InstagramKöşe Yazarlarımız

Güvenlik Sorunları Ciddiyetle Ele Alınmalı!






Son günlerde Kuzey Kıbrıs’ta artan şiddet olayları, turist olarak gelen kişilerin cinayet işlemeleriyle daha da korkutucu bir boyut kazanıyor.

Özellikle, Lefkoşa’da yaşanan ve Ahmet Keskin’e silahlı saldırısında olduğu gibi, bir kişi buraya turist olarak girecek ve silahıyla başka bir bireyi vuracak, evet, devlet otoritesinin ve güvenliğin ciddi şekilde sorgulanmasına neden olmaktadır bu olaylar.

Ama nerde değil mi?

Çok yazdık, çok yazıyoruz da tınlayan devlet ve kurumları yoktur maalesef!

Bu nasıl bir devlet?
Bu şekilde devlet mi olur?

Hani derler ya iki ayrı devlet modelinde çözüm yaparız.

Sen nasıl bir devletsin de iki ayrı devlet modelinden de bahsedeceksin!

Önce devlet ol!

Bu yarı ülkeye, insanlarına sahip çık!
Can güvenliği yok!

Burası adeta sorma gir hanı olmuştur bir evvelisinden beri!

Geleni sokuyorsun ve sen devletsin öyle mi?
Buraya giren bu şahıs, hangi turist koşulları içerisinde girmiştir?

Cebinde kaç para ile buraya girdi?
Bunlara bakıldı mı?

Hiç zannetmiyorum.

Sadece hoş geldin sorma gir hanına denildi o kadar.

Her neyse.
Soralım bakalım.

Peki, bu tür olaylar nasıl gerçekleşiyor?

Evet, suçluların sınır geçişleri için iki temel soru, bu tür olayların temelinde yatıyor:

1. Tabancalar nasıl giriş yapıyor?

Turist olarak ülkeye gelen kişilerin, sınır kapılarında sıkı güvenlik kontrollerine tabi tutulması beklenirken, elinde silah bulundurarak nasıl geçiş yaptıkları ciddi bir endişe kaynağıdır.

Havaalanı ve diğer giriş noktalarındaki güvenlik taramaları, suçluların teçhizatlarını gizlemeleri için yetersiz mi kalıyor?

Yoksa bu tür aletlerin girişine dair bir güvensizlik durumu mu söz konusu?

2. Silahlar nereden temin ediliyor?

Eğer suçlular tabancaları ülke içinde buluyorlarsa, bu durum silah kaçakçılığına işaret eder.

Peki, kaçakçılık faaliyetleri nasıl bir boyuta ulaşmış durumda?

Silahların kime ait olduğu, nasıl edinildiği ve bu silahların kimler tarafından temin edildiği konuları acil olarak araştırılmalıdır.

Bu tür olaylar, yalnızca bireysel güvenliğimizi değil, aynı zamanda toplumun genel güvenlik algısını da derinden zedeliyor.

Devlet otoritesinin bu meseleye karşı nasıl bir tutum sergilediği sorgulanıyor.

Eğer turistik bölgelerde bu kadar rahatça silahlı saldırılar ve cinayetler işlenebiliyorsa, ciddi bir devlet ve güvenlik eksikliği söz konusu olduğu açık.

Yetkililerin, bu durumu yönetebilmek için artık çok ciddi olarak, etkili ve hatta gerçekten de önlemler alması gerekmektedir.

Güvenlik güçlerinin, sınır kontrollerindeki mevcut eksiklikleri varsa gidermesi, ayrıca silah edinimi ve kaçakçılığı hakkında sıkı denetimler yapması kritik öneme sahip.

Elde edilen bilgiler ve güçlü istihbarat ile suçun önlenmesi gerekir.

Bunları çok söyledik ve de çok yazdık, bugün yine aynı şekilde yazıyor ve uyarıyoruz.

Devlet olun diyoruz!
Evet.

Allak bullak olan güvenlik ortamı, sıradan vatandaşların korku içinde yaşamasına yol açıyor.

Giderek artan bu şiddet olayları, halkın huzurunu tehdit ederken, devletin bu konuda artık gerçekten alması gereken acil önlemleri bir an önce hayata geçirmesi gerekmekte.

Bu bağlamda, halkın müşteri olduğu kadar gözlemci olarak da çok önemli bir rol üstlendiği unutulmamalıdır.

Sonuç olarak, güvenliğimizin söz konusu olduğu bu karanlık günlerde, devlet yetkililerinin sorumluluk alması ve toplumun gözünde güven oluşturacak adımlar atması şarttır.

Aksi halde, daha fazla trajedi yaşanması kaçınılmaz olacaktır.

Bu nedenle, tüm tarafların bu meseleye ciddiyetle artık bakması gerekmektedir.













Başa dön tuşu