Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Doğuş Derya, Cumhurbaşkanlığı makamında bulunan Ersin Tatar‘ın görevinin ‘Kıbrıs’ta Kıbrıslı yoktur’ diye slogan atıp kendi halkını rencide etmek olup olmadığını sordu
Derya: Ötekileştirici, ayrımcı ve husumet yüklü ithamlarda bulunuyor
Derya, ‘Ersin Bey’e 3 soru’ başlığıyla sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Tatar’ın, UBP-DP ve YDP’nin ülkeyi mahkûm ettiği vahim durumu, içinden geçilen demokrasi krizinin kaynaklarını ve bu krizi ortadan kaldıracak çözüm önerilerinin konuşuşmasını engellemek için sürekli kendi vatandaşlarına ve muhalefet partilerine hakarete varacak sözler sarf ettiğini ve gündem değiştirmeye çalıştığını vurguladı.
Derya, “Makama otur(tul)duğu ilk günden itibaren Türkiye’nin birçok ilinde valilik veya belediye düzeyinde yaptığı gezilerde, kendi halkından olan insanlara dair ötekileştirici, ayrımcı ve husumet yüklü ithamlarda bulunuyor. Hakikatle bağı olmayan bu yüzeysel ithamlara odaklanmak, sorulması gereken esas sorulardan bizi uzaklaştırıyor. Ersin bey, eğer bulunduğu makamın ne manaya geldiğinin idrakinde ise açık yüreklikle şu sorulara cevap vermelidir” diyerek sorularını şöyle sıraları;
“Tatar’ın görevi ‘Kıbrıs’ta Kıbrıslı yoktur’ diye slogan atıp kendi halkını rencide etmek mi?”
1) UBP Kurultayı arifesinde yaşanan olaylar ile ilgili hem Türkiye hem de Kıbrıs medyasında birçok gazeteci, mafya-siyaset ilişkisini sorguluyor. Ortaya atılan bazı iddiaların sağlıklı bir tahkikat sürecine tabi tutulması ve Kutlu Adalı cinayeti ile başlayıp Kıbrıs’ın kuzeyindeki bazı ismlerin geçtiği iddialarla devam eden sürecin açıklığa kavuşması için Türkiye’deki emniyet teşkilatının ve savcılığın Kıbrıs’taki makamlar ile işbirliği yapması için girişimde bulundu mu?
Türkiye’ye yaptığı bunca ziyaret içerisinde kamu vicdanında derin yaralar açan bu iddiaların açıklığa kavuşması için gerek hükümette bulunan AKP gerekse muhalefet partileri ile istişare etti mi? Yoksa bir cumhurbaşkanının görevi “Kıbrıs’ta Kıbrıslı yoktur” diye slogan atıp kendi halkını rencide etmek mi?
“Cumhurbaşkanının görevi memleket yanarken, ziyafetlere ve şaşalı törenlere katılıp israf yapmak mı?”
2) 2021 yılında Türk lirası %20 oranında değer kaybetti. Sadece son 1 ayda Türk lirasının dolar karşısındaki değer kaybı %13’ü buldu. TL kullanıyor olmamızdan dolayı Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşadığımız enflasyonist etkiler ve fakirleşme korkunç boyutlara vardı.
Kişi başına düşen milli gelirimiz gibi orta sınıf ve üretici sektörlerimiz de eriyor, asgari ücretli insanlar başta olmak üzere dar gelirli birçok insan açlık sınırı ile sınanıyor. Kamu kaynakları fütursuzca harcanıyor ve iç borçlanma artıyor. Tüm bunlar olurken acaba Ersin bey ve ekibinin son 1 yılda Türkiye’de katıldığı müsamereler için harcadığı para nedir?
Kendisi ve ekibinin bu ziyaretler için harcadığı ulaşım, konaklama, izaz ikram ve harcırah masrafları ne kadardır? Bu masraflara ek olarak, şahsi propagandasını yapmak için ürettiği basılı ve görsel malzemelerin fiyatlarını da açıklar mı? Yoksa cumhurbaşkanının görevi memleket yanarken, ziyafetlere ve şaşalı törenlere katılıp israf yapmak mı?
“Ersin bey, hakaret ettiği muhalefet partileri ile bir TV programında yüzleşmeye cesaret eder mi?”
3) Ülke demokrasisini ve ekonomisini UBP Kurultayı’na kilitlediler. İstifa etmiş olduğu halde hala kamu maliyesini, kurumlarını ve devlet arazilerini pervasızca kemiren UBP-DP-YDP hükümetinin icraatlarına “dur” dememek için Cumhurbaşkanının tarafsızlığı ilkesi defalarca ihlal edildi.
Bağımsız değil, doğrudan taraflı davranan Ersin bey, kendi ülkesindeki nüfusun yarıdan fazlasını “Rumcu, vatan haini, yama” olarak nitelemek yerine acaba hakaret ettiği muhalefet partilerinin başkanları ile bir TV programına katılıp uluslararası hukuk konuşmayı tercih eder mi? Y
oksa bilgi gerektiren tartışma programlarına katılmak, müzakere tarihi ve süreci ile ilgili konuşmak, ezberden hakaret etmek kadar kolay olmadığı için bundan imtina mı eder? Hani diyorum, 20 kişi alkış tutunca hezeyan halinde “Türkoğlu Türk’üm” nutukları atan Ersin bey, hakaret ettiği muhalefet partileri ile bir TV programında yüzleşmeye ve bir Türk tezi olan federasyon ile ilgili sahici bir tartışma yürütmeye cesaret eder mi?