enkazlar

Bu açıklama, devletin gençlere yaşanabilir bir ülke sunamadığını değil, artık bunu bile umursamadığını gösteriyor.
Yıllardır yapılan hataların, siyasi kayırmaların, haksızlıkların, işsizlik ve yoksulluğun bedelini gençler ödüyor.

Bu ülkenin dağlarına, sokaklarına, havasına kök salması gereken gençler, şimdi başka ülkelerin topraklarında kök salmak zorunda kalıyor. Her giden bir umut, her giden bir hayat.

Ve arkamızda ne kalıyor?

Çökmüş bir toplum, geleceksiz bir halk. Yönetenler için bu yalnızca istatistik olabilir. Ama bir anne, çocuğunu havalimanında uğurlarken gözyaşlarına boğuluyor.

Bir baba, umutla baktığı evladını toprağından koparmanın acısıyla boğuluyor veya bir baba evladının geleceği için ailesini geride bırakıyor. Bu mudur sizin “gurur” dediğiniz şey?

Eğer gerçekten gurur duyan bir yönetim olsaydınız, bu halkın gençlerini başka ülkelerde çalışmaya mahkum bırakmazdınız.

Gurur duyan bir yönetim, bir gencin umutsuzluktan pasaport kuyruğuna girmesini değil, kendi ülkesinde bir hayat kurmasını isterdi.

Ama siz! Siz, bu gençleri ne bir toprakla ne bir umutla ne de bir gelecekle bağlayabildiniz. Onları gönderiyorsunuz çünkü burada kalmalarını sağlayacak hiçbir şey bırakmadınız.

Kimse bu topraklardan keyfinden gitmiyor, Sayın Çavuşoğlu. İnsan, doğduğu yeri bırakıp gitmez. Toprağına, evine, anılarına sırt çevirmez.

Ama bu gençlere o kadar yük bindirdiniz ki, nefes alacak yer bırakmadınız. İşsizliği, adaletsizliği, partizanlığı “kader” diye sundunuz.

Hayatta kalmaya çalışan gençlere, çürümüş bir düzenin yükünü taşıttınız. Şimdi de onları göndermekten utanacağınıza, buna “gurur” diyorsunuz. Bu ne akıl almaz bir pişkinliktir!

Sayın Çavuşoğlu, bu açıklama yalnızca sizin değil, içinde bulunduğunuz yönetimin halkına karşı işlediği en büyük suçlardan birinin itirafıdır. Bu ülkeyi terk eden gençler, bir gün geri dönecek belki.

Ama geri döndüklerinde, sizin ve sizin gibilerin isimlerini birer utanç lekesi olarak hatırlayacaklar. Çünkü siz, onların hayallerini çaldınız, umutlarını gömdünüz, köklerini söküp attınız.

Ve gün gelecek, siz bu halkın vicdanında yargılanacaksınız. O gün ne bu sözleriniz ne de utanmazca saklamaya çalıştığınız suçlarınız sizi kurtaracak.

Çalınan bir neslin bedelini tarih yazacak, unutmayın.











Başa dön tuşu