InstagramKöşe Yazarlarımız

Çözümsüzlük Çözümdür






Madde I.

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Anayasası’nın Temel Maddeleri ile kurulan ve düzenlenen bağımsızlığının, toprak bütünlüğünün ve güvenliğinin idamesini ve aynı zamanda Anayasası’na riayet edilmesini sağlamayı taahhüt eder.

Kıbrıs Cumhuriyeti, herhangi bir devlet ile, tamamen veya kısmen, herhangi bir siyasi veya iktisadi birliğe katılmamağı taahhüt eder. Bu itibarla, herhangi bir devlet ile birleşmeyi veya adanın taksimini, doğrudan doğruya veya dolayısı ile teşvik edecek her nevi hareketi yasak ilan eder

Madde II.

Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bu antlaşmanın I’inci maddesinde gösterilen taahhütlerini nazara alarak, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini ve aynı zamanda Anayasa’sının Temel Maddeleri ile kurulan nizamı tanırlar ve garanti ederler.

Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık ayni şekilde kendilerini ilgilendirdiği nisbette, Kıbrıs’ın herhangi diğer bir devlet ile birleşmesini veya adanın taksimini, doğrudan doğruya veya dolayısı ile teşvik etmek gayesini güden herhangi bir hareketi yasak etmeyi taahhüt ederler

Yukarıda yazılanlar Kıbrıs Cumhuriyeti kurulurken garantör olan Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallığın altına imza koydukları Garanti Antlaşması’nın birinci ve ikinci maddesidir.

Bu antlaşma uyarınca 1994 yılında Türkiye’den onay alınarak, Türkiye’nin AB Gümrük Birliği‘ne katılımı karşılığında, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’ne katılım sürecine onay verildi.

Yine 1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’ye AB adaylık statüsü verilmesi karşılığında, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin çözüm olup olmadığına bakılmaksızın Avrupa Birliği’ne girmesine Türkiye onay verdi.

Türkiye, Kıbrıs kozunu kullanıp, siyasi ve ekonomik çıkarlar elde ederken, Kıbrıs Türk toplumu, Kıbrıs Cumhuriyeti çatısının altından uzaklaştırılıp, hep kaybeden taraf olmuştur.

Türkiye 4 Mart 1964’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda alınan 186 sayılı karara onay vererek başlattığı bu süreci şu anda pazarlık sınırını üst seviyeye çekerek, altına imza koyduğu Garanti Antlaşması’nın yasakladığı “iki ayrı egemen devlet” tezine dönüştürmüştür.

Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sahibi yapılırken de Avrupa Birliği’ne tam üye olurken de Türkiye’nin onayı alınmış, Kıbrıslı Türkler de siyasi rehine olarak kullanılarak, uluslararası hukukun dışında bırakılmışlardır.

Kıbrıs Türk toplumunun, “Kıbrıs Türk Halkı” söylemleri ile Garanti Antlaşması’nın yasakladığı “iki ayrı devlet” tezi ile Kıbrıs Cumhuriyeti çatısı altından tamamen çıkarılması bizi bekleyen tehlikedir.

İşine geldiğinde uluslararası antlaşmaları hatırlayan, işine gelmediğinde altına imza koyduğu antlaşmalardaki sorumluluklarını unutup, atadığı Ersin Tatar’ı kullanıp uluslararası hukukun dışında söylem yaptıran Türkiye, mart ayında yapılacak zirveye bu taleple gideceği için eğer üçüncü tarafların bir baskısı olmazsa, toplantıdan hiçbir sonuç alınmayacağı açıktır.

Yeni geçiş kapıları açılması için yapılan görüşme süreçlerinde yaşananlar ve bu konuda Türkiye’nin izlediği siyaset bizim öngörüde bulunmamız için yeterince ipucu vermektedir.

Belli ki üzerimizden yapılan pazarlıklardan, Türkiye yine bir şeyler koparmaya çalışmaktadır.

Taleplerini alsa bile, adanın kuzeyinde devam ettirdiği kolonicilik faaliyetleri nedeniyle bizi kolay kolay bırakma niyeti yoktur.

Çözümsüzlük Türkiye için çözümdür fakat Kıbrıs Türk toplumu için yok oluştur.













Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu