InstagramKıbrısManşetSiyaset

Kızını da yanın aldı, doğru adrese tek başına gitti






Narenciye üreticisi Erol Baycan, kızını da yayına aldı, Lefke’den Lefkoşa’ya geldi, Türkiye tarafından narenciyeye konulan ambargoyu; doğru adres olan TC Elçiliği önünde protesto etti

Baycan: Bu topraklardan bizi koparamayacaksınız

Elçilik önünde “Bize Attığınız Bu Kazığı Unutmayacağız” pankartı açan Baycan, geçen yıl Ekim-Kasım aylarında AB yetkililerinin Limasol’da yeşillenme hastalığına neden olan böceği keşfettiğini hatırlattı, TC yetkililerinin buna dayanarak bu hastalığın kuzeyde de olduğu kanaatine vardığını söyledi.

Kıbrıs’taki narenciye ürününün Türkiye girişinin yasaklandığını söyleyen Baycan, AB’nin hastalığın varlığını ispatlayan bir belge sunmadığını sadece bu hastalığa neden olan böceğin güneyde görüldüğünü belirttiğini hatırlattı.

Baycan, “Üreticinin, yıllardır uygulanan ambargoların yanında en büyük ihracat ürünü olan narenciye ürününe de kapıları kapatarak bize tokat atmak istediler. Biz yılmayacağız, üretimden vazgeçmeyeceğiz, bu topraklardan bizi koparamayacaksınız” dedi.

“Türkiye, bizim ürünümüz kendi ürününden daha kaliteli olduğu için bizi kendine rakip gördü”

KKTC Tarım Bakanlığı’nın birkaç hafta önce TC Tarım Bakanlığı yetkilileriyle bir toplantı yaptığını ve TC yetkililerinin sadece buradaki 2 tüccara 15 bin tonluk kotalı izin verdiğini anımsatan Baycan, “Eğer bu hastalık varsa bu 15 bin ton için niye izin verdiniz?” diye sordu.

“Bu da gösteriyor ki; TC’li yetkililer Kıbrıs narenciyesinin Türkiye’deki üründen daha kaliteli olması ve kendilerine rakip olması nedeniyle bu kısıtlamayı getirdi” diyen Baycan, hastalığın ilk olarak 2015’de Mısır’da ortaya çıktığını ancak oradaki yetkililerin gerekli tedbirlerle, durumu kontrol altına aldıklarını söyledi.

Baycan ayrıca; hastalığı yayan bu böceğin Brezilya, ABD, İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi narenciye üreten her ülkede mevcut olduğunu ancak herhangi bir ambargo ile karşılaşmadıklarını belirtti.

“Hem Irak’tan hem güneyden ürüne talip olanların önünü kestiler”

“Fakat bize nedense ambargo koydular” diyen Baycan, Özgür Gazete’nin haftalar önce gündeme getirdiği şartlar listesini hatırlatarak, KKTC Tarım Bakanlığı yetkililerinin TC ile yaptığı görüşmelerde, Kıbrıs’lı üreticiye bazı şartlar koyulduğunu, buradaki tüccarların da tüm şartları yerine getirdiğini ancak TC’nin yine de izin vermediğini kaydetti.

Baycan, “Türkiye, ürünümüzün kendi ülkesi üzerinden başka ülkelere girişini de yasakladı. Örneğin Iraklı bir iş insanı bizim narencimizi istedi ancak Türkiye buna da transit izni vermedi” dedi.

Güneyden bir iş insanın da ürünlerine talip olduğunu, gerekli izinleri aldıktan sonra kuzeye geçerek hasat yapmak isterken tutuklandığını belirten Baycan, “Herhalde bir yerden bir uyarı geldi ki; gelen ekipler izinleri olduğu halde ‘izinleri yoktur’ denilerek tutuklandı” dedi.

“Avucunuzu yalayın, biz değişmeyeceğiz. Bu ada bizimdir, söz sahibi Kıbrıslıdır”

Baycan, “Türkiye bu sene bize kazığı attı. Bizim narenciyemizin gelişmesini, Kıbrıslının para kazanıp ekonomik olarak bağımsız olmasını kesinlikle istemiyorlar” diyerek, Türkiye yetkililerinin Kıbrıslıtürklerin; uysal, itaatkâr, kendi istekleri doğrultusunda bir hayat sürmesini istediğini vurguladı.

“Faşist EOKA bile Kıbrıslıtürkleri yıkamadı, yıpratamadı ama bizim buradaki yalaka yönetimle iş birliği içinde bu asimilasyonu gerçekleştiriyorlar” diyen Baycan, “Ama ben bir üretici olarak diyorum ki; avucunuzu yalayın, biz değişmeyeceğiz. Bu ada bizimdir, söz sahibi Kıbrıslıdır. Türkiye isterse bizimle devletler arası bir ilişki kuracak. Yavru vatan ana vatan ilişkisi değil iki ayrı ülke diye ilişki kuracak, anlaşma olana kadar” dedi.

“Kendileri gibi olmamızı istiyorlar ama bunu başaramayacaklar”

Baycan sözlerini ve eylemini şöyle noktaladı;

“İnançlarımızı radikalleştirmek istiyorlar, saygısız olmamızı istiyorlar, bencil olmamızı istiyorlar, asi olmamızı istiyorlar, kendileri gibi…

Ama bunu başaramayacaklar. Biz tüm dünya insanlarını seven, tüm halklara saygılı, barış içinde kendi örf ve geleneklerimizi devam ettirecek şekilde yaşamak istiyoruz. En büyük arzumuz budur, başka bir istediğimiz de yoktur”

Özgür Haber Merkezi









Başa dön tuşu