InstagramKıbrısManşetSiyaset

BMBP: Keyfi vatandaşlık dağıtılarak Kıbrıslıtürklerin siyasi iradesi gasp edilmiştir






Bu Memleket Bizim Platformu (BMBP), Türkiye’deki yöneticilerin Kıbrıs sorununu iç siyasetlerinde malzeme yaptıklarını, Kıbrıs‘ta yaşananları hiçe sayarak çıkarlarını ön plana koyduklarını belirterek, Ankara‘nın Kıbrıs’ın kuzeyindeki atama iş birlikçi yöneticilerle birlikte giriştiği provokasyon oyunlarını reddettiklerini vurguladı

Eylem: Sözlerimiz Ankara ve AKP’yedir!

Bu Memleket Bizim Platformu’na üye bazı örgüt ve siyasi parti temsilcilerinin bugün TC Elçiliği önünde yaptığı eylem ve basın açıklamasında konuşan Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem, Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşananlarla ilgili esas sorumlunun kim olduğunu bildiklerini, sözlerinin AKP ve Ankara’ya olduğunu belirterek, Kıbrıslıtürklerin uzun zamandır dayatmalara maruz kaldığını vurguladı.

Ankara’nın adaya uyguladığı ekonomik paketler, nüfus, asimilasyon ve entegrasyon politikalarıyla ilgili yarattığı düzenin, Kıbrıslıtürklerin ekonomik, kültürel ve sosyal değerlerini hedeflediğini ve özgülüklerini kısıtladığını belirten Eylem, bu kısıtlamaların son örneğinin Devrimci İşçi Sendikası (Dev-İş) Başkanı Koral Aşam’ın Türkiye’ye alınmaması olduğunu söyledi.

“Keyfi vatandaşlık dağıtılarak Kıbrıslıtürklerin siyasi iradesi gasp edilmiştir”

Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşanan eğitimde gericileştirme, kültüre müdahale, Sünni İslam baskıları ve ekonomik paketler altında yapılan dayatmalarla Kıbrıslıtürklerin fakirleştirilmesi ile toplumsal yok oluşa sürüklendiği belirtilerek, “Adanın kuzeyine sistematik nüfus taşıyıp, demografik yapıyı bozmak yetmezmiş gibi, keyfi vatandaşlık dağıtılarak Kıbrıslıtürklerin siyasi iradesi gasp edilmiştir” dedi.

Açıklama yok.

“Pile’ye yol yapılması olayını, ihtiyaçlı olan Pile köylülerine rahatlama getirmeden öte, provokasyon amacıyla önceden planlandığını açıkça görmüştür” diyen Eylem, Kıbrıs sorunu çözüm planın her yönü ile görüşülüp bir sonuca bağlanması beklenirken, Türkiye yetkililerinin ve Atanmış Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Pile yolu için diyalog geliştirmek yerine “Şiro Diplomasisi” adı altında şiddet yolunu seçtikleri vurguladı.

Açıklama yok.

“Provokasyon oyunlarını ve adanın her iki tarafında yapılan provokasyonları şiddetle reddediyoruz”

Garantör ülke Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyindeki atama iş birlikçi yöneticilerle birlikte giriştiği provokasyon oyunlarını ve adanın her iki tarafında yapılan provokasyonları şiddetle reddettiklerini vurgulyan BMBP, barışın bir erdem olduğunu belirtti.

Açıklamanın tamamı şu şekilde: 

“1960 Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş antlaşmalarında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü ve Anayasal nizamının korunması sorumluluğu, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’ye “garantörlük” adı altında verilmiştir.

Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların siyasi eşitliği ve uluslararası toplumsal statüleri, Kıbrıs Cumhuriyeti antlaşmalarında kayıt altına alınmış, adanın bölünmesi veya başka bir ülke ile birleşmesi garantörlerin de imzası ile kesinlikle yasaklanmıştır. 1974’te adamızın bölünmesinde on binlerce Kıbrıslı’nın göçüne ve hayatını kaybetmesine neden olan trajik gelişmeler, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Anayasal düzenini ve toprak bütünlüğünü korumak gerekçesinin arkasına sığınılarak yapılmıştır.

Açıklama yok.

“Türkiye yöneticileri Kıbrıs’ta yaşayanları hiçe sayarak çıkarlarını ön plana koymaktadırlar”

Bugün garantör ülke Türkiye ve adamızın kuzeyine atadığı iş birlikçi yöneticiler, iki ayrı devlet talepleri ile Kıbrıs Türk Toplumunun uluslararası kazanılmış haklarını tartışma konusu haline getirdikleri gibi, altına imza koydukları uluslararası antlaşmaları da inkâr ederek suç işlemektedirler.

Özellikle son dönemlerde Türkiye yöneticileri, Kıbrıs Sorununu kendi iç siyasetlerinde malzeme yapmakta ve Kıbrıs’ta yaşayanları hiçe sayarak çıkarlarını ön plana koymaktadırlar. Kukla, işbirlikçi kuzey Kıbrıs yöneticilerini ön plana çıkararak, toplumsal kimliğimizi ortadan kaldırmak için eğitimden kültüre, dini inançlara kadar her alanda siyasi çıkarlarına uygun bir toplum yaratmak için, her türlü baskı ve empozeyi ortaya koymaktadırlar.

Eğitimde gerileştirme, kültürümüze müdahale, Sünni İslam baskıları, ekonomik paketler altında yapılan dayatmalarla Kıbrıs Türklerin fakirleştirilmesi ve göçü yöntemleri ile toplumsal yok oluşa sürüklenmekteyiz. Adamızın kuzeyine sistematik nüfus taşıyıp, demografik yapıyı bozmak yetmezmiş gibi, keyfi vatandaşlık dağıtarak Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesi gasp edilmiştir.

Açıklama yok.

“Pile’ye yol yapılması olayı, provokasyon amacıyla önceden planlandığı açıkça görülmüştür”

Kan, gözyaşı ve göçmenliğin ne olduğunu yaşayarak öğrenmiş olan Kıbrıs Türk toplumu, son yaşanan Pile’ye yol yapılması olayını, ihtiyaçlı olan Pile köylülerine rahatlama getirmeden öte, provokasyon amacıyla önceden planlandığını açıkça görülmüştür.

Kıbrıs sorunu çözüm planı her yönü ile görüşülüp bir sonuca bağlanması beklenirken masadan kaçan Kıbrıs Rum tarafını masaya oturtma yerine, görüşme masasından kaçan Türkiye yetkilileri ve Sn. Ersin Tatar, Pile yolu için diyalog geliştirme yerine “Şiro Diplomasisi” adı altında şiddet yolunu seçmişlerdir.

Açıklama yok.

“Barışın bir erdem olduğunu bir kez daha vurguluyoruz”

Yaşanan bu şiddet olayı sonrası, Türkiye yetkilileri ve buradaki kukla, işbirlikçi hükümet yetkililerinin yaptıkları açıklamalar bu provokasyonu kimlerin planladığını açıkça ortaya koymasına rağmen Birlemiş Milletler’in Kıbrıslıtürkleri suçlu sandalyesine oturtması, siyasi yanlışların en büyüğüdür. Bilindiği üzere, uluslararası toplum Kıbrıs’ın kuzeyi Türkiye’nin alt yönetimi olarak tanımlamakta ve ateşkes antlaşması ile sınırdaki faaliyetlerde Türkiye sorumlu tutulmaktadır.

Garantör ülke Türkiye’nin buradaki atama işbirlikçi yöneticilerle birlikte giriştiği bu provokasyon oyunlarını ve adamızın her iki tarafında yapılan provokasyonları şiddetle reddeder, barışın bir erdem olduğunu bir kez daha vurgularız”

Açıklama yok.









Başa dön tuşu