Bağımsızlık Yolu Dış İlişkiler Sekreteri Salih Hayaloğlu, Filistin halkının İsrail devletinin yönelttiği siyonist saldırganlık ve sayısız katliam karşısında sürdürdüğü direnişi selamladıklarını söyleyerek, ABD ve İsrail siyonizminin Filistinlilere yaşam hakkını savunmak için savaşmaktan başka çare bırakmadığını vurguladı
Hayaloğlu: Filistin halkının sürdürdüğü direnişi bir kez daha selamlıyoruz
Parti adına yazılı açıklama yapan Hayaloğlu, Bağımsızlık Yolu olarak Filistin halkının yanında olduklarını ve İsrail devletinin Filistin halkına yönelttiği siyonist saldırganlık ve sayısız katliam karşısında sürdürdüğü direnişi bir kez daha selamladıklarını belirtti.
Hayaloğlu, “Filistinli örgütlerin dün sabahtan itibaren başlattığı harekat bir meşru müdafaa eylemidir ve Filistinlilere yaşam hakkını savunmak için savaşmaktan başka çare bırakmayan ABD emperyalizmi ve İsrail siyonizminin ürünüdür” dedi.
“Yılın başından beri Filistin’de işgal gücü 153 kişiyi öldürdü, en az 38 çocuk katledildi”
Hayaloğlu açıklamasına şöyle devam etti;
“Topraklarının işgal edildiği yetmezmiş gibi Filistin halkına yönelik on yıllardır artarak devam eden insanlık dışı uygulamalar, bugün gelinen durumun sebebidir. Bu yıl temmuz ayında yayınlanan bir rapora göre; yılın başından beri Filistin’de işgal gücü 153 kişiyi öldürmüştü.
18 Eylül’de açıklanan rakamlarla, bu yıl sadece Batı Şeria’da en az 38 çocuk katledilmiş durumdadır. Aileler evlerinden zorla atılmakta ve evleri işgal edilmektedir.
Abluka altında tutulan halkın gıda, ilaç ve suya erişimin engellenmesi, su kuyularının beton dökülerek doldurulması ve sistematik olarak devam eden yerleşimci şiddeti, Filistin halkında öfke tohumları ekmektedir.
“Birkaç gün önce İsrailli yerleşimciler Hawara kasabasına 19 yaşındaki Lebib Duma’yı kalbinden vurarak öldürdü”
Operasyon’dan sadece birkaç gün önce, bugün sivil olarak anılan İsrailli yerleşimciler Hawara kasabasına bir saldırı düzenlemiş ve 19 yaşındaki Lebib Duma’yı kalbinden vurarak öldürmüşlerdir. Görülmektedir ki, Filistin halkı açısından savaşıp savaşmamak bir tercih meselesi değildir, herhangi bir durumda, hiçbir şey yapmazken de maruz kaldıkları bir İsrail politikasıdır.
Bu politika ABD emperyalizminin maddi, askeri, politik desteği ile sürdürülmektedir. Bugün yaşanmakta olanların sorumluluğu da ABD emperyalizmi ile İsrail siyonizminin bu politikalarından kaynaklanmaktadır.
“Bu yenilginin öğrettiği, Filistin halkının savaşma iradesinin karşısında durmanın beyhude olduğudur”
Filistin direniş hareketi yıllardır parçalı bir yapıya sahiptir. Bugün Filistin halkı, bağrında büyüyen sosyalist örgütlerin de desteği ile saldırıya geçmiş olsa da önderlik halen Hamas isimli İslami örgüttedir. Tarihsel olarak Hamas’ın liderliği ele geçirmesi, Oslo sonrası emperyalist dünya ile uyumlu bir şekilde ılımlı bir siyasete geçiş yapmaya çalışan sol-laik liderliğin yenilgisi nedeniyledir.
Bu yenilginin öğrettiği ise; ne kadar ılımlı davranılırsa davranılsın İsrail’in saldırganlıktan vazgeçmeyeceği ve halen devam eden İsrail saldırıları karşısında, Filistin halkının savaşma iradesinin karşısında durmanın beyhude olduğudur.
İslamcı Hamas liderliği, siviller ile yerleşimciler veya siviller ile askerler arasında fark gözetmeksizin hareket ediyorsa, bunun sorumluluğu da sol-laik Filistin önderliğinin emperyalist ayak oyunları ile devre dışı bırakılmasında aranmalıdır.
Siviller ile yerleşimcilerin ayrıştırılabilmesinin yolu da Filistin direnişi içerisinde savaşarak öne çıkacak sosyalistlerin çabaları ile açılacaktır.
“Türkiye’deki Erdoğan rejiminin samimiyetsizliğini vurgularız”
Ancak sosyalist bir önderlik aracılığı ile İsrail halkı içerisinden Filistin davasına müttefikler bulunabilir, ancak sosyalist bir önderlik aracılığı ile Filistin ve İsrail halklarının ortak vatanı veya barış içinde dayanışmalarının yolu açılabilir. Meseleye İslami veya Siyonist bir kan davası olarak bakan dini önderlikler, halkların dayanışmasına değil birbirlerini boğazlamalarına giden yolu derinleştirirler.
Bunun için de sosyalistlerin mevcut direnişe ve meşru müdafaa hareketine tereddütsüz bir şekilde katılmasından başka yol yoktur. Filistinli sosyalistler de bunu yapmaktadırlar.
Bağımsızlık Yolu olarak İsrail zulmüne karşı ‘din kardeşliği’ maskesiyle Filistinlilerin yanında görünürken, doğalgaz anlaşmaları ve askeri işbirlikleri ile Filistin halkına ihanet eden Türkiye’deki Erdoğan rejiminin samimiyetsizliğini vurgularız.
Bugün Filistin coğrafyası ABD ve Rusya’nın çekişme alanı haline gelmiş, AB devletleri de bu çekişmenin İsrail’den yana tarafı olmuşlardır.
“Filistin halkının bağımsızlık mücadelesini destekliyoruz”
Tayyip Erdoğan’ın “itidal” çağrısı da, Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı’nın Filistin direnişini kınayan açıklaması da, petrol ve doğal gaz hesaplarının yani paranın öncelikli olduğunun göstergesidir. ABD-AB emperyalizmi ve onun kuyrukçuları, İsrail’den yana saf tutmaktadır. Dünya halklarının kalbi ise Filistin halkı ile birlikte atmaktadır.
Bağımsızlık Yolu olarak tüm bölge halklarını İsrail devleti ve en büyük destekçisi ABD emperyalizmine karşı Filistin halkının yanında durmaya, destek olmaya çağırır; bölgede sağlanacak barış, huzur ve kardeşliğin tesis edilebilmesi için yıllardır topraklarında yaşam mücadelesi veren Filistin halkının bağımsızlık mücadelesini destekler, yanında olduğumuzu bir kez daha vurgularız”