InstagramKöşe Yazarlarımız

Benim İnancım Bana, Senin İnancın Sana






Bu konular hakkında konuşmak dahi istemezken, içine düştüğümüz durumda yazı yazmam da gerekti maalesef.

İnsanların başörtüsü, dini inancı, Allah inancı, dua şekli, giyimi, namaz kıldığı veya kılmadığı, ibadet ettiği yeri, ibadet şekli kimi ilgilendirir ki?

Müslümanlık nağmeleri dizenler bilmiyorlar mı ki, kişinin ibadeti sadece Allah ve kulu arsındadır.

Ben Müslümanım diyen bir insan, kimseyi sorgulama ve/veya yargılama cüretinde bulunamaz, bulunmamalıdır da.

Bu ne hadsizlik, bu ne kindarlık, bu ne ırkçılık patlamasıdır anlamış değilim.

Eğer bu yaptıklarınız, topluma hissettirdiğiniz gibi seçim uğrunaysa, vay halinize! Çünkü toplumda yarattığınız bu ayrımcılığın hesabını Allah’a veremezsiniz.

Burada doğduk, burada yaşıyoruz. Başka yerde de büyük konuşmayayım ama asla yaşayamam. Memleket sevdalısı olduğum kadar, bölgemin de aşığıyım.

Bu memlekette; Nenem, annem, eşim, kardeşlerim, akrabalarım başörtülü diye hiçbir ayrımcılık yaşamadım. Aynı şekilde, namaz kılıyorum diye de linç edilmedim. Namaz kılmıyor, başörtüsü takmıyor diye de kimseyi eleştirme cüretinde de bulunmadım.

Zaten, ben Müslümanım diyen biri bu ayrımcılığı, insanları bölmeyi, ırkçılık yapmayı ters bulur. İnancı gereği bu kavgalara dahi girmez.

Sırf senin inandıklarına inanmıyor ve/veya yaşadıklarını ters buluyor diye, kâfir mi oldular? Veya sırf birilerinin yaptığı şekilde duruş sergilemedi diye, yobaz mı oldular?

Bu nasıl bir zihniyettir anlamış değilim. Ama bu konuda net bir düşüncem var ki; bunu tetikleyenler yaptıklarının altında ezilecekler. Bunu Allah kabul etmez!

Maalesef son günlerde yaşanan olaylarda görüyorum ki, doğduğum ve büyüdüğüm memleketim bu zihniyete ayak uyduruyor. Bu kısır kavgaların etrafında ayrışıyoruz.

Sevindiren tarafı da var tabii ki; İyiler ve kötüler ayrışıyor. Ben pencereye buradan bakıyorum.

Gelin, görün, yaşayın ve utanın! Dipkarpaz’da Hristiyan Rumlar ve Müslüman Türkler 50 yıldır birlikte yaşıyor.

Karşılıklı evlilikler oldu, Müslüman olanlar oldu, Hristiyanlığı seçenler oldu, ortak iş yapanlar, alışveriş yapanlar, kendi ibadet yerlerinde rahatça ibadet yapanlar, karşılıklı kahvehanelerimiz var, kendi okullarında kendi dilleri ile eğitim görenler, Müslüman Hristiyan cenazesine, Hristiyan Müslüman cenazesinde mezarlıklara gidip geliyorlar, orada yapılanlara inanmasa da saygıdan cenaze namazı kılanlar dahi var.

Müslümanlar, Hristiyan halkının tuttuğu oruç şekline ve ibadet şekline saygı duyarken, Hristiyanlar da aynı şekilde saygı da kusur etmezler.

Daha bir kere; “bu çan niye çaldı, bu nasıl namaz kıldı, bu cenaze de niye bunlar yapıldı” diyeni duymadım.

Papazın ettiği duaya el kaldıran Müslüman da var, İmam’ın ettiği duaya el kaldıran Hristiyan da. İki halk da bilir ki bu inançlar ve yaşananlar bizim kültürel zenginliklerimizdir. Ve herkes buna saygı duyar.

Kiliseye gelen de istediğinde başörtü takıyor, camiye gelen de içeride takıp, dışarıda çıkarıyor. Her iki halkta da başörtüsü olanlar var, olmayanlar da.

Ne yaşadıkları ortam ne komşuluk ilişkileri ne de birbirlerine olan saygı bozulmadı, bozulmaz da.

Çünkü karşılıklı menfaatten çok saygı ve düzgün bir inanış var.

Şimdi! Bunca yaşananlar ortada dururken, sırf birilerinin ekmeğine yağlar, ballar sürülecek diye bu toplum ayrışacak mı? Hadi be oradan! Bizi kimse ayrıştıramaz.

Dün neysek, bugün de aynı şekilde bu yobazlığa, gericiliğe izin vermeyiz.

Saygı ve sevgi her türlü kötülüğü yenecek.

Einstein’a karşı 50 bilim adamı bir araya gelip karşı bir bildiri yayınlamış.

Einstain’da “Haklı olsalardı, bir kişi yeterdi” demiş.

Biz; dinimizden de inancımızdan da yaşadıklarımızdan da emin bir şekilde hayata devam ediyoruz. Şüphesi olanlar düşünsün.

Güneşin Doğduğu Yerden, Herkese Selam Olsun.











Başa dön tuşu