Baraka Kültür Merkezi’nin, kuruluşundan bu yana kolektif olarak oluşturduğu ve eylem ve etkinliklerinde, kültürel mücadelesinde temel prensip olan değerleri, yeniden ele alınarak güncelleniyor. Son olarak da “Barış” değeri, toplantılarda yapılan tartışmalar doğrultusunda güncellendi
Baraka’nın “Barış” değeri güncellendi
Baraka’dan yapılan açıklama şu şekilde;
Barış değeri:
“Baraka barışı savunur, barıştan taraftır. Baraka aktivistleri barışı önlerine bir hedef olarak koyar ve her koşulda barış için mümkün olan her aracı kullanarak mücadele etmekten çekinmez.
Baraka barışı insanları bölen, kutuplara ayıran ve sömüren tüm koşulların ortadan kalktığı durum olarak görür, bunun için yaptığı tespitler sonucunda yerelde bir mücadele örer ve dünyadaki diğer barışı savunan hareketler ile dayanışma içinde olur.
“Baraka sorunların ancak sorundan bizzat etkilenen özneler tarafından çözülebileceğini kabul eder”
Baraka’nın barış anlayışı, ülkemizde liderlerin bir kağıda atacakları imzaya indirgenmeye çalışılan üsttenci veya AB, BM gibi kurumların barışı sağlayacakları gibi dıştancı barış anlayışlarından farklıdır.
Baraka bu tip çözümleri gerçek bir barış olarak görmez ve gerçek bir barışa ulaşabilmek için barış olmayışının sebeplerinin incelenmesi ve bu sebeplerin ortadan kaldırılması için mücadele edilmesinin zaruri olduğunu savunur.
Baraka hiçbir sorunun o sorunun yaratıcılarının mantığı ile nihai bir çözüme varamayacağını, sorunların ancak sorundan bizzat etkilenen özneler tarafından çözülebileceğini kabul eder.
Bu sebeple de adamızda BM, AB gibi emperyalizmin denetiminde bulunan yapıların kontrol ve yönlendirmeleri ile gerçekleşen müzakerelere bel bağlamaz. Aynı şekilde emperyalizmin yerli işbirlikçileri konumunda olan görüşmecilerin de halkların çıkarına bir çözüm yaratmasını olası bulmaz.
Baraka, bu mantıkla adamızda bir çözüme varılabileceğini ama bu çözümün sadece şekilsel bir çözüm (emperyalistlerin sorunlarını çözen bir çözüm) olacağını savunur.
Baraka böyle bir çözümün sadece verilmesi gereken barış mücadelesinin biçimini değiştireceğini, gerçek bir barışa ise ancak halkların kendi mücadeleleriyle ve egemenlerin denetiminde değil egemenlere rağmen ulaşılabileceğini savunur.
“Adamız emperyalizmin bir yeni-sömürgesi durumunda”
Baraka emperyalizmin yeni-sömürgesi durumunda olan ülkelerde yaşanılan etnik veya dini temelli çatışma ve bölünmelerin kaynağının emperyalizm ve onun taşeronları olduğu tespitinde bulunur.
Baraka aktivistleri ayrıca, bu tip ayrıştırmaların sömürgeciler tarafından sömürülen coğrafyalarda bilinçli bir şekilde geliştirilen düşmanlıktan kaynaklandığının da bilincindedir.
Emperyalizmin bir yeni-sömürgesi durumunda bulunan adamızda da milliyetçiliğin bu düşmanlığın oluşmasında bir araç olduğu açıktır.
Bu sebeple, Baraka ada halkları arasında yaratılmış olan düşmanlığın giderilmesi için her koşulda mücadele eder ve barış mücadelesini, sorunların kaynağı olarak gördüğü emperyalizme, taşeronlara ve yerli işbirlikçilere karşı mücadeleden ayrı görmez.
“Barış değeri sadece ahlaki bir ilke değil maddi bir zorunluluktur”
Özellikle irademize müdahale eden TC’nin askeri, politik, ekonomik ve kültürel dayatmalarına karşı direnir.
Baraka adamızda tarihsel süreçler sonucunda iki halk oluştuğu tespitini yapar; bu halkları Kıbrıslı Türk halkı ve Kıbrıslı Elen halkı olarak tanımlar ve adamıza göç edip geleceğini burada kuranları da halktan ayrı düşünmez. Her iki halk da sosyoekonomik koşullara bağlı olarak değişmekte ve gelişmektedir.
Baraka iki halkın varlığını mevcut durumun tahlili olarak gündeme getirir, bundan Kıbrıs’ın bölünmesi gerektiği sonucuna varmaz.
Aksine askeri, ekonomik, stratejik, ekolojik ve politik sebeplerle; ada halkları bağımsız ve özgür yaşayabilmek için kendi aralarında barış içinde yaşamak zorundadırlar.
Bu bağlamda Baraka, barış değerini sadece ahlaki bir ilke olarak değil maddi bir zorunluluk olarak da görür. Bu tahliller sonuncunda da, Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yamanmak, BM veya AB’nin zorlayacağı bir anlaşmaya imza atmak veya iki ayrı devletin kurulması gibi yaklaşımları reddeder.
Halkların kendi özgücüyle inşa edeceği bir federasyonu çözüm olarak savunur. Baraka gerçek bir barışın bağımsız ve halkları kardeş bir Kıbrıs yaratılması ile mümkün olacağını vurgular.
Tüm bu sebepler ve tespitlerin ışığında Baraka gerçek bir barış için mücadeleyi önüne koyar. Bu mücadelenin de emperyalizme karşı bağımsızlık ve anti-kapitalizmi, milliyetçiliğe karşı ise enternasyonalizmi ve dayanışmacılığı odak noktasına alması gerektiğini savunur”