KıbrısManşet

İncirli: Benim ağzımdan hiçbir zaman “Bu konuda yetkim yoktur” lafı duyulmayacak




Cumhuriyetçi Türk Partisi‘nin (CTP) Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) adayı Sıla Usar İncirli, adaylığı ve milletvekilliği hakkındaki soruları yanıtladı, “Ben Belediye Başkanı olsaydım, kaçak külliyeyi mühürlerdim” dedi

İncirli: Lefkoşalının söz hakkı, Lefkoşalının iradesi çalınmıştır

Özgür Web TV’de yayınlanan “Özgür Yorum” programında Damla Dabis’in sorularını yanıtlayan İncirli, kaçak külliye konusunda yapılan eylemler hakkında değerlendirmede bulundu.

İncirli, “Esas mesele, kendi kararlarımız dışında bir parlamento binasının yapılmasına karar verilmesi, Lefkoşalının düşünceleri ve fikirleri alınmadan, onların söz hakkı ezilerek, çiğnenerek Lefkoşa’daki çok önemli bir yeşil alanın bina yapılarak kullanılacak olmasıdır. Lefkoşalının söz hakkı, Lefkoşalının iradesi burada çalınmıştır. Aslında Kıbrıslının, Kıbrıslıtürklerin iradesinin çalınmış olduğu bir durumun görüntüsüdür bu” dedi.

“Lefkoşalıya sormak lazım; ‘Sen bu yeşil alanda ne görmek istiyorsun?’ diye”

Ağırlıklı olarak 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana Kıbrıslıtürklerin iradesinin erozyona uğratılması üzerine çok ciddi bir baskı yapıldığını ve bunun da gittikçe arttığını belirten İncirli, her geçen gün Kıbrıs Türk toplumunu ilgilendiren konuların, onun dışında kararlaştırılıp yürürlüğe koyulduğuna işaret etti.

İncirli, “Bizim karşısında durmamız gereken budur. Biz CTP olarak da başından beri bunun karşısında durduk ve bununla ilgili çalışmalar yürüttük. Yapılması gereken şey şudur aslında: Lefkoşalıya sormak lazım; ‘Sen bu yeşil alanda ne görmek istiyorsun?’ Onun kent hakkı vardır, onun kendi şehriyle ilgili karar verme ve karar verme süreçlerine katılma gibi bir söz hakkı vardır, bu birincisi” dedi.

“Ben Belediye Başkanı olsaydım önüme izinsiz, ruhsatsız bir inşaat geldiği takdirde yasanın bana verdiği yetkileri tereddütsüz kullanırdım”

İncirli şöyle devam etti;

“İkincisi; Eğer bir Meclis Binası yapılacaksa Cumhuriyet Meclisi’miz vardır, 50 tane Milletvekili vardır, insanlarımız daha Ocak 2022’de gidip Meclis’e girecek olan temsilcilerini seçmişlerdir. Meclis’in de haberi olmadan, fikri alınmadan, Meclis de sürece dahil edilmeden böyle bir karar üretildi. Dolayısıyla burada Kıbrıslıtürklerin iradesi çiğnenmiştir ve eşit derecede önemli olan da; Lefkoşa halkının kendi kentiyle ilgili söz söyleme hakkı, karar verme hakkı ve kent hakkı çiğnenmiştir.

Ben eğer Belediye Başkanı olsaydım böyle bir dönemde; elbette önüme izinsiz, ruhsatsız bir inşaat geldiği takdirde, her izinsiz ve ruhsatsız inşaata yapacağım şekilde yasanın bana vermiş olduğu yetkileri tereddütsüz kullanırdım.

“Bu yapılması gereken bir şeydir çünkü yasa bunu emretmektedir”

Çünkü yasaların Belediye Başkanı’na, Başbakan’a ya da Bakan’a verdiği yetkileri kullanmaları bana göre bir tercih değildir. Bu yapılması gereken bir şeydir çünkü yasa bunu emretmektedir. Bu durum ‘kendi tercihimi kullanacağım, kendi tasarrufumu oluşturacağım’ bir durum değildir kesinlikle.

Burada yasa ne diyorsa, o yetkide olan kişi gider ve onu yapar. İzinsiz ve ruhsatsız ise bu inşaat, elbette belediyenin orada gidip yasanın kendisine verdiği yetkiyi kullanması gerekir.

“Bu ülkede yoksulluk salgını vardır”

Doğrusunu isterseniz eğer CTP hükümette olsaydı, böyle bir inşaatın başlamaması için bütün ağırlığını koyardı, ve yine hükümette olmamız durumunda da bu inşaatın öncelikli olarak halkın önceliklerine ve ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi üzerine de yine baskı yapacağız.

Bugün baktığınızda bu ülkede pandemiyle başlayan ama kötü yönetimlerle iyice derinleşen bir ekonomik kriz vardır. Bu ülkede yoksulluk salgını vardır. Alım gücü yerlerdedir. İnsanlar temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar.

Şu anda bir yumurtayı üç çocuğuna bölüştürmeye çalışan annelerin olduğu bir dönemde yaşıyoruz. Çocuklarının okul masraflarını karşılayamıyorlar. Çocuklar cep harçlıklarından mahrum. Aileler faturalarını ödeyemiyorlar, insanlar işlerini kaybediyorlar.

“Biz olsaydık bu ülkeye bunu yapmazdık”

Böyle bir ekonomik krizde hiçbir yönetici, hiçbir siyasi önceliği bir Meclis Binası’na vermemeliydi. Biz olsaydık vermezdik, bu ülkeye bunu yapmazdık. Bu ülkenin başka ihtiyaçları da vardır. Hastane ihtiyacı da vardır, okul ihtiyacı da vardır, çok daha ivedi ve acil ihtiyaçları vardır. Onları gözetirdik. Hükümete geldiğimiz zaman da tavrımız yine bu olacak.

Her şeyden önemlisi, bunun bir irade sorunu olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor çünkü biz irademize sahip çıkmak mecburiyetindeyiz. Eğer biz irademize, sözümüze, Lefkoşa’ya ve Kıbrıs Türk toplumuna, ülkemize sahip çıkmasak; bugün bu inşaat olur, yarın daha başka bir şey olacak ve bunlar artarak gidecek. O yüzden esas yapmamız gereken irademize bütün gücümüzle sarılmaktır, onu erozyona uğratacak her şeyin karşısında da dimdik durmaktır.

“Meclis’in bertaraf edilmesi, halkın bertaraf edilmesi kabul edilemez”

Bu konunun Meclis’te mutlaka gündem olması ve bununla ilgili de bir karar alınması üzerinde büyük bir baskı oluşturuyoruz. Şu anda da yaptık bunu Meclis’te ama bununla ilgili bir karar üretilmedi. Bu gibi kritik kararlarda, bu gibi kalıcı kararlarda (çünkü o bina orada kalıcı olacak) Meclis’in bertaraf edilmesi, halkın bertaraf edilmesi kesinlikle kabul edilemez.

Biz katılımcı demokrasiye inanan insanlarız, biz bir şehirde yaşayan insanların kendi şehirleriyle ilgili konularla ilgili verilecek kararlara katılmaları gerektiğine inanan insanlarız, aynı zamanda da Kıbrıs Türk halkının seçtiği insanların, Milletvekillerinin, Meclis’in bu gibi kritik konularda karar ürettikten sonra bunu yapmaları gerektiğine inanırız. Şimdi bu oldu; bununla ilgili karar alma süreçlerini çalıştıracağız ve sonuçta birlikte ilerleyeceğiz.

“Lefkoşalılar halen yaşadıkları o kötü günlerin yasını tutuyorlar”

Lefkoşa’da çok ciddi bir vizyon daralması var. Lefkoşalılar aslında bu vizyon daralmasının sonucunda artık beklentilerini neredeyse sıfıra indirdiler. Geçmişte bazı travmalar yaşandı ama artık insanların bu travmaları atlatıp önüne bakabilmesi gerekiyor.

Şu anda bu vizyon daralması ve yönetimle birlikte Lefkoşalılar halen o yaşadıkları günlerin yasını tutuyorlar, ilerleyemiyorlar.

Lefkoşa şu anda karanlık bir şehirdir, ben şu anda Lefkoşa sokaklarının ve caddelerinin karanlık olmasının hiçbir izahı olduğunu düşünmüyorum. Benim ağzımdan hiçbir zaman şu duyulmayacak: Ben, ‘bu konuda yetkim yoktur’ demeyeceğim hiçbir zaman belediye başkanı olduğumda.

“Lefkoşa bir başşehirdir ve caddeleri, sokakları karanlıktır, bunu gelir gelmez mutlaka çözeceğim”

Her konuyla ilgileneceğim, kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonu sağlayacağım ama sorunların çözülmesi için de LTB Başkanı olarak ağırlığımı koyacağım. Karanlık bir şehirde yaşamayı ben kabul edemiyorum.

Güvenlik açısından da çok sakıncalı, ekonomi ve sosyal yaşam açısından da çok sakıncalı. Saat 17.00’ten sonra kadınlar, gençler, yaşlılar sokağa çıkamayacak durumdadırlar. Düşünün ki Lefkoşa bir başşehirdir ve caddeleri, sokakları karanlıktır. Bir kere bunu gelir gelmez mutlaka çözeceğimi ilk günden beri söylüyorum.

“Lefkoşa’nın ikinci sorunu ulaşımdır”

Lefkoşa’nın ikinci sorunu bana göre ulaşım sorunudur. Yollarımız çok bakımsızdır. İnsanların yürüyebileceği kaldırımlarımız yoktur. Bisiklet yollarına ise hiç sıra gelmemiştir. Ben Belediye Başkanı olduğum zaman bununla ilgili de özel olarak çalışacağım.

Bunu da nasıl yapacağım, şöyle: Kent içi entegre toplu ulaşımı mutlaka gündemimize getirmemiz gerekiyor. Yanı Belediyenin ve özelin ve üniversitelerin bir araya gelip işbirliği yapacağı ve aynı zamanda bilimi de işin içine katacağı, -yani simülasyonlar, nerede yoğunluk oluyor, bunu sinyalizasyonla nasıl çözebiliriz- bunlarla ilgili teknolojiyi de işin içine katarak, yolları mutlaka tamir ederek, kaldırımları yapıp da insanları yaya yürümeye de teşvik ederek, bisiklet yollarıyla insanları bisiklet sürmeye de teşvik ederek kent içi entegre bir ulaşım sistemini hedefliyoruz. Dolayısıyla, Lefkoşa’nın ikinci sorunu ulaşımdır.

“Ben; ‘Ana arterler Karayollarınındır, ara sakaklar Belediyenindir’ demeyeceğim”

Bunun yanında altyapı sorunlarımız da var, altyapı durumlarının da geride kaldığını görüyorum. Asfalt çalışması neredeyse hiç yapılmamış. Belediyenin bütçesine de baktığımızda asfaltlama için harcanan paranın neredeyse hiç olmadığını görüyoruz. Yol bakımları ‘yol tamiratı’ gibi geçiyor. Burada yollarımızın bakımı ve onarımıyla ilgili Karayollarıyla birlikte çalışacağız. Yani ben demeyeceğim; ‘Ana arterler Karayollarınındır, ara sakaklar Belediyenindir.’

Birlikte, işbirliği halinde yollarımızın yapımı, kaldırımların yapılması, bütün bunlar olmazsa olmazlarımızdır. Çünkü bu şehirden utanç duymaya başladık. Bir yabancı geldiğinde bu şehre, yollarımıza bakıyor; berbat. Kaldırımlarımıza bakıyor; berbat. Gece dışarıya çıkıyor; karanlık. Bunlar çözülmesi gereken ivedi sorunlardır.

Bugün Dereboyu Caddesi’ne çıkın ve sayın; belki de 50’den fazla kaldırım çeşidi vardır. O kaldırımlarda bebek arabası yürüyemez. O kaldırımlarda engelli bir birey hareket edemez, o kaldırımlarda bastonu olan bir yaşlı kesinlikle yürüyemez. Böyle bir zamanda bu yollar kesinlikle bizim için bir utanç kaynağıdır. Bunların mutlaka standardizasyonu ve yayaların kullanabileceği şekilde yeniden inşasını yapacağız. Bu kaçınılmaz olarak önümüzde duruyor.

Kanalizasyon sorunu da bitmedi. Hamitköy’e gidin, Kaymaklı’ya gidin, Haspolat’a gidin, çok ciddi kanalizasyon sorunu vardır, bunun da mutlaka çözülmesi gerekiyor.

“Değirmenlik Belediyesi yapıyor ama Lefkoşa Belediyesi’nin böyle bir çalışması yok”

Yasada emlak vergilerinin yüzde 15’inin eğitime ve okullara harcanması gerektiğine dair bir hüküm vardır. Bütün belediyeler de kendi emlak vergilerinin yüzde 15’ini okullara ve eğitime harcamak zorundadır. Bunu Gönyeli Belediyesi fersah fersah yapıyor, Dikmen Belediyesi yapıyor, Değirmenlik Belediyesi yapıyor ama Lefkoşa Belediyesi’nin böyle bir çalışması olduğunu görmedim.

Şu anda eğitimde ciddi bir fırsat eşitsizliği var. Yoksulluk aslında karşımıza bu şekilde çıkıyor. Bu olduğu zaman çocuklarımızın potansiyelini, dolayısıyla ülkemizin geleceğini kaybediyoruz. Bu hususta biz önemli bir başlık açtık; ‘Belediye kreşlerinde var olan kreşlerin güçlendirilmesi ve yeni belediye kreşlerinin açılması’ üzerinden bir yol haritası çizdik.

Neden bunu yaptık? Çünkü; kadınlar çocuklarını kreşlere götürüp de o kreşin ücretini karşılayamadığı için bugün çalışamıyor. Ailelerin 2-3 çocuğu olabiliyor ve kadınlar tercih edemiyorlar çalışmayı o çocukların kreş parasını, etüt parasını karşılayamayacakları için…

Biz bu kreşleri güçlendirip yenilerini hayata geçireceğiz ve önceliklendireceğiz. Öncelikle sosyo-ekonomik zorluğu olan insanlar öncelikli olacak. Tek ebeveyni olan çocuklara öncelik vereceğiz bir de vardiya çalışanlara öncelik vereceğiz. Vardiya çalışan ve tek ebevyn olan kadınlar ve erkekler de vardır. Dolayısıyla buna öncelik vereceğiz. Kreşler çok önemli çünkü kadının ekonomiye katılabilmesinin yollarından biri de budur.

“Lefkoşa’nın ekonomisinde de büyük bir zaafiyet var”

Lefkoşa’nın ekonomisinde de büyük bir zaafiyet var. Altyapısı tamamlanmış olmadığı için çok önemli bir kültürel ve tarihi mirası da ‘görünür bir halde bulunmadığı için’ şehre yatırımlar çok azaldı. Lefkoşalı aslında başka yerlerde yaşamaya başladı.

Boğaz’da yaşıyor, Yenikent’te yaşıyor, Değirmenlik Bölgesi’nde yaşıyor. Lefkoşalı Lefkoşa’da yaşamayı tercih etmiyor, yol sorunundan dolayı, altyapı sorunundan dolayı, temizlik sorunundan dolayı… Bugün Lefkoşa temiz de değildir, çöplerin toplanması da çok yetersizdir. Lefkoşalı, Lefkoşa’nın dışına gidiyor. Yatırım, Lefkoşa’nın dışına gidiyor.

“Belediyenin mali açıdan bütçe disiplininin yeterli olmadığını düşünüyorum”

Zaten ekonomik darboğazdan çıkmayı bir türlü beceremeyen bir durumda Lefkoşa şu anda, ekonomik açıdan iyice zayıflıyor. Bir kısırdöngüye girdik biz. İşte biz bu kısırdöngüyü kıracağız. Alt yapıyı güzelleştirerek şehrin cazibesini artıracağız. Gelen turistlerin daha çok vakit geçirmesini, daha çok alışveriş yapmasını, daha çok ziyaret etmesini sağlayacağız.

Yatırımı da Lefkoşa’da tutmak zorundayız. Şu anda yatırım alt yapı yetersizliğinden dolayı Lefkoşa’dan ayrılıyor bu da şehri daha da fakir bir hale getiriyor.

Belediyenin mali açıdan bütçe disiplininin yeterli olmadığını düşünüyorum. Bu şehir çok daha güçlü bir belediyeyle yönetilip daha da güçlü olabilirdi. Şu anda belediyenin halen bütçe sorunu var, halen faiz yükünün altında eziliyor. Bizim geçen bunca zamana rağmen halen 300 milyonun üzerinde borcu olan bir belediyeden söz etmemizi anlamakta bir parça zorluk çekiyorum.

“LTB aslında hizmetlerini çeşitlendirerek de gelir getirebilir şehre”

Gönyeli Belediyesi’nin CTP aldığında Gönyeli Belediyesi de batmıştı, Mağusa Belediyesini Oktay Kayalp aldığında da batıktı. Dolayısıyla geçtiğimiz yıllar içerisinde Lefkoşa Belediyesi’nin mali durumunun yeterince düzeltildiğini düşünmüyorum. LTB aslında hizmetlerini çeşitlendirerek de gelir getirebilir şehre.

Avrupa’nın bölünmüş son başşehri Lefkoşa, şu anda bir başşehir gibi mi? Çok fazla unutulmuş ve halktan kopmuş bir şehir şu anda Lefkoşa. Karanlıkta kalmış, içine kapanmış, üzgün ve bezgin bir hali var Lefkoşa’nın. Biz canlı ve nefes alan bir Lefkoşa istiyoruz.

Ekonomik olarak ayakları üzerinde duran bir Lefkoşa istiyoruz. İnsanların festivallerle, etkinliklerle, her türlü uluslararası festivallerle birlikte yıl boyunca yaşayan bir şehre ihtiyacımız var.

“Mali disiplin mutlaka sağlanmalıdır”

Lefkoşa’nın çevre sorunu da var. Çöpler toplanıyor, toplanmıyor. Çöp arabalarının altından sular sızıyor, bazı bölgelere çöp arabaları giremiyor. Birçok sorun var…

Çöpler de toplanmadıkça şehir kirleniyor. Bugün Lefkoşa’da yaşayıp da evinin çöpünü arabasına koyup gidip başka bir yerdeki çöp kutusuna atan insanlar vardır. Oraya çöp arabası gelmediği için insanlar çöplerini alıp başka konteynerlara götürüyorlar. Bunlar kabul edilebilir değil.

Mali disiplin mutlaka sağlanmalıdır, gelir gider dengesi mutlaka sağlanmalıdır, tasarruf yapılacak kalemlerden tasarruf yapılmalıdır, israf önlenmelidir. Çalışanların verimli çalışması sağlanmalıdır, Personel Yasası’nın mutlaka gözden geçirilip güncellenmesi gerekiyor..

Çalışanların daha verimli ve çalışma barışı içinde çalışmaları da gerekiyor. Bütün bunlarla ilgili biz hazırlıklarımızı yaptık ve 26 Aralık’ta da göreve hazırlandık.

“Milletvekili olmamı çok büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum”

Doğrusunu isterseniz ben Milletvekili olmamı çok büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum. İnsanların tecrübeleri, yaşadıkları ve yaptıkları bundan sonra yapacakları konusunda da bir öngörü verir. Ben 16 yıl Lefkoşa Doktor Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde çalıştım.

Aslında kamuda çalışmanın nasıl olduğunu, bir hastane yönetimin nasıl olduğunu o 16 yıllık tecrübede edindim. İnsanların en zor zamanlarında yanlarında olmayı ve insan halinden anlamayı o dönemde çok yakından öğrendim.

Daha sonra sendika başkanlığım dönemi vardır. Hatırlayacaksınız; kamu hekimleri 47/2010 yanİ Göç Yasası nedeniyle hastaneden istifa ediyordu ve kamu sağlık hizmeti çökme noktasındaydı. Kimse o dönemde kamu hekimlerinin maaşlarının artırılabileceğinin mümkün olabileceğini düşünmedi.

“Devletin bütün kurumlarını, merkezi idareyi, yasaları tecrübe ettim”

Bana ‘imkansız bir işe giriyorsun’ dediler ama ben inandım bunun yapılabileceğine ve arkadaşlarımla birlikte çok büyük mücadele verdik ve başardık. O imkansız denilen şey, eğer hedefleriniz doğruysa ve hedefleriniz toplum faydasınaysa aslında başarmamanız için hiçbir sebep yoktur. Yeter ki to yaptığınız şey toplum faydasına olsun. Üretken emeğin ne kadar önemli olduğunu ve o alanda mücadelenin asıl verilmesi gerektiğini o dönemde ben tecrübe ettim.

Sonra iki dönem milletvekilliğim var. Devletin bütün kurumlarını, merkezi idareyi, yasaları o dönemlerde tecrübe ettim ve bunların da aslında bundan sonraki süreçte nasıl yöneteceğimin ipuçlarını verdiğini düşünüyorum. Ben belediyeyi yönetirken adil ve eşit olacağım.

Kırılgan gruplara karşı, onların yanında olacak şeilde duracağım. Katılımcılığa çok önem vereceğim. İnsanların söz hakkını kullanmaları için elimden geleni yapacağım. Hizmetleri sürdürürken adil ve eşit olacağım gibi, belediye çalışanları için de adil ve eşit olacağım. Halka hizmet konusu da keza böyle olacak. Sorunları çözerken de devletin diğer kurumlarıyla işbirliği ve diyalog halinde olacağım ama belediyenin ağırlığını her durumda ortaya koyacağım ve Lefkoşalı’nın hak ettiği hizmeti alabilmesi benim birinci önceliğim olacak.

Kapılar konusuna çok önem veriyorum çünkü bizim bu bölünmüş başşehri bir şekilde daha fazla birleştirmeye ihtiyacımız var. Bu birleşmeyi her yoldan yapmamız lazım.

“Bütün bunlar için bizim bu şehri birleştirmeye ihtiyacımız var”

Ekonomik olarak yapmamız lazım, sosyal olarak yapmamız lazım, siyasi olarak yapmamız lazım. Siyasi olarak elbette bir mücadele ortaya konuyor ama sosyal ve ekonomik açıdan mutlaka şehri bütünleştirecek çok önemli işlere ihtiyacımız var. Kapıların açılmasını da bu noktada ben çok önemsiyorum.

Mesela Mia Milia yani Haspolat Kapısı. Hiç o yolu kullandınız mı bilmiyorum ama o yol kocaman bir Anayol ve güneyden Mağusa ve Karpaz’a giden insanların kullandığı yoldur.

Dolayısıyla o geçiş noktasının araç trafiğine açılması halinde, o trafik Lefkoşa’ya girmeyecek, Lefkoşa’yı çok rahatlatacak olan bir şey. Yeşil Hat Tüzüğü’nün uygulanması, ticaretin başlaması, iki toplumun yakınlaşması, işbirliği yapması ve yardımlaşması ve bütün bunlar için bizim bu şehri birleştirmeye ihtiyacımız var, bunun da olabilmesi için her türlü çalışmayı yapacağız”









Başa dön tuşu