Köşe Yazarlarımız

Haberin Analitik okuması…






Şu anda sürmekte olan NATO Zirvesi sıradan zirvelerden biri değil, çünkü NATO “yeni stratejik konseptini” kabul edecek

NATO Zirvesi, İspanya’nın başkenti Madrid’de başladı. Üye ülkelerin liderleri, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını görüşmek ve NATO’nun yeni stratejik konseptini belirlemek üzere bir araya geldi.

***

Şu anda sürmekte olan NATO Zirvesi sıradan zirvelerden biri değil, çünkü NATO “yeni stratejik konseptini” kabul edecek.

NATO gibi çok önemli ve devasa bir aygıtın “stratejik konsept” değişikliği her zaman “analitik” bir okuma gerektirir.

NATO’nun stratejik konsept değişikliği dünyada da ciddi bir sarsılma manasına gelir çünkü…

***

Analitik okuma;
“Üst düzey düşünme becerilerini kullanarak metni anlamak için farklı öğrenme alanlarındaki bilgileri çağırmak, uygun olanı seçmek, karşılaştırmak, sorgulamalar yaparak kendi çıkarımına ulaşmaktır”…

Kısacası etkileri çok geniş olabilecek bir haberi, sadece haber olarak okumayı bir yana bırakarak, etkilerini öngörmeye çalışmak, olası sonuçları zihinsel olarak değerlendirmektir.

NATO’nun öyle sık olmayan “stratejik konsept değişimi” de işte böyle bir okumayı gerektiren bir haber…

***

1999 yılında da NATO bir konsept değişikliğine gitmişti. Washington Zirvesi’nde siyaset ve güvenlik konularında değişen şartlar göz önüne alınarak konsept güncelleştirildi.

“Demokrasi, insan hakları ve hukuk devletine” bağlılık vurgulandı.

***

“NATO’nun yeni misyonu çerçevesinde, ortak savunma sistemine dayanan geleneksel 5. madde sorumluluklarının dışında ilk kez ‘alan dışı’ müdahale kavramı ortaya kondu.
Buna göre NATO’nun görevi sadece üye ülkelerin topraklarının savunulmasıyla sınırlı kalmayacak. İttifak, gerekli olduğu durumlarda coğrafî alan dışındaki bölgesel ve etnik çatışmalara da müdahale edebilecekti. Bu çerçevede kriz yönetimi ve barışı koruma operasyonlarına ağırlık verme kararı alındı. Böylece üstlendiği yeni misyon ile ‘ortak savunma sistemi’nden ‘ortak güvenlik sistemi’ne geçen NATO, Avrupa eksenli güvenlik anlayışından uzaklaşarak küresel çapta bir güvenlik misyonu benimsedi.”

***

“Kosova Krizi, NATO açısından bir dönüm noktası oldu. Avrupa’da güvenlik ve savunma konularını yeniden değerlendirmeyi gündeme getiren kriz, ‘alan dışılık’ kavramının ilk kez NATO’nun güncelleştirilmiş Yeni Stratejik Konsepti’ne girmesine sebep oldu. Kosova Krizi’ne NATO müdahalesini meşrulaştıran bu durum, bazı kesimlerce ‘ulusal egemenlik’ kavramının sarsılması olarak da değerlendirildi.”

***

27 Mart 1999’da, Sabah gazetesinde “Ulusal sınırlar mı, insan hakları mı?” başlıklı yazımda bu yeni değişimi şöyle değerlendirmişim:

“Yugoslavya Devleti’nin ‘Arnavut’ kökenli vatandaşlarına karşı uyguladığı şiddet politikaları sonucu, bir yıl içinde iki bin kişinin ölüp, dört yüz bin kişinin göçe zorlanması, Amerika’nın önderliğinde NATO’yu harekete geçirdi. NATO, Kosova halkını, Yugoslavya Devleti’ne karşı ‘şiddet’ kullanarak korumaya girişti.”

Yazıya şöyle devam etmişim:

“NATO’ya bu ay yeni katılan Çek Cumhuriyeti Devlet Başkanı Vaclav Havel, ‘uluslararası kamuoyunun etkisi ve askeri bir müdahaleyle Bosna ya da Kosova halklarına çok kültürlü bir sivil toplumun dayatılıp dayatılamayacağı’ konusundaki soruya şöyle cevap veriyor:
‘Askeri müdahale ile sivil bir toplum oluşturulabileceğini düşünmüyorum. Ama en azından diktatörlükleri, şovenleri ve otoriter hükümetleri hizaya getirebilir. Silahların yeniden kılıflarına sokulması için bir ateşkes sağlayabilir. Böylelikle, insanların özgürce yazmaları ve tartışmaları, rahatça temsilcilerini seçmeleri ve böylelikle sivil toplumun temellerini atmaları mümkün olur.
Bir devletin sınırlarından daha yüksek değerler var. Eğer barış ve istikrar içinde, bir ülkenin bazı kesimleri otonomi veya bağımsızlık istiyorsa, ya da başka bir devletin egemenliği altında yaşamayı arzuluyorsa, bunu dikkate almak gerek. Bu işlerin asgarisidir. Her küçük kasabanın özerk olma arzusu giderilmelidir demiyorum, yoksa bu dünya düzenini çatlatır. Bu gerçekleştirilemez. Fakat vatandaşların arzularına kulak verilmelidir.’”

Ve yazıyı şöyle bitirmişim:

“Ulus-devlet hipnozları ile ‘insanın insan olmaktan doğan değerlerini’ her şeyden fazla önemseyen yeni çağın ilkeleri ayrışıverdi.
İnsanlar, devlet sınırlarından çok daha önemli bir hale gelmeye başladılar.
NATO, halkına zalimce davranan bir devlete ilk kez, ‘içişlerine karışarak’ savaş açtı.
Dünya değişiyor’ deyip duruyoruz. Bunlardan daha çarpıcı bir değişim olur mu?”

***

1999’daki NATO Zirvesi ve “stratejik konsept” değişikliğinden 2022’deki NATO Zirve’sindeki “stratejik konsept” değişikliğine…

O zamanki değişim Miloseviç iktidarının sonunu getirmişti… Balkanlar’da deprem yaratmıştı…

Bu yeni değişiklik nasıl bir sonuç getirecek? Dünya bundan nasıl etkilenecek? “Analitik okuma” demem bu…

NATO haberini okurken olabilecekleri de düşünmek.

Çünkü bu değişimle birlikte mutlaka başka şeyler de değişecek.

—–
Kapak Görseli: Marek Studzinski (Pixabay)









Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu