InstagramKöşe Yazarlarımız

Büyük Milliyetçilere Duyurulur






Karpaz Yarımadası, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en doğu ucunda, doğal güzellikleri ve tarihiyle dikkat çeken, ancak coğrafi olarak izole bir bölgedir.

Bu izolasyon, zamanla ekonomik geri kalmışlık, yatırım eksikliği ve altyapı yetersizliği gibi sorunları beraberinde getirmiştir.

Özellikle genç nüfus için iş olanaklarının sınırlı olması, sosyal yaşamın yetersizliği, eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşımda zorluklar göçü teşvik eden temel unsurlar arasındadır. Buna bir de siyasetin yalan dolanları da eklenince halkın durumu ortada.

Bu göç süreci, yalnızca bireysel hayatları değil, bölgenin kültürel ve toplumsal dokusunu da doğrudan etkilemektedir.

Gençlerin bölgeyi terk etmesi, yaşlı nüfusun oransal olarak artmasına, üretkenliğin düşmesine ve yerel toplulukların zamanla erimesine neden olmaktadır.

Bunu özellikle Karpaz bölgesi güney köylerinde görüyoruz. Bu demografik boşluk farklı siyasi aktörler tarafından kolaylıkla değerlendirilebilir hale gelmektedir.

Mevcut yapıyı kullanmak onlar için çok kolay.

Gençlere anlatamadıkları yalanları, yaşlı kesime çok rahat anlatıp, Oyları alıyorlar. Bu bakımdan “göç” hepsinin işine geliyor.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) İçişleri Bakanlığı aracılığıyla Karpaz bölgesinde yaşayan Rumlara 15 bin euroluk ev yapımı destek programı sunması, salt insani ya da ekonomik bir yardım olarak değerlendirilmemelidir.

Bu tür destekler, bölge üzerindeki nüfuzunu artırma, orada yaşayan Rumların geri dönüşünü teşvik etme ve Kuzey’deki fiili durumu uzun vadede değiştirme amacına yöneliktir.

Tamam adamlar milliyetçilik yaptı ve burada yaşayan Rumlar göç etmesin diye destek verdi. Peki ya bizim

Milliyetçiler ne yapacak?

Hükümetin bu girişimlere karşılık verecek çok yönlü ve uzun vadeli politikalar üretmesi zorunludur.

Milliyetçiliği sadece söylemle, bayrak sallamakla veya hamasi nutuklarla sınırlayan anlayışlar; somut politikalar, üretim, istihdam, yerel kalkınma ve nüfusun bölgede tutunmasını sağlayacak altyapı projeleri konusunda çoğunlukla yetersiz kalıyor.

Oysa gerçek milliyetçilik, toprağa sahip çıkmak, gençlerin vatanında kalabilmesi için gerekli koşulları yaratmak ve uzun vadeli kalkınma planlarıyla halkı desteklemektir.

Bunu ne gördük ne de hissettik.

Bu noktada, özellikle Karpaz gibi stratejik bölgeler için özel kalkınma bölgeleri ilan edilmesi, tarım ve turizm gibi alanlara özel teşviklerin verilmesi, genç girişimcilere yönelik projelerin desteklenmesi gibi somut adımlar atılmadığı sürece, ne yazık ki bu göç dalgası sürecek ve bölge zamanla daha da zayıflayacaktır.

Aslında istedikleri bu ama ben yine de somut olarak yapılması gerekenleri yazayım.

Ne yapılmalı?

-Karpaz için özel bölgesel kalkınma planı hazırlanmalı.

-Genç nüfusa yönelik istihdam ve girişimcilik destekleri sağlanmalı.

-Ulaşım, sağlık ve eğitim gibi altyapılar güçlendirilmeli.

-Kültürel miras ve doğal güzellikleri koruyarak turizm potansiyeli geliştirilmeli.

-Bölgedeki halkın varlığının kalıcı hale gelmesi için konut ve yaşam destekleri sunulmalı.

Sonuç olarak, Karpaz bölgesi yalnızca bir coğrafya değil, aynı zamanda bir kimliğin, bir hafızanın ve geleceğin taşıyıcısıdır.

Gençlerin bu bölgeyi terk etmesi yalnızca bireysel bir tercih değil, aynı zamanda devlet politikalarının bir sonucudur.

Dolayısıyla bu meseleye sadece duygusal değil, akılcı, sürdürülebilir bir perspektifle yaklaşmak gerekir.

Aksi halde, bölge üzerindeki hakimiyet zamanla yalnızca siyasi değil, demografik olarak da tartışmaya açılacaktır.

Bu da geleceğimiz için ciddi bir tehlikedir. BÜYÜK MİLLİYETÇİLERE DUYURULUR!

Güneşin Doğduğu Yerden, Herkese Selam Olsun.











Başa dön tuşu