Kadın Eğitimi Kolektifi, Alevi Kültür Merkezi Kadın Komisyonu, Anonim Gençlik, Baraka Kültür Merkezi,
Bağımsızlık Yolu, Basın Emekçileri Sendikası (Basın-sen) ve Eşit Hak ve Adalet Sendikası’nın (Haksen) düzenlediği 25 Kasım Kadına Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü temalı protesto eylemi gerçekleştirildi
“Kadınların emeği üzerindeki sömürü büyüyor”
25 Kasım Organizasyon Komitesi tarafından düzenlenen eylemde eylemciler sloganlar ve pankartlar eşliğinde Başbakanlık önüne yürüdü.
Burada bir basın açıklaması yapan eylemciler şunları kaydetti;
“62 yıl önce bugün, Dominik’te ülkelerindeki diktatörlüğe karşı direnirken öldürülen üç özgür ruhlu kadının mücadelesi hâlâ yaşıyor. Mirabel kardeşlerle simgeleşen Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde kelebeklerin kanat çırpışlarını duyuyor onların ışığında yoksullaşmaya, muhafazakarlaştırmaya ve şiddete karşı meydanlarda buluşuyoruz.
“Muhafazakarlaştırma politikaları kadınları tehdit edici niteliktedir”
Kadınların yaşadığı cinsel ve sınıfsal sömürünün daha da görünür hale geldiği neoliberal bu dönemde, muhafazakarlaşma ve dinsel gericilik dalgasıyla bir yandan kadınların bedeni üzerindeki baskı artarken bir yandan da, düşük ücretle güvencesiz çalışma koşulları, hayat pahalılığı, yoksullaşma, ücretsiz kamusal eğitim, sağlık gibi hizmetlerin geriletilmesiyle kadınların emeği üzerindeki sömürüyü de artmaktadır.
Özellikle son yıllarda ülkemizde de görünür bir şekilde artan muhafazakarlaştırma politikaları başta kadınlar olmak üzere halkın hak ve özgürlüklerini ve sivil, demokratik değerlerimizi tehdit edici niteliktedir.
Kahkahasında saçına, giyiminden sokakta yürümesine kadar kadının üzerine baskı kurmayı ve kadınları kamusal alandan çıkarıp özel alana hapsetmeyi amaçlayan bu gerici zihniyetin adamızda boy vermesine kadınlar izin vermeyecek.
Gazetemizin Memura Zorunlu Din Dersi haberi de konuşuldu
Kavşak başlarında türeyen camiler çoğalırken devlet tarafından tek sığınma evi kurulmaması gelmiş geçmiş hükümetlerin iş bilmezliği değil, bilinçli olarak icra ettikleri bir devlet politikasıdır.
Sosyal Hizmetlere bütçe ayrılmazken ve uzun yıllardır personel ihtiyacı giderilmezken Din İşleri Dairesine ve Vakıflar İdaresi’ne ek bütçelerle milyonlar saçılması tesadüf değildir.
Okulu, hastanesi, toplu taşıması olmayan bir ülkeye külliye inşa edilmesi de yine aynı bilinçli politikanın tezahürüdür.
Son olarak; Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanının Başbakanlık bünyesinde çalışan emekçileri mesai saatleri içerisinde tehditle din derslerine götürmesi toplumun laik değerlerine zarar verdiği gibi yürütmenin başı konumunda olan işbirlikçi hükümetin Anayasayı bir kez daha delmesine neden olmuştur.
Biz bu ülkeyi yurt bilen kadınlar, ülkemize dayatılan neoliberal muhafazakar politikaların buraya kök salıp büyümesini varlığımıza bir tehdit olarak görüyoruz.
Çünkü biliyoruz ki, ülkemizde muhafazakarlaştırmanın ve yoksullaşmanın tırmandırılması, kadınların emeği, bedeni ve kimliği üzerindeki baskıyı çoğaltacaktır.
“Gericiliğin yaygınlaşması kadınları şiddete açık hale getirecektir”
Kadına yönelik şiddeti önleyici ve kadınları şiddetten korucuyu önlemler alınmazken gericiliğin yaygınlaşması evde, işte, sokakta çoğalması biz kadınları şiddete açık hale getirecektir.
Bizler dinsel gericiliğin ve muhafazakarlaştırmanın karşısında duruyor ve hükümet edenlerin yüzüne söylüyoruz: Kadınlar olarak bu ülkede yobazlığa geçit verecek değiliz! Ülkemize dayatılan islamlaştırma politikalarına boyun eğmeyecek, bugün bunun simgesi haline gelen külliyeye karşı durmaya devam edeceğiz.
Bu ülkede yaşayan çocukların henüz soyut düşünme becerisi bile kazanmamışken kuran kurslarına, din derslerine maruz bırakılmasına var gücümüzle engel olacağız.
Özel sektörde ucuz ve esnek iş gücü olarak görülen biz emekçi kadınlar özel sektörde sendikalaşma talebini daha da yükselteceğiz.
“İstismara karşı korumasız bırakılan her çocuğun hesabını tek tek soracağız”
Gece kulüplerinde gayri insani koşullarda çalıştırılan ve yaşayan kız kardeşlerimizin özgürleşmesi için gece kulüplerinin kapatılması, mülteciler ve göçmen kadınların özel olarak uğradığı ayrımcılık ve sömürüye karşı koruyucu sosyal politikaların geliştirilmesi için de sokakta olmaya devam edeceğiz.
Kelebeklerin kanat çırpışındaki isyanı, yürüyüşümüzün ardından Başbakanlık’ta sonlandırırken buradan bir kez daha vurgulamak isteriz ki böyle geldi ama böyle gitmeyecek! Kadınlar eşitsizliğe, ayrımcılığa, sömürüye geçit vermeyecek.
İster Bakan, ister koca, ister patron, ister hoca olun şiddete uğraya her kadının, istismara karşı korumasız bırakılan her çocuğun hesabını tek tek soracağız.
Göçmen, işçi, öğrenci, seks kölesi, ev emekçisi, işsiz fark etmeksizin tüm kız kardeşlerimiz özgürlükleri bu tehditten, şiddetten ve sömürüden kurtulana dek yakanıza yapışacağız”
Talepler:
Başbakanlık Denetleme Kurulu Başkanı Derhal Görevden Alınsın!
Din İşleri ve Vakıflar İdaresi’ne ayrılan bütçe
Sosyal Hizmetlere Harcansın!
Alo 183 hattına derhal alt yapı kazandırılsın!
Kadına yönelik şiddet suçlarına ağır teminat koşulları getirilsin!
Külliyeye Hayır, Sığınma Evi Hemen Şimdi!