Yamalı Kalem

Her başlangıcın bir sonu, herkesin daimî bir yeri vardır.
Hayatımı; aidiyet hissini yaşayanların bunu nasıl sağladıklarını merak ederek geçirdim.
Kalabalık aileleri, çatal kaşık seslerinin geldiği evleri, birbirine aşkla bakanları gördükçe varlığımı sorgulamadan alıkoyamıyorum kendimi.
Çünkü sayın yaratıcı beni, yüreği ve evi sırtında bir kaplumbağa gibi yarattı. Bizler yani Tanrı’nın yetim çocukları…
Ne bir şehre ne bir topluluğa ne bir eve ne de bir aşka sığdırılamadık, dünyanın yamalarıydık çünkü. Payımıza hep bir sürgün, hep yeni başlangıçlar düştü.
Kısır bir döngüde bir Anka gibi hayata sıfırdan başlarız, mutlak bir kader gibi…
Bir de sıfırdan başlamamın ne kadar zor olduğunu, çok uzun bir süre doğrulamayacağını söyleyen bir ton insan toplulukları…
Ah bu insanlar! Bunca zorluğun arasında yaşamayı bin kat daha zorlaştıranlar.
İnsanlar hep konuşur ama insanlar kaç fırtına anlattığını ve o fırtınanın ardından kaç kez doğrulduğunu, çiçek açtığını, bir cennet yarattığını bilmezler, bilemezler çünkü görmek istedikleri kadar varsındır onların yaşam pencerelerinden…
Uyumsuzluğumun, öfkemin en büyük nedeni de belki de buydu.
Fırtınadayız ve bu fırtına bu kez kuruttu filiz veren tüm kökleri.
Çiçek açar mıyız bilinmez ama yaşama inanç kalmadı yine de zorluyoruz filizi, çiçeği ve çiçekten bir cenneti…
Bir kızım bir de garip bir köşem var başka mülküm yok. E büyük zenginliğidir insanın evlatları ve yazıları. Yazılar da evlat gibi…
Birini rahminde besliyorsun, birini ruhunda ve her ikisini de dünyaya getirirken müthiş bir sancılı süreçten geçiyorsun.
Bu cehennemi en yaşanır kılanlarım…
Lefke benim ruhani çöplüğüm. Ruhumu kirleten tüm umutsuzluğu, olumsuzluğu, yaseminlerin portakal ağaçlarının arasından sıyırıp atıyorum üzerimden.
Ruhani çöplüğüme dönüştürdüm her bir kara parçasını…
Yamalı ve yaralı bir ruhun devam ettiği kadar devam etmeye çalışıyorum hayata.
Önümde Akdeniz arkamda Trodos…
Uyandığımda görebileceğim bir yerde de kocaman bir yazı; “one of the happiest moment’in life is when you find the courage to let go of what you can’t change…”
Yani diyor ki; “Hayattaki en mutlu anlardan biri, değiştiremeyeceğiniz şeyleri bırakma cesaretini bulduğunuz zamandır”
Işık olsun benliğime…
Işık olsun yeni başlangıcıma…
Senin olan sana geri döner derler…
Öyle midir sizce de?
Öperim hırpalanmış kalplerinizden…